Bekleme Çeviri İngilizce
4,413 parallel translation
Bekleme salonunda yağsız krema var.
We got the non-fat creamer in the break room.
25 yıllık bekleme süresi çok sıra dışı.
A 25-year dormancy period is highly unusual.
Ya da kendine söylediğin yalanlara inanmamı bekleme. Peki, ne diyorsun Frank?
Don't lie to me, or expect me to believe the lies you tell about yourself.
Benden arkama yaslanıp hiçbir şey yapmadan oturmamı bekleme.
Don't expect me just to sit back and do nothing.
Kız olduğun için sana iyi davranmamı bekleme.
Don't expect me to go easy on you just because you're a girl
Vinç bekleme, vinç hazır, dışses başla diye komut vereceğiz.
Standby crane. Come on, tap.
Bekleme yapma.
You go on.
Bir aile kurmak için benim kadar bekleme dedi.
Said I shouldn't wait as long as he did to start a family.
Milhouse, Süpermen 2'nin çekimlerinde üç günlük çalışma için 5 milyon dolar alıyordum o yüzden benden daha fazla ücretsiz tavsiye bekleme.
Milhouse, for Superman II, I got $ 5 million for three days work, so don't expect any more free advice from me.
İkiniz bekleme salonuna geri döner misiniz?
Can you two please go back to the waiting room?
Kaos getiren kapımıza kadar gelmiş şu an her zamankinden daha çok kurtuluşu bekleme...
The Chaos-bringer is at our doorstep, and now, more than ever before, we cannot afford
Korsak, bekleme salonunda uyumadığın için sevineceksin.
Hey, Korsak, you're gonna be glad you didn't fall asleep in the break room. Look at this.
Şişko bir Hawaiili adam bekleme salonunda unutmuş.
Oh, thank you very much. Some fat Hawaiian guy left it in my waiting room.
Şerif,... lütfen jüri üyelerini bekleme odasına alın.
Sheriff, please take the jury into the holding room.
- Bu tuhaf çünkü bekleme salonunda onu gördüm.
- That's odd,'cause I saw him in your waiting room.
Lütfen bekleme odasındaki jüriyi getirin.
Please take the jury into the holding room.
Ve hepimiz de üç hafta bekleme yönünde oy verdik.
And we all voted to wait three weeks.
- Beni bekleme.
Don't wait up.
Gerçi bekleme odasındaki yemek durumu, yani yetersizliği beni endişelendiriyor.
Although I am concerned with the waiting room food situation or lack thereof.
- Kendisini ekran testi için yan odaya alacağız. Siz bu bekleme alanında beklerseniz harika olur.
We just need to take him into the next room for a screen test if you don't mind hanging out here in the waiting area.
Bekleme odasında yemek yoktu ve ben de acıktım.
There was no food in the waiting room, and I got hungry.
- Bekleme mi?
- The waiting?
Çok uzunca bekleme veya seni tüm okulun önünde alırlar.
Jo : Don't wait too long or he'll drag you out in front of the entire school.
Bekleme listesindeyiz.
We're on a waiting list.
Ve elimde normal sınıf düzeyine bile yaklaşayamayan ama bekleme listesini atlayan yeni bir yedinci sınıf öğrencisi var.
And now I have a new seventh grader who jumped the wait list, who isn't operating at even close to grade level.
Tüm ziyaretçilerin bekleme odasına geçmesi gerekiyor.
We need all visitors to return to the waiting room, please.
Burada bekleme!
Do not stay here.
Bekleme.
Don't wait.
Hiçbir şey için bekleme.
Don't wait for anything.
İkinci kattaki bekleme odasına geçmemizi istediler.
They asked if we would move up to the second-floor waiting room.
Üç ay süren bir bekleme listem var.
I have a three-month-long waiting list now.
Hemşire, ipucunu not et. Sonra da bekleme odasına gidip beklentileri düşürmeye bak.
Nurse, write down that clue, and then go out in the waiting room and... maybe start lowering expectations.
Loki bekleme yerinde.
Loki's in the holding bay.
Üyelik için her zaman bir bekleme listesi vardı.
Always had a waiting list for members.
O zaman Megatron hareket edinceye kadar bir bekleme durumundayız.
So until Megatron makes a move, we're in a holding pattern.
- Beni bekleme yeter.
just don't wait up.
Eğer beklediğin şey buysa, bekleme.
You know, and if that is what you're expecting, don't.
Ya da... Dr. Isles çok iyidir bekleme konusunda, değil mi Dr. Isles?
Or, uh, you know Dr. Isles is very good at standing by.
Babanı aramak için yayının bitmesini bekleme.
Don't wait for the show to come down to call him.
Huzurevi için bekleme listesinde.
He's on a waiting list for public housing.
Bekleme listesinden çıkarırız, kafan rahatlamış olur.
Just get him off the wait list and out of your hair.
Yakın zamanda buradan ayrılmayı bekleme sakın.
Don't expect to be leaving town any time soon.
Bekleme odasına oturduğu yerde sakince bekliyor dikkati dağınık değil.
In the waiting room, he sat calmly in one place, needing no distraction.
Sonunda hastaneye vardığımda Stiles'ın bekleme salonunda elleri başında oturduğunu gördüm.
When I finally got to the hospital... I saw Stiles sitting in the waiting room with his head in his hands because...
Aklının başına gelmesi için benim yaşıma gelmeyi bekleme.
Don't wait until you're my age to open your eyes. Be lucid, young lady.
Bekleme süresi çok az acele etmeniz gerekebilir.
That's a short window, so you may have to hurry.
Benden özür dilememi bekleme.
Don't expect me to apologize.
Boşuna bekleme.
Ah, don't count on it.
"Rising Tide" bir bekleme durumunda. Saklanmayı planlıyoruz. Durumun nedir?
_
Eminim kolileri bekleme konusunda da iyisindir.
Bet you're great at waiting for packages too.
Victoria ve Charlotte hâlâ bekleme odasındalar.
Victoria and Charlotte are still in the waiting room.
beklemek 37
beklemedeyim 24
beklemek istemiyorum 17
beklemede kal 74
beklemek mi 33
beklemede 32
beklemede kalın 147
beklemedeyiz 39
beklemeliyiz 28
beklemesini söyle 16
beklemedeyim 24
beklemek istemiyorum 17
beklemede kal 74
beklemek mi 33
beklemede 32
beklemede kalın 147
beklemedeyiz 39
beklemeliyiz 28
beklemesini söyle 16
bekle 9205
bekleyin 1931
beklerim 153
bekledim 48
bekle beni 131
bekleriz 49
beklemiyordum 16
bekleyeceğim 167
bekle bir dakika 1308
bekleyelim 43
bekleyin 1931
beklerim 153
bekledim 48
bekle beni 131
bekleriz 49
beklemiyordum 16
bekleyeceğim 167
bekle bir dakika 1308
bekleyelim 43