Bu senin sorunun Çeviri İngilizce
987 parallel translation
Sadece kendi boynunu riske atıyor olsan bu senin sorunun bizi ilgilendirmez.
When you risked your neck in a duel over that petticoat... that was your business.
Anneme yardım etmek istiyorsan, bu senin sorunun.
If you want to help my mother, that's your affair.
Bu senin sorunun.
That's your tough luck.
Bu senin sorunun.
That's your problem.
Bu senin sorunun değil Lina.
This isn't your problem, Lina.
Bu senin sorunun.
- That's your headache.
Bu senin sorunun değil mi?
Poses you quite a problem, doesn't it?
Ah, bu senin sorunun, Bisküvi!
Ah, that's the trouble with you, Biscuit.
Aşık oldun ve bu senin sorunun.
You fell in love. That's your business.
Dediğim gibi, bu senin sorunun.
Like I said before, that's your problem.
Bu senin sorunun.
- That's your problem.
Bu senin sorunun.
So, that's your problem.
- Bu senin sorunun.
- That is your problem.
- Bu senin sorunun.
- That's your problem.
Bu senin sorunun, salak.
It's your funeral, idiot.
Ama bu senin sorunun.
But that's your problem.
Fan Ying'i bulma o kadar kolay olmayacak ayrıca bu senin sorunun değil
It's not easy to locate Fan Ying And it's not your problem
Bu senin sorunun.
That's your end.
Bu senin sorunun.
It's your problem.
Bu senin sorunun.
Well, that's your problem.
Aranan bir adama yataklık etmekten ya da adaletin tecelli etmesini engellemekten tutuklanmak istiyorsan bu senin sorunun, Johnny.
Well, if you want to be arrested for harboring a wanted man, or subverting the course of justice or whatever, on your own head be it, Johnny.
Bu senin sorunun!
That's your business
Eğer sevişemiyorsan bu senin sorunun.
As for me, I am hungry.
Bu senin sorunun.
That's your business.
Senin sorunun bu Red.
That's the trouble with you, Red.
Senin sorunun da bu zaten.
That's what's wrong with you.
Bu benim kadar senin de sorunun.
It's as much your problem as it is mine.
- Senin sorunun ve anlaşmazlığın - Ha, bu eğlenceli olacak.
♪ Y our dancing trouble and strife ♪ Oh, this will be fun.
Senin sorunun da bu.
That's the trouble with you.
Senin sorunun bu iºte.
That's your trouble.
Senin sorunun bu evlat, fazla iyisin.
That's the trouble with you, you ain't consistent!
Bu Pidge'in senin sorunun olması için bir neden değil.
That's no reason why Pidge should have your problem.
Senin sorunun bu.
Thats the trouble with you.
Senin sorunun bu işte.
Sour grapes is your trouble.
Senin sorunun bu.
That's your problem.
İşte senin sorunun da bu, George.
That's what's wrong with you, George.
Senin sorunun işte bu, George.
That's what's wrong with you, George.
Biliyorsun, senin sorunun da bu, William.
You know, that's the whole trouble with you, William.
Senin sorunun da bu Maggie, kötü besleniyorsun.
That's your trouble, Maggie, you don't eat properly.
Bu senin sorunun.
That's your trouble.
Çok zekisin, Roberts, senin sorunun bu.
You're too clever, Roberts, that's your trouble.
Senin en önemli sorunun bu dürüstlüğün.
The basic trouble with you is that you're honest.
Trelane, bu zaten senin sorunun.
That's your problem, Trelane. Everything is easy.
O hücrede ölüme gidecek kadar aptalsan, bu senin sorunun.
If you're stupid enough to go die in that trap, that's your business.
Aslında senin sorunun da bu.
Actually, that's your trouble.
Bu, senin sorunun olmadı.
Not that.
Senin sorunun bu mu bebek?
Is that your problem, baby?
Senin sorunun bu mu?
That's your problem, isn't it?
İşte senin sorunun da bu.
That's what's wrong with you, isn't it?
Bu sorunun senin ilginizi çekeceğini hiç tahmin etmezdim.
I never would have thought the problem could interest you.
Senin sorunun bu ve bunu biliyorsun.
That's your problem, and you know it.
bu senin mi 96
bu senin hayatın 30
bu seninle benim aramda 18
bu senin 195
bu senin için 282
bu senin düşüncen 27
bu senin hakkın 21
bu senin fikrin 31
bu senin problemin 26
bu senin son şansın 40
bu senin hayatın 30
bu seninle benim aramda 18
bu senin 195
bu senin için 282
bu senin düşüncen 27
bu senin hakkın 21
bu senin fikrin 31
bu senin problemin 26
bu senin son şansın 40