Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ B ] / Bir de şimdi bak

Bir de şimdi bak перевод на французский

485 параллельный перевод
Beceriksiz küçük bir kızdı, bir de şimdi bak.
Dire qu'elle avait une face de pleine lune quand elle était petite!
O zamanlar köyümüz mutluluk ve refah içindeydi.Bir de şimdi bakın.
Autrefois, notre village était prospère et heureux. Regardez-le, à présent.
Bana bir de şimdi bak.
Regarde-moi.
Bir de şimdi bak bana.
Et là, je n'en ai pas l'air?
Bir de şimdi bak.
A présent, regardez-moi.
- Mükemmel! Bir de şimdi bak.
Eh bien, parfait, vous continuerez.
Bir de şimdi bak, seni nasıl insanların arasında buluyorum. Ayyaş serseriler, esrarkeşler, kumarbazlar.
Et maintenant, je te retrouve vivant parmi je ne sais trop qui... des ivrognes, des drogués, des joueurs...
Bir de şimdi bak ona.
Et même la brebis il l'a vendue à un richard.
Bir de şimdi bak : Yalınayak, hepsi zombiye dönüşmüş.
Et regarde-les maintenant, Pies nues, devenues des zombies.
Beş yıl boyunca kaydedecek tek bir veri olmamışken, bir de şimdi bak.
Depuis 5 ans la Zone est fermée et il n'a rien eu à enregistrer, pourtant, regardez ça.
"Bak, şimdi de beni yapmayı hiç istemeyeceğim bir şeye zorluyor."
"Regardez, il me force à faire ce qu'il veut de l'Enfant Jésus."
Bak şimdi, bu bir ölüm kalım meselesi.
C'est une question de vie ou de mort
Şimdi kendinizi milyarlarca ve milyarlarca yıl önce uzaydan aşağıya, .boş bir yokluk denizinde dönüp duran, .. bu yalnız, çilekeş küçük gezegene bakıyor olarak hayal edin.
Imaginez-vous dans l'espace, il y a des milliards d'années, et regardez cette petite planète solitaire, tournoyant à travers le vide de l'univers.
Bak şimdi bir Hitler şakası daha hatırladım.
Moi aussi, j'en connais une sur Hitler. C'est Hitler qui dit à un de ses gardes d'élite...
Buraya seni azarlamaya gelmiştim ve şimdi onu yapacağım. Kuzenin Albert'e bir bak. Senden fazla büyük olmamasına karşın şirket avukatlığı yapıyor ve tanınmış bir aileden dünyalar tatlısı bir kızla nişanlandı.
Regarde ton cousin Albert, il est déjà avocat et fiancé à une jeune fille de bonne famille.
Bakın şimdi. Adli faaliyetlerin icrasına engel olma diye bir suç duydunuz mu hiç? - Evet.
Vous savez que le refus de coopérer est un délit?
Ama şimdi bakınca çok bilge bir kitap gibi geliyor.
ce livre est plein de sagesse.
- Şu resme bak şimdi, bir de şuna.
Regardez ces deux portraits.
Şimdi bir de ötekine bak.
Voici le nouveau.
Şimdi bak hallerine. Biçimsiz bir et yığınına dönüştüler.
Regarde-les maintenant, des masses informes de chair.
Bak şimdi, 8.caddeye git.... batı tafafında köşeye yakın bir bar var.
Ecoutez, passez par là sur la Huitième Avenue... du côté ouest, au coin de la rue, c'est un restaurant-bar.
Şimdi bakın. hızla aşağı inip kendimi onlara göstereceğim sonra izimi kaybettirip, buraya döneceğim. Bir yere ayrılmayın.
Je vais montrer le bout de mon nez... puis je les sèmerai et je reviendrai me cacher ici.
Şimdi bir de bana bak.
Regarde-moi bien.
- Size diyeceğim, Teğmen şimdi durumu öğrendiğimiz için, tepenin etrafında bir daire çizerek birkaç gün daha onu arıyormuş gibi etrafa bakınırız.
Maintenant qu'on connaît la situation on tournera dans le coin quelques jours et on fera semblant de chercher.
Bak şimdi, bir avcı kuş var.
Regardez, voici un oiseau de proie.
Bir de şimdi haline bak!
Et te voilà!
Görünüşe bakılırsa, şimdi de elimizde Parkinson hastalığının klasik bir örneği var.
Voici, selon toute vraisemblance, un exemple classique de paralysie agitante.
Şimdi de seni kızdıran birine öfkeli bir şekilde bak.
Un regard courroucé vers un mauvais sujet.
Bak, şimdi onu oradan çıkarsam bile, diğer görgü tanıklarıyla yeterli süre bir arada kalması durumunda nelerin olabileceğini asla bilemeyeceğinden yine duygusal bir travma yaşayacaktır.
Si je l'en sortais maintenant, il souffrirait de psychose dépressive car il ne pourrait pas savoir ce qu'il aurait pu apprendre.
