English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ Ç ] / Çok yakındı

Çok yakındı tradutor Português

994 parallel translation
- Oğlunuzla çok yakındınız, değil mi?
- E vocês eram próximos?
İşinizin bitmesi çok yakındır, hepinizin, buna da şükürler olsun!
Estão acabados, todos vocês! E bons ventos vos levem!
Hey, bu çok yakındı.
Esta foi por pouco. Já estão quase prontos, Dumbo.
Jeeter, bu çok yakındı.
Jeeter, este foi muito perto.
Söyleyeyim, çünkü aradığın kişi sana çok yakındı.
Porque tinha muito perto ao cara que procurava.
Çok yakındı. Sürüyle kurşun havada uçuşuyordu.
As balas eram mais que muitas.
Bayan Schmidt, Lime ile çok yakındınız, öyle değil mi?
Sra. Schmidt, tinha uma relação íntima com o Lime, não tinha?
Kendimi son anda tuttum ama buna çok yakındım.
- Consegui controlar-me. - Mas foi por pouco!
Bana çok yakındı...
Ele estava perto de mim e foi maravilhoso.
Çok yakındı dostum. Hem de çok.
Escapamos por pouco...
Duygu aynıydı, bu benim kıtamdı ve çok yakındık.
Na essência era o mesmo. Era meu continente, somos tão próximos.
Hamer Thorne'a uzun bir süre çok yakındım.
Eu fui amiga íntima de Thorne até há pouco.
Bilirsin, gerçekten güçlü... ve biz çok yakındık, o ve ben.
Era um homem maravilhoso. Era muito forte... e nós éramos muito próximos.
- Çok yakındı.
- Essa foi por pouco.
Ailelerimiz çok yakındı.
As nossas famílias são amigas.
Ona çok yakındın.
Cinco tiros por esses botões abaixo.
Çok yakındı.
Foi à justa.
Çok yakındı.
Mas andas lá perto.
Çok yakındılar.
Esta foi por pouco.
Uyuyor musunuz, Profesör? Hayır, ama çok yakındı.
- Está a dormir, Professor?
Açıklaması zor bir şekilde birbirimize çok yakındık.
Somos próximos, de uma forma que não dá para explicar.
Führer'e çok yakındı.
Era muito próximo do Fuhrer.
- Onlar çok yakındı.
- Eles eram muito chegados.
Bu çok yakındı.
Esta foi por pouco.
Çok yakındı, Kaptan.
Estavam perto, Capitão.
Elimi yavaşça yanağına koydum ve o an gerçekten çok yakındık.
Então, levantei a mão e toquei-lhe a face. Pela primeira vez na minha vida senti-me completamente unida a ela.
Çok yakındılar.
Estavam muito próximos.
Ocağa çok yakındı, saçı tutuştu ben söndürmek zorunda kaldım.
Ela estava tão perto do fogão que o cabelo dela se incendiou e eu tive que apagá-lo.
Acil bir işimiz yoktu, ayrıca buraya çok yakındık.
Não havia nada de especial e estávamos perto.
İkiniz çok yakındınız.
Vocês eram muito chegados.
Miss Davis'le çok yakındınız sanırım.
A Menina Davis era-lhe muito chegada, creio.
Çok yakındı. Bu nedenle torpido patlamadı.
Era demasiado perto para que o torpedo explodisse.
Benim bölgemde değildi, garnizon Bombay'a çok yakındı ama...
É fora do meu caminho. Sou da fronteira noroeste.
Birbirlerine çok, ama çok yakındı.
Foi muito renhido.
Gerçekten çok yakındı.
Foi por uma unha negra.
Albay Eduard Seibert. Rausch'a çok yakındır. Yoldaşlık örgütünün başında.
Coronel Eduard Seibert, antigo ajudante de Rausch, cérebro da organização Camaradas.
İkiniz gerçekten çok yakındınız biliyorum.
Sei que vocês eram muito próximas.
Cinsel içgüdüyle çok yakındır.
Tão próximo do instinto sexual.
- Ona çok yakındın.
- Estava muito perto dele. Por quê?
Daniel Hughes Başbakan'a çok yakındır.
- O Daniel é muito próximo do P.M.
Üç yaş küçük olan kız kardeşine çok yakındı.
Era muito próximo da irmã, três anos mais nova.
Çok yakındık, gerçekten. Ta ki...
Éramos unidos, muito unidos, até...
Çok ama çok cana yakındınız.
Vocês foram mesmo muito, muito encantadores.
- Çok cana yakındınız.
- Foi perfeitamente encantador.
Onlarla tüm gün prova yaptık ve çok cana yakındılar.
Ensaiei com eles a tarde toda, e são bastante simpáticos.
Yaşamanın, ölmekten çok daha korkunç olduğunu öğrenerek çölün yakıcı idam yerinde ilerlemeye devam etti, evliyaların ve peygamberlerin Tanrı'nın amacı için temizlenip, arındığı yere.
Aprendendo que pode ser mais terrível viver que morrer, é impelido em diante pelo tormento escaldante do deserto, onde homens santos e profetas são purificados para o Santo Desígnio de Deus.
Sürekli gördüğünüz kabusunuzu dikkatimize sunduğunuzdan beri Raymond Shaw'un hayatı, geçmişi, alışkanlıkları, arkadaşları ve yakınları çok titiz bir şekilde incelemeye alındı.
Major Marco, desde que primeiramente nos deu a conhecer o seu sonho, o Raymond Shaw, a vida, os hábitos, os amigos, os antecedentes dele... têm estado sob examinação escrupulosa.
Çok nadir bulunan bir tür. Zekası insan zekasına yakındır.
É bastante raro e tem uma inteligência quase humana.
- Çok iyi. Harika bir kadındı. Bütün sanatçıların yakın dostuydu.
É uma mulher maravilhosa, amiga e benfeitora de artistas em todo o lado.
Amerikan at yarışı tarihinin en çok para kazandıran ve yakın zamanda dünyanın en büyük holdinglerinden birinin simgesi haline gelen Doğan Yıldız, cuma gecesi işte bu otelden çalındı.
Foi deste hotel que o Estrela Nascente, o que mais dinheiro fez nas corridas e símbolo empresarial de um dos maiores conglomerados do mundo, foi levado na sexta-feira à noite.
Bu çok yakındı.
Foi perto!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]