Bir de bu var перевод на французский
7,432 параллельный перевод
Telefon rehberimde bu işi elde edebilmek için götünü yırtan bir sürü yazar var.
Dans mon répertoire, j'ai des tas de scénaristes qui me cassent le cul pour avoir ce boulot.
Bu video bir uzay kapsülüne koyulacak. Ve NASA tarafından uzaya yollanacak. Amaç, orada var olduğu sayılan dünya dışı yaşam ile iletişim kurmak veya bir mesaj yollamak.
La cassette vidéo sera placée dans une sonde spatiale lancée par la NASA dans notre système solaire, afin de joindre, voire de passer un message à une vie extraterrestre, si elle existe.
Bu oyunda ne bir düzen, ne de bir amaç var.
Il est sans queue ni tête, ce jeu.
Bu durumda işler kolaylaşır çünkü iyi geceler faslına geçmem için iyi bir nedenim var demek.
Dans ce cas, ça simplifie les choses. Raison de plus pour que je te dise bonne nuit.
Bu uçuşta size jest yapamam çünkü... azaltılması gereken üst sınır komisyon özetleri ile ilgili... bitirmem gereken önemli bir sunum hazırlığı var.
Je ne peux pas vous rendre hommage pendant ce vol, car je dois finir de préparer une présentation importante pour des sommaires de courtage qui doivent être ajustés.
Bu gece burada olacağına dair haklı bir sebebim var.
J'ai des raisons de croire qu'il va être ici ce soir.
Bu soruyu sorduğunuza göre, ciddi bir araştırma açığınız var demektir.
Eh bien, cette question indique un manque sérieux de recherches.
Bir çatı penceren, bir de bu kapın var.
Vous avez un puits de lumière et cette porte.
Bu işte bir iş var, Ferguson.
Il y a quelque chose au sujet de tout ceci, Ferguson.
Yaratıcılığımızın paraya dönüşmesi gibi içimde umarsız bir his var. Bu şarkıyı yazmada bana ilham veren de bu his. Yeri gelmişken şarkım gece yarısından sonra iTunes'tan indirilebilecek.
On ressent cette impuissance face à la monétisation du processus créatif et c'est ce qui m'a inspiré pour écrire cette chanson qui sera disponible sur iTunes ce soir à minuit.
Oldu diye bir şey yok. Sana bu işi garanti etmek için ne engeller aştığımdan haberin var mı?
T'as une petite idée du nombre de courbettes que j'ai été obligé de faire, simplement pour que tu sois assuré sur ce foutu film?
Çok tatlı bu. Çok fazla cezbedici bir aroması var.
Le nectar de la tentation ne doit pas être plus doux.
Bu gece Los Angeles'tan bir son dakika haberi var.
Dernières nouvelles de Los Angeles ce soir.
Sonra menajeri, "Kızlar ortalıkta profesyonel avukat ve doktor dahil bu şeyle işini yapabilen birçok insan var," gibi bir şey söyledi.
Son manager nous a dit : "Les filles... toutes sortes de pros, avocats, médecins, " plein de gens carburent à ça. "
Bu akşam bir şölenimiz var beyim ve senin de bulunmanı rica edeceğim.
Ce soir nous donnons un grand souper, seigneur, et j'y sollicite votre présence.
Boğazımın arkasında kırık bir cam parçası var, tek hissedebildiğim de bu.
J'ai un tesson de verre à l'arriere de la gorge... et c est à peu pres tout ce que je peux sentir.
- Evet, biliyorum, biliyorum ama sana ihtiyacım var bu, bu acil bir durum.
- Nancy, ma pause se termine. - Je sais, mais... j'ai besoin de toi. C'est une urgence...
Aşırı odaklanma eğilimim var bu yüzden hazırda bir görev olduğunda insanlarla ilişki kurmam çok zor.
Je suis hyper-concentrée, ce qui m'empêche de me mettre à la place - des gens lors d'une mission.
Uşağım ve haydudum olmasının yanı sıra imrenilecek bir cinsel ilişki oranı var ki bu arada sırada problematik olabiliyor.
En plus d'être mon valet et ma grosse brute... il bat aussi des records enviables en matière de rapports sexuels. Ce qui peut poser problème.
