English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ G ] / Güzel

Güzel Çeviri İspanyolca

311,805 parallel translation
Ulaşımı kolay ofisinden güzel bir kahve içmek veya yoga için gelen mutlu bir çalışan düşün.
Imagínate a un trabajador feliz bajando desde su amigable oficina para tomarse un sofisticado refrigerio de café o hacer yoga,
O kadar güzel görünüyordu ki az kalsın ben de yiyecektim.
Tenía tan buena pinta que casi la comparto con ella.
- Ne güzel detaylar bunlar.
Qué detalles más graciosos.
Güzel!
¡ Genial!
Vay canına Dinesh, arayüz yazılımın güzel görünüyor.
Comencemos. Este diseño se ve genial.
Jian-Yang, benim güzel, küçük Asyalı arkadaşım. Sana hayatının palapasını alacağım.
Jian-Yang, mi hermoso amigo asiático, te compraré la mejor palapa del mundo.
Güzel, hepiniz buradasınız.
Sí, qué bien, están todos aquí.
Bir dahaki deniz macerasında beni de ara. Güzel.
Avísame cuando uses la See Doo de nuevo.
Güzel şirketler.
Buenas empresas.
İçine bir güzel ettim.
Estamos... en quiebra.
Götümle bile daha güzel Python kodu yazarım. "
Puedo escribir un código mejor con el trasero ".
Ben olmadığım için bu güzel teknojinin ağzına sıçarken sizi göremezsem eğer, çok üzülürüm o yüzden size yardım etmek isterim.
Como me das lástima y odiaría verte arruinar una buena tecnología, lo cual sucederá si no estoy ahí, te voy a ayudar.
- Güzel haberleri şimdi duydum.
Me enteré las novedades.
- Güzel.
- Genial.
Richard, Bryce güzel bir noktaya dokundu.
Richard, Bryce tiene razón.
Benim de güzel fikirlerim var.
Tengo muchas buenas ideas.
FBI'ın güzel insanları, size ne söylendi veya size kim söyledi bilmiyorum ama, hiç bilemeyeceğiz sanırım, fakat sizi temin ederim, bu kadın...
Gente amable del FBI, no sé qué les contaron o quién, quizá nunca lo sepamos, pero les aseguro que esta joven...
Gizli yayılma için güzel bir yöntem.
Muy furtivo el lanzamiento.
Pekala, Gavin'e gitmem gerekiyordu çünkü patent onun elindeydi. Ama artık bana devretti o yüzden, burada olman aslında güzel. Çünkü, bu işe girişmek istiyorsun.
Tuve que buscar a Gavin porque era dueño de la patente, y resulta que me la acaba de ceder, así que es bueno que hayas venido, porque tú quieres participar y necesitamos fondos.
Dedem ve Pedro'nun yaptığı gibi güzel yoldan da olmasın.
¡ Y no de la manera bonita!
Liz, çok güzel bir cildin var.
Liz, tienes una hermosa piel.
Dünya çok güzel Erlich.
El mundo es hermoso.
Süper. Güzel. O kadar zor değildi, değil mi?
Bien, genial. no fue tan difícil, ¿ cierto?
Pekala, bu çok güzel.
Bien. Eso es bueno.
Bu işin güzel bir tarafı var mı dersen, şöyle derim, şimdi farkediyorum, Dan benimle beraber.
Si podemos rescatar algo bueno de todo esto, sería que ahora me doy cuenta de lo que tengo con Dan.
Ne de güzel. - Dinle.
Qué bueno.
- Güzel.
Así que...
- Güzel.
- Qué bueno.
Güzel işte.
Está bien.
Güzel.
- Bien.
Aslında güzel.
En realidad, es genial.
Güzel baya güzel.
Como las peras.
Benim annem, güzel annem. Beni al kollarına...
Una fruta mágica, cuanto más comes, más...
Bak ne diyeceğim. El ilanı dağıtmak için güzel bir zaman bence.
Creo que es buen momento para repartir volantes.
Güzel.
Genial.
Biliyor musun, o röportajda Gavin Belson hakkında çok güzel şeyler söyledin.
Dijiste cosas buenas de Gavin en esa entrevista.
Güzel. Güzel.
Bien.
Güzel.
Hermosa.
Güzel bir hayvandı.
Una bestia preciosa.
Bu sabah sana güzel bir kahvaltı hazırlamıştım.
Estuve haciéndote huevos en canasta esta mañana, niña.
Şu güzel çocukla birlikte olan.
Con el chico bonito.
Bu güzel haber, Frank.
Eso es bueno, Frank.
Gerçekten güzel.
Eso es muy bueno.
Bu çok güzel.
Es muy buena.
Bu çok güzel, Raimy.
- Eso está bonito, Raim.
Hendrix, bu... Bayağı güzel bir yemekti.
Hendrix, esa fue una gran comida.
Çok güzel.
Genial.
- Güzel.
- Bien.
Güzel.
Bien.
Dostum, kafan mı güzel?
No.
Seni tekrar görmek güzel, Alison.
Fue bueno verte, Alison.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]