Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ S ] / Sizinle

Sizinle перевод на испанский

30,249 параллельный перевод
- En azından sizinle geleyim.
O por lo menos déjame que vaya contigo.
Sizinle sonra görüşürüm.
Los veré más tarde.
Parasını ödediğimiz halde pisti sizinle paylaşmamız gerektiğini mi söylüyorsun?
Pagué la pista y ahora debo compartirla, ¿ es eso lo que dices?
Sizinle tanışmak bir zevktir.
- Es un placer conocerla.
Sizi kocam Roger'la tanıştırayım. - Richard. - Sizinle tanıştığıma memnun oldum.
- Le presento a mi esposo, Roger.
İşinizi kurtarabileceğimi idrak edemiyorum ama sizinle beraber kalacağıma söz veriyorum çünkü dürüstlüğünüz geri kalanınızı kurtarabilir.
No fingiré que puedo salvar vuestros trabajos, pero puedo prometeros que estaré con vosotros porque vuestra sinceridad ahora podría salvarnos al resto.
Aslında biz sizinle beraber çalışıyor olmaktan büyük heyecan duyuyoruz.
Ya sabes, queríamos decirle que estamos entusiasmados de trabajar con usted.
# O zaman ödeşmiş olacağız işte sizinle ejderha kankam ve ben #
* Entonces nos habremos desquitado mi colega dragón y yo *
Eğer kız arkadaşınız sizinle arabaya geri dönerse silahtan çok uzakta olacak.
Si su novia regresa al auto con usted, se alejará del arma.
Sizinle politikaya girmek istemem ama geçtiğimiz 11 film de beyazların oynadığı romantik komedilerdi.
Y no quiero ponerme muy política, pero las últimas 11 películas fueron comedias románticas con protagonistas blancos.
Tabi, sizinle sonra konuşuruz.
- Claro. - Claro. Las veo después.
Sadece 20 dakikamız var, bir sonraki eve geçmeden sizinle biraz tanışmak istiyorum.
Bueno, solo tenemos 20 minutos antes de vayan a la siguiente casa, así que solo quiero conocerlas un poco.
Tanığın sizinle hangi amaçla temasa geçtiğini düşünüyorsunuz?
¿ Con qué propósito cree que el Testigo contactó con usted?
Bugün sizinle takılabilir miyim diye merak ediyordum da.
Me preguntaba si podría acompañarlos hoy.
Sizinle konuşmam gerek.
Necesito hablar contigo.
Richard'ın demek istediği Jack'e buraya gelip sizinle bu konuyu konuştuğunu söylememenizi tercih ettiği.
Ahora. Lo que Richard quiere decir es que preferiría que no le dijeras a Jack que vino a hablarte sobre esto.
Aynen, hâlâ müsaitim. 30 dakikaya 5230 Newell Road'a dört büyük boy pizza yollarsanız sizinle ve müşterilerinizle müzakereye oturmayı tekrar ele alabilirim.
Sí, estoy disponible, y reconsideraría reunirme contigo y tus clientes si mandas cuatro pizzas grandes al 5230 de la calle Newell en 30 minutos o menos.
Tabii, sizinle küçük konferans salonunda buluşacak. Yerini göstermemi...
Lo verá en la sala de conferencias. ¿ Necesita...?
Sonra kendimi ekipten biri zannedip bütün gece sizinle takılsaydım ama aslında yanlış kişiye mesaj attığın için... Hasiktir, aynen öyle oldu.
Y yo pasara la noche con ustedes pensando que era una del grupo pero en realidad era un error porque quisiste escribirle...
- Onun sizinle konuşması gerekmiyor.
Él no necesita hablar con ustedes.
- Burada gelmemeliydik Ve sizinle Bu Americana getirdi olmamalıdır.
- No deberías haber venido aquí y tú no deberías haber traído a esa norteamericana contigo.
- Sizinle tanışmak bir şeref.
Es un honor conocerte.
Sevgili vatandaşlarım, emsalsizlik bir belirsizlik döneminde yaşıyoruz. Sizinle, insan insana konuşmak istiyorum. Çünkü, Tanrı izin verirse benden son defa bir şeyler duyacaksınız.
Mis amigos E.Unidenses vivimos en un tiempo inprecedente de incertidumbre quiero hablarles de humano a humano porque, con la gracia de dios esta sera la ultima vez que escucharan de mi cuando comenze la campaña dije mucha mierda porque estaba amargo
Sizinle konuşmam lazım.
