Bekle Çeviri İngilizce
97,941 parallel translation
O yüzden gelip beni rahatsız edeceğine kendi işine bak ve bizden haber bekle.
So instead of coming to my place of work and harassing me, why don't you go back to your hole and we'll tell you it's done.
O halde sen burada bekle de sana içecek getireyim sonra anlatmaya başlarsın.
Well then you sit right here, I'll go make you a drink and then you can tell me all about it.
Onunla tanışana kadar bekle.
Wait'til you meet him.
Bekle.
Wait.
Burada bekle, hemen döneceğim.
Wait here, I'll be right back.
Raven, bekle.
Raven, wait.
Bekle.
Hold on.
- Bekle, bekle, bekle. Ne?
- Wait, wait, wait.
- Bekle, bu S.H.I.E.L.D.'ın geri döndüğü anlamına mı geliyor.
Wait, does that mean S.H.I.E.L.D.'s back?
Bekle.
Stop! Wait.
Bekle.
- Stop.
Bekle, bekle, bekle, bekle.
Wait, wait, wait, wait.
Bekle, bekle, bekle, bekle, bekle, bekle, bekle.
Wait, wait, wait, wait, wait, wait, wait.
- Bekle, Hayır, hayır, hayır.
Wait. No, no, no.
Kulağa kötü geliyor ama benim nasıl uyandığımı duyana kadar bekle.
It sounds bad, but wait till you hear how I woke up.
Bekle! Ateş etme!
Don't shoot!
O binanın Vatansever'in üzerine çöktüğünü görmek... Bekle, Vatansever öldü mü?
Seeing that building collapse on the patriot, I - - wait, the patriot's dead?
Coulson, bekle!
Coulson, wait!
Hayır! Bekle!
You can't stop her!
Arabada bekle.
Stay here.
Bekle!
Wait!
Burada bekle canım.
Wait here, honey.
Bekle bir dakika. Sırf beni öpmediğin için suçlu hissettiğinden mi yapıyorsun bunu?
Wait... are you just doing this because you feel bad about not kissing me?
Marcus gelene kadar bekle.
Not until Marcus gets here.
Burada iki saniye bekle, gidip birine soracağım.
Just stay here for a second and I'll go ask someone.
Biraz bekle tatlım.
Wait a second, sweetie.
Bekle, tam orası.
Ooh, wait, right there.
- Hadi gidiyoruz. - Joel, bekle.
- Come on, we're leaving.
İşi ve parayı al, beni baroya sok. Ya da batan şirkette kal ve batıranın sen olduğunu öğrenmelerini bekle.
You take the job and the money and you get me in or you stay on a sinking ship and wait for them to figure out that you're the one who sank it.
- Tara bekle.
Tara, wait.
Ama söylemedin o yüzden şimdi ben söylemek zorundayım. Oliver bekle lütfen önce beni bir dinle.
But you didn't, so now I have to.
Bekle, onu çalıştırmamı sen söylüyorsun. ben ona iş yaptırıyorum.
Wait, y-you tell me to make him work, and I make him work.
Evet, onu hatırlıyorum.Sana bir şey göstereceğim, burada bekle.
_
Bekle.
_
Bekle, bekle, bekle.
You know... Wait, wait, wait.
Bekle bekle dur.
Wait. Wait, wait, wait.
Bekle tatlım hemen geliyorum.
Hang on, sugar, I'll be right there.
- Var zaten. Bekle.
Wait here.
Hayır, bekle!
No, wait!
Bekle, hayır...
Wait, no...
Bekle, bekle, geri dön.
Wait, wait, come back.
Hayır, hayır, bekle.
No, no, wait.
- Hayır Jefferson, bekle.
No, Jefferson, wait.
Bekle, nereye gidiyorsun?
Wait, where are you going?
- Bekle.
Wait.
Bekle biraz.
Hold on.
Hayır, bekle.
No, wait!
- Bekle Chris.
Wait, Chris.
Hayır. Bekle. Bekle!
And then the base under the oil rig fell into the sea.
Abby bekle.
Oh, Abby, wait.
- Evet, bekle.
Yeah.
beklemek 37
beklerim 153
bekleyin 1931
bekledim 48
bekle beni 131
bekleriz 49
bekleme 36
beklemiyordum 16
bekleyeceğim 167
beklemedeyim 24
beklerim 153
bekleyin 1931
bekledim 48
bekle beni 131
bekleriz 49
bekleme 36
beklemiyordum 16
bekleyeceğim 167
beklemedeyim 24