Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ B ] / Bir kızılderili

Bir kızılderili перевод на португальский

594 параллельный перевод
Ne de bir Kızılderili savaşı başlatmayı?
Também não quero começar uma guerra com os indios.
Sadece bir kızılderili olsaydı, bu kadar umursamazdım, ama o kızılderili değil. Ne?
Se fosse apenas um indio não me importaria tanto, mas, não é.
Hiç bir kızılderili böyle görünmez.
O quê? Nenhum indio é assim.
Bunun yanısıra bir kızılderili savaşı, bugünlerde katliiam anlamına gelir, Sanırım bunu istemezsiniz.. - Elbette istemem.
Além disso, uma guerra índia seria um massacre e imagino que não a deseja.
Bir kızılderili gibi battaniyeye sarılı halde mi?
Quê, enrolada numa manta como uma india?
Otuz yılımı bu yer bir kızılderili çöplüğüne çevrilsin diye harcamadım ben evlat. Elbette.
Não trabalhei trinta anos neste lugar... para fazer dele uma reserva de índios.
Bir kızılderili efsanesi vardır reisin oğlu öldüğünde ataları, gökyüzünde... şenlik ateşi yakarmış.
Lembro-me de ouvir falar de uma lenda Índia... que dizia que os seus antepassados acendiam fogueiras no céu... quando o filho do Chefe estava a morrer.
İçeride sarhoş ve silahlı bir kızılderili var.
O bêbedo que está lá dentro é o indio Charlie...
Dönek bir kızılderili grup ona katılmış, liderlerinin adı Tona,... beyaz adam onları kiralıyormuş.
Ele era do bando do índio Tona, e foram contratados por um homem branco.
Bu bir kızılderili işareti mi?
É um sinal Indiano?
Bende sadece tahmin ediyorum, çavuş, Eğer bir Kızılderili casusu olsaydım, Mesela Bay Rynders gibi, Ve birkaç silah kaçakçısıyla tanışsaydım,
Também estou só a supor, mas se eu fosse um agente índio, talvez chamado Rynders, e me encontrasse com uns traficantes de armas, acho que estaria perto do conselho dos Red-Shirt, pronto para vender espingardas.
Gerçek bir kızılderili savaşı, göğsüne ok saplanmış bir adam.
Uma luta índia, um homem com uma seta espetada no peito.
Bir Kızılderili, Chiricahua Apache kabilesinin lideri.
Ele era um Índio líder da tribo Apache Chiricaua.
Bir Kızılderili'nin sözüyle bahse girmeye var mısın?
Quer apostar algo na palavra de um índio?
Bir Kızılderili savaşçısına işimi öğretmek haddim değil. Ama bence bir pusuya davetiye çıkarıyoruz.
Eu acho que não devia dizer nada a um combatente de índios sobre o seu trabalho mas parece que estamos a convidar uma emboscada.
Asi bir Kızılderili grubu.
É um bando de índios renegados.
Sizin gibi gençken, üç metre atlayabilirdim, üstelik her iki kolumda bir Kızılderili varken.
Quando eu jovem como vocês saltava até aos três metros. Com um índio debaixo de cada braço.
Bir Kızılderili ona sahip olmak için ruhunu satabilirdi.
"Um índio vendia a sua alma só para ter uma..."
Bir kızılderili tüccar gibi yapıp fiyat düşürebilirdim ama yapmayacağım.
Podia portar-me como um comerciante de índios e baixar o preço, mas não o farei.
Bir Kızılderili silahımı almış.
Há um índio que tem a minha espingarda.
Durumu bir kızılderili laneti ve kalbi Leo için sızlayan bir eşle süslemek de beni rahatsız etmiyor!
E se eu tenho de a enfeitar um pouco com uma maldição índia ou com um esposa apaixonada por Leo.
Küçük bir Kızılderili savaşı yaşadın değil mi? Kolorado daki 1864 savaşına katıldın değil mi?
Já combateu os índios uma vez, não foi?
Önce bir yavru köpek alırsın, sonra... uysal bir kızılderili bulursun ve bir söğüt dalı kesersin.
Primeiro arranja um cachorro e então... contrata um índio e arranja uma verdasca.
ve bir kızılderili karın mı vardı?
- E tinha uma esposa índia?
Bir kızılderili hikayesine göre Genç bir kızılderili avcı... vahşi bir kediyi kovalar ve sıkıştırır.
Os índios têm uma história que contam às crianças... sobre um caçador que perseguia um lince até o apanhar.
