Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ B ] / Bir bakın

Bir bakın перевод на английский

21,319 параллельный перевод
Millet, şuna bir bakın.
Hey, guys, take a look at this.
- Çıkıp bir bakın.
- Go up and look at it.
Evet, buldum. - Etrafa bir bakın, isterseniz.
- Well, take a look around, you know.
İçeri giren kediye bir bakın.
Whoa, look what the cat dragged in.
Dünyaya bir bakın Bilmiyorum neden buradayım
♪ Look at the world I don't know why I'm here ♪
Şuna bir bakın.
Come take a look at this.
Şuna bir bakın.
Take a look at this.
Sanki partide birbirinizi kaybetmiş de, sonunda bulmuş gibi bir bakış attın.
It's like you lost each other at a party and you finally catch a glimpse of his eye across the room.
Yaşanılanlara bakılmaksızın her ajanın öğrenmesi gereken bir durum bu.
It's a lesson every NAT has to learn, regardless of history.
Farklı bir bakış açısının yardımı olabilir. Bu nedenle bu hafta insanlar sınırlardan nasıl geçirilir ayrıntılarıyla öğreneceksiniz.
I find a little perspective can be helpful, which is why this week you will learn the ins and outs of how people are smuggled across borders.
Bak, neyin peşindesin bilmiyorum, ama seninle yakın bir zamanda uzun uzun konuşacağız. Birçok insan seni göz ardı etmemi söyledi ama ben dinlemedim onları.
Hey, look, I don't know what you're up to, but you and I are gonna have to have a very, very long talk very, very soon because too many people have called you to the carpet,
Bak, takımın için üzgünüz ama daha önce bu adam gibi bir şey görmedik.
Look, we're sorry about your team, but this man, we haven't seen anything like him before.
Bak dostum, bir dahaki sen olmayacaksın.
Look, man, you're not gonna be next.
Winnie sana bakınıyordu, çay koymadan git de bir bak.
Winnie wants you, before you start pouring yourself any tea.
Bildiğim yok, ama bak, bir Grimmle alakanın olmasının ulu orta konuşmak isteyeceğin bir şey olduğu söylenemez, özellikle de kadim bir ülkede.
Not that I know of, but look, having a relationship with a Grimm is not exactly something you want to talk about in public, especially not in the old country.
Bekleyin bir dakika.Şuna bakın.
Wait a minute. Look at this.
Bir daha bakın.
Check it again.
Bakın, burada oyunculuk yok, bu gerçek bir korku.
'You see, there's no acting here, that's genuine fear.
Bakın, Aca-Cons'da sadece bir kere hüküm giymiş kişileriz.
Look, the Aca-Cons, we're all onetime offenders.
Bak bu biraz zorlu bir konu biliyorum ama arkadaşımın hayatı tehlikede ve seninle Joe hakkında konuşmam gerek.
Look, I know this is a tricky subject, but my friend's life is in danger, and I need to talk to you about Joe.
Dikkatli bak onlara, her bir surata iyi bak ve içtenlikle hatırla çünkü yarın Şeytan'a olan borcunu ödeyeceksin.
Look at them very carefully. Every single one of those faces and remember them dearly. Because tomorrow, you're paying the devil's due.
Balo kraliçesinin kimin seçileceği aşikar. Kızların kolej kulubü başkanı olarak bir bana bak... Erkeklere baksana yılın sporcusu Ronnie.
The girls look to me as the head of the Collegiate Club, the boys look to Ronnie as Athlete of the Year.
Ne, bir bölümü daha mı kaçırdınız? Herife bak arkadaş.
What, you missed another episode?
Fonlarınıza bakıyordum da, bir araştırma enstitüsü için çok fazla bağışçınız var gibi görünüyor.
I've been looking into your funding, and you seem to have a lot of benefactors for a research institute.
Bana bir iyilik yapın ve halının tadına bakın lütfen.
Do me a favor, try and taste the carpet, please.
Bakın, ciddi bir kalp krizi geçirdim.
Listen, I've had a major heart attack.
Daima farklı bir bakış açın var.
Always with the perspective.
