Sadece sen ve ben tradutor Português
1,455 parallel translation
Sadece sen ve ben kaldık Mickey.
Tu e eu, Mickey.
Sadece sen ve ben.
Apenas tu e eu.
Tamam, konuşalım o zaman, sadece sen ve ben.
Muito bem, então vamos falar, tu e eu.
Biliyorum. Küçüklüğümüzü hatırlasana sadece sen ve ben vardık ve bütün çocuklar bitliydi.
Lembras-te de quando éramos pequenas e éramos só nós, e todos os rapazes tinham fraquinhos?
- Sadece sen ve ben kaldık.
- Só tu e eu.
Galiba bu yaz burada sadece sen ve ben varız.
Parece que este Verão só ficamos nós.
Jules ile ilgili gerçeği sadece sen ve ben biliyoruz.
Nós somos os únicos que sabemos a verdade sobre a Jules.
Yani, sınıfta oturuyordum ve... senin boş sırana baktım... ve bu bana koydu. Daha çok az zaman önce, sadece sen ve ben vardık.
Estava nas aulas, olhei para o lado e vi a tua cadeira vazia... e lembrei-me que, não há muito tempo, éramos só nós os dois.
Görünüşe göre bu yaz sadece sen ve ben varız.
Parece que somos só tu e eu este Verão.
Sadece sen ve ben Jules ile ilgili gerçeği biliyoruz.
Só tu e eu sabemos a verdade.
Ondan sonra sadece sen ve ben, ikimiz.
Depois somos só nós os dois, juntos.
Gecenin bir yarısı, yoğun bakımda, sadece sen ve ben.
Éramos só nos os dois, bem sozinhos, bem de noite, aqui na UCI?
Sadece sen ve ben, aynı bottayız.
Achei que estávamos ambos no mesmo barco.
- Tabii. Sadece sen ve ben olacağız.
Sim, serás apenas tu e eu.
Sadece sen ve ben, o... çocuğu beni duydun mu?
Só tu eu, cabrão, ouviste?
Sadece sen ve ben...
Só tu e eu!
Sadece sen ve ben varız Kenneth.
Somos só nós, Kenneth.
Sadece sen ve ben. Sadece benim sesim kalsın.
Somos só nós os dois, só o som da minha voz.
Sadece sen ve ben.
Somos só nós os dois.
Sadece sen ve ben.
Vamos só tu e eu.
Artık sadece sen ve ben varız.
Só estamos você e eu agora.
Sadece sen ve ben.
Só eu e tu.
- Geçen yıldan beri, burada sadece sen ve ben varız.
Há ano e meio que somos só eu e tu.
Sanırım artık sadece sen ve ben kaldık.
Parece que somos só nós os dois.
Sadece sen ve ben olacağız diye düşünmüştüm.
Pensei que íamos ser só tu e eu.
Sadece sen ve ben değiliz
Do que só tu e eu
Burada yalnızız, sadece sen ve ben.
Não está cá ninguém. Só nós.
Hey, Danny kardeşinin limosunun arkasına gitmek ister misin benimle sadece sen ve ben, anlarsın ya?
Olha, Danny. Quando quiseres ir para a parte detrás da limusine do teu irmão, comigo... é só me dizeres-me. Está bem?
Bütün hafta sonu sadece sen ve ben.
Só tu e eu no fim-de-semana.
Sadece sen ve ben. Ayna yok, tamam mı?
Seremos só, tu e eu, a quilómetros daqui, está bem?
Sadece sen ve ben.
Agora, somos só nós os dois.
Yani sadece ben, sen ve Preston mı var?
Então, sou só eu, tu e o Preston?
"Sayın Bayım, ben sadece çok güzel bisiklet süren bir adamım....... sen ve oğlun aklınızı mı kaçırdınız?"
"Caro senhor, sou só um homem que anda muito bem de bicicleta. E o seu rapaz está maluco?"
Sadece sen, ben ve Bay Billy Holiday.
Só tu, eu e o Sr. Billie Holiday.
Hayır, sadece avukatı, sen ve ben.
Não, só o advogado dele, tu, e eu.