Sizde bir Loire Turner'ı var ki bu doğru olamaz çünkü orijinali D'Orsay'de asılı duruyor.
- Un peu. Votre Turner de la Loire est un faux... car l'original est au Musée d'Orsay.
Ama bu gecikme için geçerli bir savunması var sonuçta.
Mais pour sa défense, elle a de bonnes raisons d'être en retard.
Bir köyde, bu çocuk gibi, zihinsel engelli 60 çocuk var.
Dans un village, il y a soixante enfants victimes de retard mental comme ce garçon.
Bir de bu büyük şirketler var. Bangladeş'te fabrika yapacaklar, 1.5 milyon kot için bir sipariş alıyorlar adedi 30 sent, 50 sent...
Et vous avez ces grandes entreprises qui vont à l'usine au Bangladesh, font une commande de 1,5 millions de jeans, à 30 ou 50 centimes l'unité...
Bu gece ülkenin bazı yerlerinde, Sanki birisi duyuru yapmış gibi ürünlerin tükenme tehlikesi var ihtiyacı olan herkes gidip satın almak zorunda Çünkü bir daha onları göremeyecekler.
Dans certains endroits du pays, c'est comme si on avait annoncé que l'on était en danger de pénurie, et que ceux qui ont besoin de choses devraient les acheter maintenant car elles vont disparaître.
Bu çocuk artık bir yetişkin ve kendi evladı var.
Ce garçon est un adulte de avec son propre fils.
Genelde çok sıkıcı geçer ama bu sene çok seksi bir kavalyem var.
Il y a une piste de danse, un groupe...
Seattle ofisinde bir ajan olan kocamın bu bölgede olduğuna inanmak için sebeplerim var.
J'ai des raisons de croire que mon mari, qui est un agent du bureau de Seattle est dans la région.
Dondurmaya düşkün biriyimdir ve sizde yepyeni bir çeşit var. Bu Wayward Pines'ta sık görülen bir şey değil.
Je suis un fana de crèmes glacées, et vous avez une toute nouvelle saveur, qui est rare à Wayward Pines.
Önünüzde uzun bir gece var, bu tuvaletli asansörün sıcaklığı gittikçe yükselecek ve siz de kıyafetlerinizi çıkarmak zorunda kalacaksınız.
Vous êtes là pour une longue nuit, comme la température dans cet ascenseur avec une salle de bains va monter et monter, et vous serez forcés d'enlever de plus en plus de vêtements.
Ben de Ajan Howell'ı kurtarıp bu operasyonu bozmaya çalışıyorum ama yolunda olmayan bir şeyler var.
J'ai essayé de sauver l'agent Howell et de foirer son opération. Mais y a un truc qui cloche.
Izumi-kun, bu parazitlerle tam olarak ne tür bir ilişkin var, öğrenebilir miyim?
Izumi-kun, pourrais-je savoir quelles sortes de relations tu entretiens avec ces parasites?
Bu kaltakta, bir adamı, bu tipide yollara düşürecek soğukkanlılıkla adam öldürtecek nasıl bir cazibe var, bilemiyorum.
Quel charme peut-elle bien avoir pour qu'un homme affronte le blizzard, tue de sang froid, Je sais pas, c'est sûr.
Korkarım hâlâ aramızda bu gece uyumadan çözüme kavuşturmamız gereken bir mesele var.
Je crains que nous n'ayons un problème à régler avant de nous coucher ce soir.
Bu adamın bir evi yok ama 108 tane oteli var. Gazeteyi oku.
Cet homme n'a pas de maison mais il possède 108 hôtels.
Bu hikayede mantıklı olarak gördüğünüz bir yer mi var?
Oh, il y a une partie de cette histoire qui est logique selon vous?
Hey, sana bir bira ısmarlayayım. Bu heriflerin yapacak çok işleri var.
Permettez-moi de vous donner une bière cela prend toujours.
Bu programa bakılırsa önümüzde uzun bir 18 ay var.
Les 18 mois à venir seront longs s'ils sont à l'image de ce programme.
Bekle! Bu adamın müthiş bir aleti var.
La bite de ce type est hors norme.