Necesito hablarte un segundo.
Bitti! Bayım, bizimle gelebilirseniz... Sizinle konuşmalıyız.
se acabo! Señor, si viene con nosotros... necesitamos hablarle ustedes no tienen nada mejor que hacer?
Pekâlâ, sizinle başlamak istiyorum hanımefendi.
Bueno, me gustaría... Está escribiendo un libro nuevo, y veo muchos medios físicos aquí, ¿ verdad?
Bayan Clara, sizinle biraz konuşabilir miyiz?
Señora, ¿ podríamos hablar con usted?
Sizinle yüz yüze konuşmak için geldik.
Estamos aquí para hablar con usted. Una buena charla, frente a frente, que es una buena forma de hablar.
Sizinle konuşarak fikrimi değiştirmeye çalıştıklarını görmüyor musunuz? Saygısızlık ediyorsunuz. "Akvaryum'daki deli kadın" olarak beni tuzağa düşüreceksiniz.
¿ No pensaste que yendo a hablar con ellos, me pasaste por encima me faltas el respeto y me convertiste en la "loca del Aquarius".
Gelip sizinle konuşmak istedim.
Yo... nosotros pensamos que debíamos venir a hablar con usted.
Sizinle bir kez Cincinnati'de karşılaştık.
Nos hemos topado contigo una vez en Cincinnati.
Ve şimdi de sıra sizinle tanışmamız gereken zamana geldi.
Y ahora algo que deberíamos haber hecho el momento en el que te conocimos.
Hatta o kadar çekiciydiniz ki daha sonra sizinle takılmak isterim.
Sí. De hecho, fuiste tan encantador, que quiero salir contigo después.
Sayın Başkan sizinle dans etmek benim için bir onur olurdu.
Uh, señor Presidente, uh, sería un honor de bailar con usted.
Mesela, sizinle aynı ekipte olsam kesinlikle bunu yapardım.
Yo haría algo así sin dudar si estuviera en vuestro grupo.
Sen benden, Rebecca'dan sizinle plaja gelmemi mi istiyorsun? Evet, çok isterim.
¿ Quieres que yo, Rebecca, vaya a la playa con vosotros? Sí, me encantaría.
O zaman sizinle görüşürüz, plajda.
Bueno, os veo en la playa.
Real World şarkısı kardiyo listenizde yoksa sizinle işim olmaz.
Y si su canción del mundo real no está en su lista de reproducción de cardio, No quiero conocerte.
Bayan Sally, mümkünse sizinle bir dakika konuşmak istiyoruz.
Señorita Sally, señora, nos gustaría hablar con usted por un minuto si pudiéramos.
Peki ama sizinle konuşurken nasıl görünüyorlardı?
Sí, pero ¿ cómo estaban cuando hablaban con vosotros?
Zahmet etmeyin, sizinle konuşmak istemiyorum.
No, está bien así, no quiero verte.
Barış sizinle olsun.
La paz sea con vosotros.
- Sizinle de. - Sizinle de.
Y con tu espíritu.
Her neyse, buraya gelip kontrol etmesem Annville'in seçilmiş temsilcisi olarak görevimi yapmış olmam ve sizinle bu konuyu uzun uzun konuşmasam.
Bueno, mire, no estaría haciendo mi trabajo como representante electo de Annville si no me pasara por aquí y, bueno, le hablara del tema un poco.
Sizinle de iletişime geçtiklerini biliyorum.
Mire, sé que también se han puesto en contacto con usted.
- Sizinle de olsun. - Sizinle de olsun.
Y con tu espíritu.
Pazar günü kiliseden sonra sizinle konuşmak istedim ama çok kalabalıktı...
Quería llamarle después de la misa del domingo, pero con la multitud y todo eso, yo...
Sizinle gelmeme izin verin.
Déjenme ir con ustedes.
- Sizinle tanismak bir zevkti.
Es un placer.
Uh, özür dilerim, PC Principal, ama birisi sizinle görüşmek istiyor. Beni yalnız bırakmanı söylemiştim, Mackey. Havamda değilim.
perdone, director PC, alguien quiere hablar con usted te dije que me dejes solo, MacKey no estoy en el humor pero... pero, señor, el presidente electo esta aqui lo lamento por la intrusion espero que no este demasiado ocupado
Sizinle tanıştığıma sevindim, efendim.
Encantado de conocerlo, señor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]