Ben bir Kızılderili olduğumu.
Vou pensar que sou um índio corajoso.
Uzun zamandır Doğudasın ama beyaz bir adamın bir Kızılderili ile evlenmediğini bilmelisin Şefin kızı bile olsa.
Você ficou no Leste muito tempo, mas devia saber que aqui os brancos não se casam com índias. mesmo sendo a filha do chefe.
Çocuk solak bir kızılderili.
Um índio canhoto, este miúdo.
Çok tehlikeli bir bölgeye giriyoruz, Flack o yüzden Pawnee köyüne gidip bir kaç tane kızılderili izci alacağım.
Este territorio é perigoso. Iréi até as aldeias dos Pawnee para contratar indios rastreadores.
Bir gün uğra ve benimle Kızılderili vur.
Venha cá um dia, para matar índios comigo.
Kızılderili toprağına girene dek epey huzurlu bir yolculuktu.
Mas é calmo, depois de termos atravessado o território índio.
Ona şarkı söyleyen telden konuşan Büyük Beyaz Baba'nın Kızılderili oğlunun yaralanmasından dolayı çok üzgün olduğunu söyle, ama bu ışıklı konuşma güçlü bir ilaçtır ve buradan geçmek zorundadır.
Pois, diga ao Grande Pai Branco, que o raio que fala pelo cabo que canta, sente que tenham ferido o seu filho. Mas, que o raio que fala é grande remédio e deve continuar.
Bir de katlanmamız gereken bu kızılderili kız çıktı başımıza.
Agora ainda temos de aturar aquela mestiça.
Bay Meacham bir grup kızılderili kendi bölgelerinden ayrıldı.
À sua saúde. Sr. Meacham... um bando de Indianos saíu da reserva.
Sonra Kızılderili Şebekesi tarafından Meacham buraya gönderildi. Bu bir yalan. Ben...
E depois Meacham foi mandado pelo Circulo Indiano.
Kızılderili kadınları ağıtlar yakacak. Bir sürü çadır boşalacak.
Muitas índias ficarão viúvas, muitas tendas ficarão vazias.
Askerlerin saldırganları kızılderili rezervasyonuna kadar takip etsin. Onları bir mil geriden takip et.
Mande os soldados seguir os índios até à reserva, e siga uma milha atrás deles.
Kızılderili bir kardeşine haber göndermek isterse bunu dumanla işaret göndererek yapar.
Quando o Índio quer sinalizar o seu irmão ele faz isso com sinais de fumo.
İçinizde bir çift 45'lik tabanca taşıyan ve onu kullanmayı bilen kızılderili gören var mı?
Algum de vocês conhece um índio que tem um par do Colt 45. e sabe como usá-los?
Kızılderili bir tüccar.
- O Lamont. Faz negócio com os índios.
O Kızılderili bir tüccar.
- Está bem, faz comércio com os índios.
Kızılderili ruhları hakkında bir şey yazma.
Não diga nada sobre aqueles espíritos dos índios.
- Şu kızılderili ruhlarından korkuyorlar galiba? Ne zaman bir şeyler yapmaya başlayacaklar?
Quando é que começarão a fazer alguma coisa?
Bir çeşit Kızılderili işareti.
São sinais índios.
Bu Kızılderili saldırılarına karşı tek yanıt ani bir savaş başlatmak.
A única resposta a essa investida índia é uma campanha imediata.
Kızılderili dostu Bay Bridger'den bir haber varmı? Hayır, yeni birşey yok.
Nenhuma noticias do nossos amigos índios, Sr. Bridger.
Küçük kızılderili bir çocuk.
Um garoto índio.
- Kızılderili olsun veya olmasın, düz bir yol istiyorum.
- Com índios ou não, será uma marcha lenta. Nada de solavancos, percebeste?
Şirket beni çenesi düşük ve Kızılderili karısı olan bir çiftçi tarafından...
A companhia não me mandou aqui para ser insultado por um vaqueiro... que tem como mulher uma índia, e um meio...
Babam sana bir ayıyı nasıl yendiğini Kızılderili savaşçıyı nasıl kamçıladığını süsleyerek anlatır.
- Então? O pai lhe contará como correu com um antílope... lutou com um urso e chicoteou seis bravos.
Annem öldükten sonra Kızılderili bir üvey anne isteyip istemediğimi sordun mu?
Alguma vez me perguntou se eu gostava de ter uma madrasta índia?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]