Yapmak tradutor Russo
40,553 parallel translation
Seksi çömlekçilik yapmak istemiyorum.
Я не хочу с тобой сексуальные кувшины делать.
Kilitsiz kapıları açmak, dışarı çıkmak, tek başına duş yapmak ve yatağımın yanında klozet olmaması.
Открывать запертые двери и выходить на улицу, мыться в душе в одиночестве и иметь туалет не рядом с кроватью.
Bazen çok istediğin bir şeyi alabilmek için odanı temizlemek veya ödev yapmak gibi çok zor bir şey yapmalısın.
Иногда нужно сделать нечто жёсткое, вроде уборки комнаты или доделывания домашки, и лишь потом получаешь, что хочешь.
Bu yüzden birlikte anlaşma yapmak için önce sana geldim.
Поэтому я к тебе обратилась, чтобы провернуть эту сделку.
- Anlaşma yapmak için bu yüzden ilk seni aradım.
— Поэтому я к тебе обратилась, чтобы провернуть эту сделку.
Royo seni öldürmek için geldi, anlaşma yapmak için değil.
Ройо приехал не сделку заключать, а убить тебя.
Yapmak istediğini yapmaya çalışırsın ve sonuçlarını beraber görürüz.
Ты можешь попытаться сделать задуманное и мы посмотрим, что будет.
Bir seferliğine, doğru bir şey yapmak için fırsat bu.
Это мой последний шанс сделать что-то правильное, хоть раз.
Isaac, Royo anlaşma yapmak için değil seni öldürmek için orada.
Айзек, Ройо приехал не сделку заключать, а убить тебя.
Size süpriz yapmak istedim.
Я хотел сюрприза.
Buraya Gabriel'in onu öldüreceğini bilmesine rağmen bu anlaşmayı yapmak adına gönüllü olarak geldi.
Он пришел сюда со мной добровольно, чтобы устроить эту встречу, хотя знал, что Гэбриэл вероятно убьёт его.
Amira, bunu yapmak zorunda değilsin.
Амира, ты не должна этого делать.
Öykünün devamını boş verip mutlu ve başarılı bitmiş gibi yapmak için çok uygun bir zaman.
Это было бы идеальным временем, чтобы уйти и притвориться, что вся последующая история была такой же счастливой и удачной.
Bu yüzden bunu doğru yapmak için buraya geldim.
И поэтому пришёл всё исправить.
Yeni dünyayı yalnızca eskinin uzantısından daha fazla yapmak.
Возможность создать Новый свет, который не будет продолжением Старого.
Saat önce bir eskortla ayrıldı. Değişim yapmak.
- Взяла солдат и ушла, чтобы провести обмен.
Elimizden gelen şeyin çoğunu yaptık Ve yine de çabucak ayrılabiliyor, Er ya da geç yapmak zorunda kalacağımız
- Мы сделали всё возможное и можем быстро отплыть – а это придется сделать рано или поздно, с выжившими или без.
- Yaşlı Milt orada olup, kafamı kurcalamadan yapmak istiyorum.
– Я хочу, чтобы старик Милт не лез мне в голову...
Çünkü böyle bir şey yapmak için senden çok korkuyor olmalı.
Потому что... он тебя здорово боится, раз пошёл на это.
Rol yapmak hayat değildir.
Притворяться не значит жить.
Eğer rahat hissetmiyorsan, yapmak zorunda değilsin.
Ты не обязан, если тебе неудобно.
Bunu yapmak bana neye mal olursa olsun kalpten biliyorum ki buna değer.
И чего бы ни стоило это... В глубине души я знаю, что оно того стоит.
Peki Bayan Blue, eğer sen ve delikanlı birer kelle avcısı değilseniz, o şovu yapmak müthiş bir riskti.
Итак, мисс Блу, если вы не парочка охотников за головами, то устраивать концерт было крайне рискованным делом.
Ben de onların yapmak üzere olduğu şeyi yapsaydım çok korkardım.
И если бы мне предстояло сделать то, что они собираются, я бы тоже боялась.
Whispers sana lobotomi yapmak istediyse, ameliyatı kim durdurdu?
Если Шептун хотел сделать тебе лоботомию, кто остановил операцию?
Bu da bir takım komplike güvensizlikler yaratmış Burt Lancaster gibi hetero normlara uygun bir ikon gibi olup onun yaptıklarını yapmak istemek ama bunun mümkün olmadığını bilmek.
И это вызвало свои трудности – он хотел стать гетеронормативной иконой, какой был Бёрт Ланкастер... но он знал, что это невозможно.
