Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ N ] / Ne haber

Ne haber перевод на английский

8,407 параллельный перевод
Kanepe kılıflarından ne haber?
What about the couch covers?
- Senden ne haber?
And you?
Ne haber panpa! Hayata anlamı yükleyen biziz.
Yo, dawg, life is what you make of it!
Başkanın eşinden ne haber?
What about the first lady?
İyi giyindim, İngilizce konuştum... 'Ne haber, nasılsın'falan filan.
I speak good English... you know...
Ne haber dostum?
What's up, man?
Ne haber?
What's up?
- Yükten ne haber?
- Tell me about the cargo.
- Senden ne haber?
- How about you?
Mills'den ne haber?
What about Mills?
Ne haber Erin?
What's up, Erin? [Clears throat]
- Elizabeth sokağındaki girişten ne haber?
What about the entrance on Elizabeth Street, anything? Nothing.
Profesör Ambrose'dan ne haber?
What news on Professor Ambrose?
Bu arada kuş gözlemi deyince dün akşamki Kadın Enstitüsü toplantısından ne haber?
And talking of bird watching, last night's WI meeting...?
Yaptığını söylediğin onca kötü şeylerden ne haber?
What about all that horrible stuff you said he did?
- Moskova'dan ne haber geldi?
- What did Moscow say?
- Senden ne haber?
How about you?
Tamam, Gallagher çocuk bakım evinden ne haber?
All right, what about Gallagher day care?
Phuong'un arabasından ne haber?
What about Phuong's car?
Liam, senden ne haber?
Liam, what about you?
Kayıp kişiden ne haber var, Tangerine'den?
What about this missing person, Tangerine?
Çok iyiyim. Senden ne haber?
How things going with you?
Senden ne haber?
What about you?
Senden ne haber?
How about you?
- Otel güvenliğinden ne haber?
- What about the hotel security?
Esher'in cinayetinden ne haber?
What's the latest on Escher's murder?
- Esir takasından ne haber?
- Major. What news of the prisoner exchange?
Ne haber?
How's it going?
Çabuk, birisi Nobel Ödül Komitesi'ne haber versin.
Quick, somebody call the Nobel Prize Committee.
Yani bize diyorsun ki, sözde iş yüzünden adadan ayrıldığından beri onu ne gördünüz nede ondan haber aldınız?
So you're telling us you neither saw nor heard from him after he left for this so-called job off the island?
- Lorenzo'ya haber verip pencereye tırmananları engellemenin sizin için ne kadar zor olduğunu mu anlatsam?
Perhaps I should inform Lorenzo how difficult it is for you to keep intruders from climbing into windows.
Ondan en son ne zaman haber aldın?
When's the last time you heard from him?
Ne ara hayatlarında yaşadıklarından bir haber olan anneler olduk biz?
When did we become these parents who have no idea what the hell is going on underneath their own roof?
- Ne haber?
- What's up?
Ne olduğunu öğrenir öğrenmez, haber veririm.
As soon as I know what happened, so will you.
Gelmek zorunda değilsin ama yine de ne olur ne olmaz diye sana da haber vereyim dedim.
You don't have to come but I thought I'd extend an invitation to you just in case.
O zamandan bu yana ne görüldü ne de bir haber alındı.
_ _ _ _
Onu ne zaman görmek istersen görebilirsin, yeter ki bana haber ver.
Anytime you want to see him, so long as you give me some notice.
İyi haber prezervatifim edeceksiniz Eğer ne yapacağını bilmek daha. ( gülümseme )
The good news is you'll have more condoms than you know what to do with. ( chuckles )
Senden ne haber Semih?
How are you Sameh!
Taksi'den ne haber?
What about the cab?
Arada sırada bir gün onu yeniden görmenin nasıl olacağını merak ediyorum. Ya da ondan veya başına ne geldiğinden haber alsaydım ne olurdu diyorum.
I'll admit to wondering on occasion what it might be like to one day see her again or know of her or hear her fate.
En yakın köye, kilisenin düşmanı Lorenzo'nun.. .. kırsala ayak bastığını haber versem.. .. başınıza ne gelir haberiniz var mı?
Do you know what will befall you if I let the nearest town know that Lorenzo, the Church's own enemy, has set foot upon their countryside?
Ebeveynlerinden ne haber?
What's the word on the parents?
Ne zaman bir erkek gibi, benim erkeğim gibi davranacaksan, haber ver.
When will you start behaving like a man. Like my man. Let me know.
Tanık sandalyesine ne zaman çıkacağını haber veririm.
Yeah. I'll let you know when I'm gonna put you on the stand.
Kötü haber ne?
What's the bad news?
Peki cinayeti haber veren bu kadın ne oldu?
What about this woman who called in the murder?
Bunun kötü bir haber gibi göründüğünü biliyorum ama artı tarafına bakarsak çözümü ne kadar zorsa çözümü o kadar tatlıdır.
I know this seems like bad news, But on the plus side The harder the solve the sweeter the solve.
- Sensin kötü haber. - Ne?
You're bad news.
Evet, şu anda bölgeyi arıyoruz ama ne Mark'dan, ne de Luke'un cesedinden bir haber yok.
Hey.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]