Ben gelemem Çeviri İngilizce
463 parallel translation
Hayır, ben gelemem.
No, I'm not coming to town.
Ben gelemem.
I can't.
Ben gelemem.
I can't go.
- Ben gelemem.
- I can't go.
Hayır, ben gelemem.
No, not I.
Ben gelemem, bu pelerinle olmaz.
I can't come, not with this cloak.
Ben gelemem.
Not me.
Yukarıda, ama ben gelemem.
It's up there. But I'm not coming, it's too windy.
Ben gelemem.
I can't come.
Korkarım, ben gelemem.
I can't, I'm afraid.
Ben gelemem, dostum.
Hey, I can't, man.
Ben gelemem, randevum var.
I'm not free.
Ben gelemem.
I'm not avaiable
Ben gelemem ama CC gelir.
I can't, but CC will.
Ben gelemem.
No, I can't go.
biraz daha... ben gelemem
Just a little more... I cannot come.
Neyse, ben gelemem.
Anyway, no can do.
Ben o yollara gelemem.
I can't afford them.
Ben kitaba karşı gelemem, Yargıç.
You can throw the book at me, Judge.
Ben şimdi gelemem.
I can't come now.
Açıkçası ben gelemem.
Obviously I can't go.
Sen burada kalmazsın, ben de seninle gelemem.
You won't stay here, and I can't go with you.
- Ben tren gibi aynı saatte gelemem.
- I'm not a train to come on time.
- Ben Blangy'e gelemem.
Blangy, I can't go there.
- Ben artık gelemem.
- I don't know.
Seninle gelemem. Özgür değilim ben.
I can't go with you.
Ben de yeni yaşanan ölümleri görmezden gelemem.
And I can't ignore some rather more recent deaths, captain.
Val, ben gelemem.
I can't go.
Ben perhize gelemem.
I couldn't stand that.
Jablanica'yı tek başına savunmalısın. Ben yardıma gelemem.
You must defend Jablanica by yourself.
Gelemem, seninle gelemem ben.
I cannot follow you.
Ben oraya gelemem!
I can't walk down there!
Şey, ben... onunla karşı karşıya gelemem.
Well, I... I just couldn't face her.
- Ben oraya gelemem!
- I can't go out there!
Ben Alderaan'a gelemem.
I'm not going to Alderaan.
- Ben gelemem.
- No, I can't.
Ben karlar eriyinceye kadar bir daha buralara gelemem hocam.
I can't come here until snow melts, teacher.
- Ben seninle gelemem Jesse.
- I can't go with you, Jesse.
Acayip şeylere gelemem ben.
I just can't cope with the freaky stuff.
Sen benim en iyi subayımsın ama ben tüm Yıldız Filosu'nun komutanıyım bu yüzden kurallara karşı gelemem.
You're my best officer, but I am Commander, Starfleet, so I don't break rules.
Ben hiç gelemem.
Me neither
Ama ben seninle gelemem.
I'm just sorry that I'm not going along.
- Ben artık bunun üstesinden gelemem.
- I can't deal with this anymore.
Ben gidersem... - Sizinle gelemem.
- I can't come with you.
- Ben böyle bir pisliğe gelemem!
I don't need this kind of shit, man, you know?
Ben de gelemem.
- Not me, either.
Fakat ben bilmezlikten gelemem.
But I can't have them pretending ignorance.
- Ama ben gelemem!
- But I can't leave!
Ben de gelemem çünkü sınava hazırlanmam ve kedime bakmam gerek.
I can't go. I've got to study and take care of my cats!
Ben öyle işe falan gelemem, zaten anlamam da!
That's what I'm good at.
Ben de gelemem, biliyorsunuz bilim sergisi komitesinin başkanıyım ve ilk toplantımız bugün.
I'm President of the Science Fair Committee and today's our first meeting.
gelemem 310
ben geldim 457
ben gidiyorum 1233
ben gelirim 46
ben geliyorum 81
ben gittim 40
ben gidemem 24
ben gitmek istiyorum 24
ben gördüm 101
ben gayet iyiyim 35
ben geldim 457
ben gidiyorum 1233
ben gelirim 46
ben geliyorum 81
ben gittim 40
ben gidemem 24
ben gitmek istiyorum 24
ben gördüm 101
ben gayet iyiyim 35
ben gidip 27
ben gelmiyorum 98
ben giderim 253
ben gideyim 114
ben gitmek istemiyorum 31
ben görmedim 51
ben getirdim 23
ben gitmiyorum 138
ben gitsem iyi olacak 25
ben görüyorum 25
ben gelmiyorum 98
ben giderim 253
ben gideyim 114
ben gitmek istemiyorum 31
ben görmedim 51
ben getirdim 23
ben gitmiyorum 138
ben gitsem iyi olacak 25
ben görüyorum 25