Yapmak istemediğim anlaşmaları yapmaya zorlanmaktan da.
Когда принуждают идти на сделки и компромиссы, которые мне не нужны.
Onu alıp bizim yapmak istiyorum.
Мы захватим его и сделаем нашим.
Peki... Artik yapmak zorundasin.
Ну... теперь ты уж точно не уйдёшь.
Keşke yapmak zorunda olmasaydim ama başka seçeneğim yoktu.
Я не хотел бы делать этого, но у меня нет выбора.
Bunun gibi bir hareketi yapmak büyük ustalık gerektirir.
Нужна практика, чтобы освоить нечто подобное.
Alabileceğim hisse senetleri ile ilgili vermem gereken kararlar var. Daha önce bunu hiç sensiz yapmak zorunda kalmamıştım.
Слушай, мне предстоит принимать решения насчёт дальнейших действий, и я никогда не делал этого без тебя.
Onları yapmak için çok uğraştım.
А я потратила на него много времени.
- Anlaşma yapmak istiyorum.
— Предлагаю сделку.
Evet, tamam. Burada... taç giyme töreni yapmak için ormanda özel bir yer var.
В общем так, есть особое место для коронации, в лесу.
İbnelik yapmak istersen tamam harika, seni anlarım.
Хочешь быть герцогом, отлично, будешь...
Yani, hiçbir şey yapmak zorunda değilsin.
Тебе ничего не надо делать.
Zack, bunu yapmak zorunda değilsin. Dur. Beni dinle.
Зак, не нужно этого делать.
Bana ne yapmak istiyorsanız yapın.
Со мной делайте все, что хотите.
Ama bunu gerçekten yapmak istiyor musun?
Ты правда этого хочешь?
Gezegeni daha çevreci yapmak için bulut teknolojilerinden yararlanacak bir şey lazım.
lt ; igt ; Нам нужно как-то использоватьlt ; / igt ; lt ; igt ; их облако для защиты планеты.lt ; / igt ;
Siz de dışarı çıkıp iPad ve XBOX'larınızla ilgili olmayan bir şeyler yapmak zorunda kalacaksınız.
Мы экономим электроэнергию и отвлекаемся от iPad, Xbox и прочего.
Sorun değil. İstemediğin bir şeyi yapmak zorunda değiliz.
Я не буду заставлять тебя делать то, чего ты сам не захочешь.
Gerçekten iyilik yapmak istiyorsanız beni yalnız bırakın.
Хотите сделать мне одолжение? Тогда оставьте в покое.
Bu ne demek? Sanırım Fillmore-Graves Seattle'ı zombi dostu bir şehir yapmak istiyor.
- ( лив ) Думаю, это значит, что "ФИлмор-грэйвс" хочет сделать СиЭтл зомби-ориентированным.
Onu kurtaramadık. Ama yapmak için geldiğimiz şeyi başardık.
Мы не могли спасти ее, но сделали то, за чем сюда пришли.
- Yapmak istediğim... - Hayır, senin hatan değil.
Нет, нет, нет, Ты не виновата.
- Jack seks yapmak istemiyordu.
Джек не хотел секса.
- Bunu yapmak zorunda değilsin.
ты не должен этого делать.
Teslim etmeden önce son bir kontrol yapmak istiyorum, birkaç şeyi ikinci kez gözden geçirmeliyim.
Просто хочу пробежаться еще раз, прежде, чем мы представим его, просто уточнить пару деталей.
Gerçekten bunu yapmak istediğimi mi düşünüyorsun?
Ты правда думаешь, что я хочу этим заниматься?
yapmak istiyorum 29
yapmak istemiyorum 51
yapmak zorundayım 47
yapmak zorundasın 42
yapmak mı 28
yapmak zorundaydım 50
yapmak zorundayız 17
yapmak zorunda değilsin 23
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapmak istemiyorum 51
yapmak zorundayım 47
yapmak zorundasın 42
yapmak mı 28
yapmak zorundaydım 50
yapmak zorundayız 17
yapmak zorunda değilsin 23
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmadın 55
yapmayın 745
yapmalıyız 39
yapma ama 158
yapmazsan 25
yapmayacaksın 53
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmadın 55
yapmayın 745
yapmalıyız 39
yapma ama 158
yapmazsan 25
yapmayacaksın 53
yapmaz 37
yapmamalısın 52
yapma böyle 70
yapmam 83
yapma be 35
yapma bunu 151
yapmamalıydın 32
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapmamalısın 52
yapma böyle 70
yapmam 83
yapma be 35
yapma bunu 151
yapmamalıydın 32
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40