Anne yürüyüşe çıktı, yani sadece sen, ben ve bebek varız.
Não te preocupes, a mamã foi dar uma volta. Só eu, tu e o bebé.
Evet. Beni, sadece, sahte bir hayır gecesi düzenlemekte kullanacak ve sonra ben bunun derdi ile uğraşırken sen de şehirden kaçıp gidecektin.
Certo, tu apenas me ías envolver num esquema de organização dum jantar beneficiente falso, e deixavas-me a arcar com as consequências enquanto fugias da cidade.
Sen ve ben. Sadece müzik.
Só música.
Bununla uğraşmak zorunda olduğun için üzgünüm, sadece... geçen defa kasabadan gittiğimde sadece ben ve Jenny vardı ve şimdi... sen, ben ve Jenny varız.
Lamento que tenhas de lidar com isto. É que... da última vez que fugi, era só eu e a Jenny. Agora sou eu, a Jenny e tu.
Ben... sadece bir erkekle birlikte oldum ve sen şimdi burda olduğun için harika hissediyorum.
Só estive com um rapaz, por isso, estou um pouco assustada por estares aqui, e tens muito mais experiência do que eu.
- Sadece, sen ve ben.
- Só tu e eu.
Sadece sen, ben ve babam varken. Her şey güzel olacaktı.
Quando era só o pai, tu e eu, e tudo iria correr bem.
"Sadece ikimiz", "Sen ve ben dünyaya karşı", "Abanoz ağacı ve fildişi".
"Apenas Nós os Dois", "Tu e Eu Contra o Mundo", "Ébano e Marfim"?
Sen, ben ve Appa. Bu yerden geriye kalan sadece biziz. Birbirimize destek olmalıyız.
Tu, eu e o Appa, somos o que resta deste lugar, e temos de ficar juntos.
Sanki sen ve ben birbirimizi hiç tanımamışız gibi olacak. Ve eğer dünyada yaşayan sadece ikimiz kalsak bile...
Depois da morte da mãe... no dia do seu enterro... lavarei as mãos em relação a si!
Sadece sen ve ben.
Apenas você e eu.
Sen sadece onların aptal kurbanlık koyunuydun ve ben...
É só a parva oferta de sacrifício deles e eu...
Ben sadece binalara bakıyorum ve onun, sen olduğunu biliyorum.
Eu só olho para os edifícios e sei que és tu. Eu sei.
Ben sadece- - beni sevmenizi istiyorum... ve sen bana bir ucubeymişim gibi bakıyorsun.
Eu queria que vocês gostassem de mim mas vocês vêem-me como uma aberração.
Sadece sen ve ben.
Eu e tu.
Amy, ben sadece şuan adeta hapı yuttuğunu söylüyorum ve açıkçası sen anlayamıyorsun.
Amy, apenas estou a dizer que não estás num bom momento, e não vês bem as coisas!
sadece sen 117
sadece sen varsın 16
sadece senin 16
sadece seni 36
sadece senin için 20
sen ve ben 703
sen ve ben mi 22
ve benim 32
ve beni 30
ve ben de 88
sadece sen varsın 16
sadece senin 16
sadece seni 36
sadece senin için 20
sen ve ben 703
sen ve ben mi 22
ve benim 32
ve beni 30
ve ben de 88
ve bence 17
ve bende 18
ve ben 446
sadece 2704
sadece bu mu 17
sadece sordum 78
sadece merak ettim 133
sadece benim 48
sadece bir adam 18
sadece merak ediyorum 23
ve bende 18
ve ben 446
sadece 2704
sadece bu mu 17
sadece sordum 78
sadece merak ettim 133
sadece benim 48
sadece bir adam 18
sadece merak ediyorum 23
sadece beni 16
sadece bir gece 27
sadece ben 126
sadece biraz 87
sadece ikimiz 113
sadece bekle 58
sadece bir kere 62
sadece bu 76
sadece bir 91
sadece soruyorum 46
sadece bir gece 27
sadece ben 126
sadece biraz 87
sadece ikimiz 113
sadece bekle 58
sadece bir kere 62
sadece bu 76
sadece bir 91
sadece soruyorum 46