As tradutor Português
744,269 parallel translation
Aşamalar!
As bases.
- Ben kuralları buraya yazıyorum.
É aqui que escrevo as regras.
Techtropolis ile konuştum bile.
Já falei com as pessoas da Techtropolis.
O olmadan kızların kazanması imkânsız.
As nossas filhas não se qualificam, sem ela.
Böylece Paige'in memelerini gördüğün zaman ne yapacağını bileceksin.
Assim, saberás o que esperar e não perderás o juízo ao ver as mamas da Paige.
- Etiketi koparmadın, değil mi?
Tens as etiquetas?
Sam'in terapistisin ve profesyonelce davranmak istiyorsun.
É terapeuta do Sam e quer manter as coisas profissionais.
Merhaba Rajesh Nasılsın?
Olá, Rajesh. Como vão as coisas?
Kadınlar bunu da istemez.
As mulheres também não querem isso.
Evet, kadınlar kendini geçindirebilen erkeklerden hoşlanır.
As mulheres gostam de um homem que se sustenta.
Alışverişi hizmetçi yapar.
A empregada é que faz as compras.
Penny yakın arkadaşım, kafeteryada sandviçinin kenarlarını kesen bayan değil!
É a minha melhor amiga, não a mulher do refeitório que tira as côdeas das tuas sandes.
Peri anneler hakkında okumuştum genelde yalnız gelirler.
Li sobre as fadas madrinha. E vêm sempre sozinhas.
Annenin oğluna olan sözüne ne dersin?
Cuidado com as emoções, Rumple. São fortes na nossa família.
Hatırlarsan ben de 28 senelik lanet süresince sihirsiz kaldım.
E, ao início, parecia impossível. Ligar as luzes à mão?
Burada bir gelişme var mı?
Podem acelerar as coisas?
O zaman gittiğimizde bize göz kulak olmanı isteyeceğim.
Que diabo é isso? As areias de Morfeu.
Eğer işler ters giderse, kasabadan ayrılıp New York'a ulaşmalısın.
Se as coisas correrem mal, tens de sair da cidade e ir até Nova Iorque.
Ama şu da var, savaş dediğin şeyden herkes sağ çıkamıyor.
Mas, como em todas as batalhas, nem todos sobrevivem.
Bu kış doğan tüm çocukları kontrol ettiğimde.
Quando tiver visto todas as crianças nascidas este inverno.
Onu yenebilmek için her yeri arayıp taradın ama bence tüm aradığın yanıtlar burada kendi içinde.
Procuraste por todo o lado uma forma de a derrotar. Mas acho que todas as tuas respostas estão aqui. Dentro de ti.
Ama sadece o çocuğu değil, bütün çocukları gönderecek.
Não só essa criança. Irá banir todas as crianças.
Perilerin çocukları koruması gerekmez miydi?
As fadas não deviam proteger as crianças?
Gidip şu yarasanın kanatlarını koparalım.
Vamos tirar as asas àquela morcego.
O kadar uğraşmışsın, ama asıl cevabı bulamamışsın.
Tanto esforço e nem descobriste o que procuravas.
Yani ikiniz de aynı şeyi istiyorsunuz...
Então querem as duas a mesma coisa?
- Eskiden olduğu gibi.
Com as outras fadas.
Önümüzdeki 24 saat boyunca, sen ve sadece sen bu en kıymetli hazinenin koruyucusu olacaksın... Nikah yüzükleri. Onları hayatın pahasına koruyacaksın.
Nas próximas 24 horas, tu e só tu serás o guardião deste valiosíssimo tesouro, as alianças.
Eğer kaybedersen, annen cidden seni öldürür.
E guarda-as com a vida. Se as perderes, a tua mãe é capaz de te matar.
Her şeyi duyabiliyorum... seksi, kavgaları.
Eu oiço tudo, o sexo, as discussões.
Muhtemelen yasal bile değildi.
Provavelmente era contra as leis.
Ellerini yıkamıyor musun?
Não lavas as mãos?
Eski eşler böyle yapar.
As ex-mulheres fazem isso.
Burada bir çaresizlik var ve insanlara akıllarına gelmeyecek şeyleri yaptırıyor.
Há uma certa impotência aqui dentro que faz as pessoas fazerem coisas que nunca pensaram.
Adli tabibe göre üç kurban da farklı çürüme aşamasındaymış.
O relatório preliminar diz que as 3 vítimas estão em diferentes estágios de decomposição.
Bildiğin gibi bazen zaman geçince yeni bilgiler ortaya çıkabilir.
Como sabes, uma distância do incidente pode as vezes trazer detalhes adicionais.
Üç kurbanın da kimliği belirlendi.
As 3 vítimas foram identificadas.
Bilgileri tabletlerinize yolladım.
Enviei as actualizações para os vossos tablets.
Ben de yerel polisle buluşup kurbanların aileleriyle konuşacağım.
Eu vou até polícia local e falar com as famílias das vítimas.
Su şişelerini de kayaların yanlarında bulduk.
Foi aqui que encontramos as garrafas, perto das pedras.
Bunları katil hareket ettirdi.
O assassino mexeu-as.
İnfazları önden izlemek için sandalye çekmiş gibi.
É como se tivesse preparado um lugar na primeira fila para ver as execuções.
Oturup rahatla, soğuk suyun tadını çıkar ve kurbanların yavaşça pişip ölmesini izle.
Relaxar, beber uma garrafa de água fresca e ver as suas vítimas morrerem lentamente.
Ailelerin kayıp ihbarlarıyla uyumlu.
Na mesma época em que as famílias denunciaram o desaparecimento.
Omuzlarındaki kumaşı açıklayabilir, mezuniyette taktıkları birincilik kuşağıyla dalga geçiyor.
Algo desse tipo. Pode explicar o tecido nos ombros. A ridiculizar as faixas de honra que cada um usou na formatura.
Şüpheli onaylamıyor, kıskanıyor ya da ikisi birden.
Se o suspeito está a desaprovar, com inveja, ou as duas coisas.
Kurban yine kuzeye dönük konmuş, aynı diğerleri gibi.
A vítima está apontada para norte, como as outras.
Şimdi geri çekilin, hepiniz.
As fadas têm pescoços tão delicados. Devias dar-lhe ouvidos, pai.
Perilerin boyunları çok narindir.
Ela cumpre sempre as promessas.
Tabii ki.
Claro. As fadas dão amor e esperança, certo?
Felçli bir osurukotuna aşık olduğumdan beri.
Desde que me apaixonei por um paraplégico viciado em droga.