Bak, bir sürü insanın bu olayın gerçekleşmesine ihtiyacı var. Bu kişilere başkan da dahil.
De nombreuses personnes importantes ont besoin que ça fonctionne, le Président inclus.
Ama onlara söylemediğim bir şey var : İçimde bir parça, bu süreçten zevk alıyor.
Ce que je ne leur dit pas c'est qu'une partie de moi est soulagée.
Aslında bu yakınlarda 1400 yaşında bir ağaç var.
Il y a un arbre vieux de plus de 1400 ans là-bas au fait.
Benim de bu bilgiyi vermek için resmi bir emre ihtiyacım var.
Et il me faut une demande officielle pour divulguer cette information.
- Bu giysilerden benim kullanabileceğim bir tane daha var mı?
Vous avez une de ces tenues pour moi? Non.
Şuradaki üçgen deliklerden bütün üst gövdede var. Bu da üçüncü bir saldırganı işaret eder ve belki de belki de bir tür törensel cinayettir. - Törensel cinayet mi?
Et il y a ces piqûres triangulaires sur tout le torse, qui suggèrent un troisième agresseur et peut-être la possibilité que ce soit un meurtre rituel.
Bu açık arttırma kazanılmadan durmak bilmeyecek yaratıcı bir ekibim var.
J'ai une équipe de génies créatifs qui n'arrêtera pas de travailler jusqu'à ce qu'on gagne cette offre.
Charlie'nin Buzul Oteli'ne verilecek izni reddecek olduğu ve bu sebeple onu öldürdüğüne dair bir teorisi var.
Selon elle, Charlie vous aurait interdit de construire votre hôtel et vous l'auriez tué.
Ayrıca, arabayı da sen kullanmalısın... çünkü bu gece yapmam gereken dokuz şey var... ve yarısından fazlası için bir şoför gerekiyor.
J'ai aussi besoin que tu conduises, car j'ai neuf trucs à faire ce soir, et pour plus de la moitié, j'ai besoin d'un chauffeur.
Bu adamın ikimiz için de gerçek bir soruna dönüşme riski var.
Cet homme pourrait devenir un vrai problème pour nous deux.
Şimdi, gel gör ki, bu yolun sonunda bambaşka bir şey var.
Il semble que, quelquechose d'autre nous attend au bout de cette route
Her ne kadar bu genç bayanın ölmesi çok trajik bir mesele olsa da halletmem gereken daha önemli sorunlarım var.
Aussi tragique que la mort de cette jeune femme soit, j'ai des affaires plus pressantes à gérer.
Bu yüzden ben de ona uyku ilacı verdim. Hala uykuda olabileceğine dair ufak bir ihtimal var.
Il y a une possibilité pour qu'elle soit endormie.
bir defa 29
bir de bana sor 80
bir de 274
bir de bu 17
bir deneyelim 58
bir dene 145
bir derdin mi var 39
bir değişiklik var mı 16
bir deneyelim bakalım 17
bir deneyin 26
bir de bana sor 80
bir de 274
bir de bu 17
bir deneyelim 58
bir dene 145
bir derdin mi var 39
bir değişiklik var mı 16
bir deneyelim bakalım 17
bir deneyin 26
bir dene bakalım 29
bir de ben deneyeyim 31
bir deneyeyim 52
bir de şuna bak 16
bir de şöyle düşün 17
bir de şimdi bak 16
bir değil 26
bu var 20
bir dakika 5689
bir dilek tut 57
bir de ben deneyeyim 31
bir deneyeyim 52
bir de şuna bak 16
bir de şöyle düşün 17
bir de şimdi bak 16
bir değil 26
bu var 20
bir dakika 5689
bir dilek tut 57
bir dakikaya geliyorum 18
bir dakika sonra 23
bir dakika bekleyin 225
bir dakika lütfen 248
bir daha asla 148
bir dakika bekle 619
bir daha yapma 24
bir dolar 65
bir dakika bekler misiniz 17
bir dakika sürmez 36
bir dakika sonra 23
bir dakika bekleyin 225
bir dakika lütfen 248
bir daha asla 148
bir dakika bekle 619
bir daha yapma 24
bir dolar 65
bir dakika bekler misiniz 17
bir dakika sürmez 36