Ben de senin için üzülüyordum, sana gereğinden fazla bağlandığını düşünüyordum. Kendine bir bak.
Here was me feeling sorry for you, worrying that SHE was getting too attached, when look at you!
Çılgın bir yüksek basınç noktasından gelen endüstriyel sis oradaki bakır fabrikasından salınan gazları
They had a smog brought on by a freak anti-cyclone which trapped the emissions from the local copper work...
Görünüşe bakılırsa bir kadın.
Looks like a woman.
Hayır, bak, kadın seni uzun zamandır böyle korurken, şimdi de senden küçük bir güven jesti isterken neden tek yaptığının yalnızca kendisini korumak olduğunu düşünüyorsun onu sormaya geldim.
No, see, I came to see why, when the woman that's been protecting you for so long asks you for a simple gesture of trust, you seem to think that all she's doing is protecting herself.
Onun bize erişim sağladığı belgelere bakıldığında son 28 ay içerisinde çok gizli bir görev gücüne sağlanan ve önemli kaynaklardan teyid bilgiler doğrultusunda yapılan sözde suç dünyasının anahtar isimlerine endişe vermek amacıyla sağlanan bilgilerin sadece bir üst seviye muhbir tarafından sağlandığı açıkça teyid ediliyor.
She provided us with access to documentation confirming that in the last 28 months, significant resources have been directed to a top secret task force dedicated to the apprehension of key figures in the so-called criminal underworld based on information provided by a single high-level informant.
- Bakın teknik olarak size herhangi bir program hakkında bilgi...
Hey, look, technically I'm not authorized to comment on any program- -
Şu anda ele geçirdiğimiz petrolün hiç kanıtların arasına gitmediğini gösteren bir belgeye bakıyorum.
I'm looking at a report that says the containers of oil we seized never made it into evidence.
Ben bir mürekkep ile bakın Sonraki adam gun, ben o dövmeyi alıyorum.
Next guy I see with an ink gun, I'm getting that tattoo.
- Bir bak, eşyalarının arasındadır belki.
Well, see if it's between your documents and stuff.
Git, Rana'nın hâline bir bak. Meselenin ne olduğunu anlarsın.
Go take a look at Rana, you'll see what this is all about.
Bak, onlara bir şey yapmalarını asla söylemedim.
Look, I never told them to do anything.
Bakın, benim gibi insanlar bakın, sistem bir şey yapamıyor.
See, people like me... See, the system can't do anything.
Bak, senin iyi bir insan olduğunu düşünüyorum, gerçekten, ama sen yanlış anladın, ve bir sürü insan zarar gördü.
Look, I think you're a good person, I really do, but you got it wrong, and a lot of people got hurt.
Yani, dışardan bakınca biraz kaltağımsı bir yapın var ama bu sırf New York'ta büyüdüğün için.
I mean, you're just kinda bitchy on the outside, but that's only'cause you grew up in New York City.
Yani, sıcak olacağını sanıyorsun, ama bir bakıyorsun ki yatak ıslak.
I mean, you think it's gonna be hot, but then the bed is wet.
Bakın, dün gece başıma gelenler bir tesadüf olamaz.
Look, what happened to me last night can't be just a coincidence.
Hayır, herşeyde nefret ve kuşkuyla bakılmanın nasıl bir his olduğu ile ilgili bir fikrin yok.
No, you have no idea what it feels like to be looked at with hatred and suspicion at every...
Valentine artık bir işe yaramaz. İcabına bakın
_
Bir de şu rezilliğe bakın.
And look at this shit.
Ne yapacağını bilmeyen biri gibi. Bak, açmazda olduğumuzu biliyorum ama bundan bir çıkış yolu bulacağız.
Like someone out of clues. but we will figure this out.
Şey, arama listenize bakılırsa sıkı bir arkadaşsınız,
Well, it would seem from your frequently dialed list that you're good friends with
Bir bakıma düzgün bir insansın.
You're an all right sort of person.
Bugün bir oynaksın bakıyorum.
You're sure feeling frisky today.
Sonunda, bir bakıma bunları kabul etmeye başlarsın.
Eventually, you just sort of come to accept that.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]