Seninle Çeviri İngilizce
130,308 parallel translation
Seninle çalışmak istiyorum.
I want to come work for you.
- Seninle bir sorunum vardı, adamın Greg'e yalan söylemem hakkındaydı.
- Had a problem with you getting me to lie to your man Greg.
Seninle aynı görüşteyim.
I am right there with you.
Bekle, bizi istemiyorsun Intihar misyonu seninle miydi?
Wait, you don't want us on the suicide mission with you?
Seninle benim aramda,
Between you and me,
Reggie kardeş, bil ki düşünce ve dualarımız seninle.
Brother Reggie, just know that our thoughts and prayers are with you...
Kurt, asla ama asla, hiçbir koşulda boktan, ırkçı derginde seninle iş birliği yapmayacağım.
Kurt, I will never, ever, never, ever, ever collab with you on your piece of shit racist magazine.
Yo Reggie, dersimden sonra seninle dekanla görüşmene geleceğim.
[Al] Yo, Reggie, after my class, I'm gonna come with you to the dean's meeting.
Seninle paylaşma şansını bulmama sevindim.
Just glad I got the chance to share it with you.
Yasal varis olduğun için anlaşmaları seninle imzalayabiliriz.
Since you are the legal heir, we should be signing the agreements with you, right?
Seninle, sorunlarımı parayla çözmek için evlenmek istemiyorum!
And I don't want to solve my problems, with the money I would get by marrying you!
Oğlum seninle ilgili her şeyi anlattı.
Son, he has told me everything about you.
Seninle daha uzun süre vakit geçirmek için sana sigara almıyordum.
Isn't it because I want to be with you for a longer time, that I didn't buy it for you?
Ben de seninle daha uzun vakit geçirmek istiyorum.
I also want to be with you for a long time!
Biliyorum ve konuştuğumuz gibi çoktan hareket geçtim ve ben de aramızda güven kurmak için seninle görüşecektim.
I do, and I've already begun moving on what we discussed, and actually, I was gonna reach out to you to talk about structuring a trust.
Ölmemeni istemek dışında, seninle olduğumu nasıl kanıtlayabilirim?
How can I prove to you that I am with you, except to ask you not to die?
Keşke seninle gelseydim.
I just wish I was coming with you.
Ebe, seninle birlikte olacak.
The midwife will consult with you.
Bishop Morton, gitmeden önce Lizzienin bakımı için seninle görüşmek istiyor.
Bishop Morton wishes to speak with you about her care before we leave.
- Burada seninle kalamam Lizzie.
I cannot stay here with you, Lizzie.
Sen, seninle olmak için yanıp tutuşan biri olsun istemiyorsun. Sırf sesini duyabilmek için savaş meydanını baştan aşağı gezecek birini.
You don't want someone who burns to be with you, who would ride across the battlefield just to hear your voice?
İşte seninle konuşmak istediğim de tam olarak bu hissettiklerim.
And these are the feelings I want to discuss.
Unutturma bu seninle son yemeğimiz olsun.
Remind me again, and this is the last meal we share.
Seninle konuşan yok Abigail.
- Ain't nobody talking to you, Abigail. - [Coco moans]
- Seninle konuşmak istemiyorum.
- I don't want to talk to you.
Seninle ilk tanıştığımda çirkin olduğunu düşündüm.
When I first met you, I thought you were ugly.
Seninle dövüşmeyeceğim!
I'm not sparring with you!
İki'nin yemeğine tırnak katmak,... seninle iş birliği yapmama dahil mi?
Does it involve me being oconspirator in a plot to plant a human fingernail in Two's dinner?
Seninle tanıştım.
Met you.
- Seninle hiç ilgilenmiyorlar mı?
Have they shown any interest in you?
Kal seninle miydi?
Kal, was he with you?
Ben de seninle gelmeliyim.
I should be coming with you.
- Seninle oynadığım gibi.
Same way I played you.
Seninle çalışmayı dört gözle bekliyorum Teku.
I look forward to working with you, Teku.
Seninle iletişimi birkaç gün önce kaybettik.
We lost communication with you a couple days ago.
Peder Romanov seninle konuşmak istiyor.
Father Romanov would like to talk to you.
Lexa seninle gurur duyardı.
Lexa would be proud of you.
Clarke seninle geleceğim.
Clarke, I'm going with you.
Ama onu yakaladı ve er ya da geç seninle Molly için de gelecek.
But it caught up to her and sooner or later, it's gonna catch up to you. And Molly, too.
- Seninle birlikte değiller mi?
They're not with you?
Seninle hiçbir kavgam olmadığı gibi Nathaniel kanını dökmek de istemiyorum.
I have no quarrel with you, Nathaniel, and no wish to spill your blood.
Seninle sonra konuşacağız.
You and I will have our moment.
Baban seninle konuşmak istiyor.
Your father wants to talk to you.
- Seninle ilgisi yok oğlum.
- That's not on you, son.
- Anne, seninle kalmak istiyorum.
- Mom, I want to be with you.
Baban seninle her zaman gurur duyardı.
Your father was always so proud of you.
Seninle gurur duyuyordu.
He was proud of you.
Bu seninle paylaştığım son kişisel olaydı.
That is the last time I share a personal story with you.
Sevgili beyaz ırk, bencil bir sürtüksün, seninle kalmak istemiyorum!
Dear white people, you're a selfish bitch, and I don't want to live with you anymore.
Seninle orada olacağıma sevindim.
I'm glad I'll be there with you.
Arkadaşların seninle vedalaşmak zorunda kalmayacak.
Never get sick again. Your friends wouldn't have to say good-bye.
seninle olmak istiyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
seninleyim 95
seninle gurur duyuyorum 314
seninle mi 82
seninle evleneceğim 47
seninle konuşuyorum 151
seninle konuşmak istemiyorum 39
seninle konuşmak güzeldi 57
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
seninleyim 95
seninle gurur duyuyorum 314
seninle mi 82
seninle evleneceğim 47
seninle konuşuyorum 151
seninle konuşmak istemiyorum 39
seninle konuşmak güzeldi 57