Şimdi bunları konuşmaya gelmedim. Oğlum Harold'ın haline bir bak. İyi görünümlü bir çocuk.
" cheveux blond-roux, yeux bleus globuleux, fauteur de troubles zélé.
Bak şimdi, bay maydanoz! Hareketlerine dikkat et de yeni bir savaş başlamasın, olur mu?
M. Epidémie, sachez vous tenir, on ne veut pas une autre guerre.
Şimdi bana bak,... Orville, evlat... Bir kopya televizyon yapımcım için, bir tane orkestra şefim için, bir tane de aranjörüm için ve bir tane de ajanstaki çocuklar için istiyorum.
Orville, mon petit, il me faut une copie pour mon producteur... et une pour mon chef d'orchestre et mon manager... et pour les gars de l'agence.
15 yıl önce onun kocası da senin gibi nakliye memuruydu. Şimdi bir ona bak, bir de kendine.
Dire qu'il y a 15 ans, son mari était expéditionnaire comme toi, et maintenant, regarde-le!
Gerçekten de şimdi şu kabinlerdeyiz ama ayrıca burada da duruyoruz. Farklı bir boyuttan kendimize bakıyoruz.
Oui, vous voyez, nous sommes vraiment dans ces boites, mais nous sommes aussi ici... en train de nous regarder...
Bak, bu yer bir zamanlar bizimdi ve şimdi de sizin.
Voyez-vous, ce ranch était à nous, maintenant il est à vous.
Bak dostum... ben şimdi dışarı çıkıyorum. Eğer bir dakika içinde sen de dışarı gelmezsen... buraya dönmek zorunda kalırım.
Je vais aller dans la rue... et si vous ne sortez pas derrière moi... je serai obligé de revenir vous chercher.
Şimdi sadece bir fikir, dinle bak. Belki hastane yakınlarında bir yere taşınsan daha mutlu olursun.
C'est une idée comme ça, mais il vaudrait peut-être mieux déménager près de l'hôpital.
Şimdi, bir eş için ev sağlamak lâzım, yiyecek, elbise, tıbbî bakım, vesaire, vesaire.
Une femme doit se voir offrir un foyer, de la nourriture, des tenues, des soins médicaux et cætera.
Bak şimdi, evlilik Tanrı'nın buyurduğu kutsal bir kurumdur. Bu da demektir ki, nikah kıyıldı mı beni de, seni de, Charles'ı da aşar. İkinizden biri ölene dek geçerliliğini korur.
Bon, le mariage est un sacrement de Dieu.
O andan beri uyuyor muydu? Şimdi de uyanıp, yemyeşil, soluk bir suratla, neler yaptığına mı bakıyor?
S'est-il endormi... pour se réveiller tout blême?
Şimdi, bakın, ben size bir şey açıklayacağım ve de anlamadığınız bir ayrıntıyı, beni istediğiniz an durdurabilirsiniz.
Regardez. Je vais vous expliquer quelque chose et si vous ne comprenez pas, interrompez-moi.
Bak Penelope, şimdi iyi bir küçük kız olmanı ve annenin odasına girmeyeceğine söz vermeni istiyorum.
Pénélope, je veux que tu sois une gentille petite fille et que tu me promettes que tu n'iras pas dans la chambre de ta mère.
- Şimdi, buraya bak. Bir daha tıslarsan... Hiss, Nottingham'a kadar yürürsün.
Un seul sifflement de ta langue fourchue, Persifleur, et tu iras à pied à Nottingham.
Şimdi ki haline bir bak. Palmiye ağaçlarının altında oturup Rin Tin Tin'in diyaloglarını yazıyor.
À l'ombre de ces maudits palmiers à écrire les dialogues de Rin Tin Tin.
Onu en son gördüğümde, boyu dizime geliyordu ama bir de, şimdi bakın. Bakın ona.
La dernière fois, elle m'arrivait aux genoux, mais regardez-la aujourd'hui.
- Bak şimdi! Şansını zorlama! Benim de bir kırılma noktam var.
- Non, écoutez, ne me poussez pas, j'ai un point de rupture.
Şimdi bak ; haydutlara, katillere bile ikinci bir şans verilirken Radha yanlış hiçbir şey yapmadı.
Écoute, de nos jours, même les brigands et les délinquants ont le droit de changer de vie. Ce n'est pas sa faute.
Şimdi dönüp o yıllara acı bir şüphecilikle bakıyorum.
J'y repense avec plus de scepticisme.
Bir de şimdi bu büyük domateslere bak.
Regarde maintenant ces grosses tomates.
Ve şimdi farklı bir bakış açısını, Deniz Kuvvetleri'nin deneyimli savaşçısı Luke Martin'den dinleyeceğiz.
A présent, avec un point de vue différent, voici Luke Martin, vétéran des Marines.
Sen rahatına bak ihtiyar. Ben şimdi dönerim, bir yere ayrılma.
Ne vous pressez pas, je reviens tout de suite.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]