Kötü zamanlama Çeviri İspanyolca
528 parallel translation
Kötü zamanlama, hepsi bu.
Es sólo un poco de mala suerte.
Kötü zamanlama.
Es un mal momento.
Kötü zamanlama. Açabilirmiyim?
Es mal momento. ¿ La abro?
Kötü zamanlama Charlie.
Mal momento, Charlie.
Kötü zamanlama mı?
¿ Mal momento?
- Üzgünüm, kötü zamanlama.
- Ay, perdón, es mal momento.
- Kötü zamanlama, ha?
- Muy inoportuno, ¿ no?
Kötü zamanlama.
Mala sincronización.
- Biliyorum kötü zamanlama.
- No es un buen momento.
Kötü zamanlama.
Mal momento.
- Evet, çok kötü zamanlama, Jamie.
- Sí, malísimo, Jamie.
- Kötü zamanlama değil mi?
- Mala suerte.
- Kötü zamanlama mı?
- ¿ Es un mal momento?
Sadece kötü zamanlama deyip geçmek gerek.
Échale la culpa al mal momento.
Kötü zamanlama Dedektif.
Mal momento, detective.
- Kötü zamanlama.
- En qué mal momento.
- Kötü zamanlama. Uygun olmadı.
¿ Mal momento?
Daha kötü zamanlama olamazdı.
Es el peor momento posible.
Kötü zamanlama mı?
Llegué en un mal momento. Tonterías.
- Selam benim. Kötü zamanlama mı?
- Soy yo. ¿ Puedes hablar?
- Ups, kötü zamanlama.
- Mal momento.
Kötü zamanlama Leo.
Que inoportuno, Leo.
- Kötü zamanlama.
- Mal momento.
Kötü zamanlama, Jacquart.
Mal momento, Jacquart.
Hayır ama kötü zamanlama diyelim.
No, pero qué inoportuno.
Kötü zamanlama budur işte...
Hablando de momentos inoportunos...
Sadece Simpson. Sen girdin, kötü zamanlamaydı. Kötü zamanlama mı?
- Sólo a Simpson, llegaste en mal momento. - ¿ En mal momento?
Evet, epeyce kötü bir zamanlama.
Sí, un mal momento.
- Kötü bir zamanlama.
- Mal momento has elegido.
- Ne kötü bir zamanlama hissin var.
- Dave...
Yo, şimdi olmaz. Kötü bir zamanlama olur.
No al principio, no sería el momento oportuno.
Baya kötü bir zamanlama.
- No sería el momento oportuno.
Hem de kötü bir zamanlama.
Tampoco es la hora oportuna.
Aslında, zamanlama kötü değil.
En realidad, es un mal momento.
- Daha kötü bir zamanlama olamazdı.
- No podía ser más inoportuno.
Hayır, ama kötü bir zamanlama. Keşke geleceğini haber verseydin.
- No, pero debiste llamar antes.
Ben olabildiğince açık olmaya ve... -... dışarıda kalmaya çalışıyorum. - Kötü bir zamanlama.
Intento por todos los medios mantener mis cartas sobre la mesa y yo seguir en la calle.
Kötü bir zamanlama.
¡ Qué mierda!
Bay Holmes, şaka için kötü bir zamanlama.
Señor Holmes, no es momento para bromas.
Zamanlama daha kötü olamazdı.
No podía ser peor momento.
Zamanlama da kötü.
Y el momento es malo.
Kötü bir zamanlama.
Será una tontería
- Teşekkürler. Bu kötü bir zamanlama mı?
- Gracias. ¿ Es un mal momento?
- Büyükelçi, zamanlama çok kötü.
- Embajador, no es buen momento.
Merhaba, Watson. İyi zamanlama. Steve Dixie ile el sıkış, boksör onunla kötü bir arkadaşlığa girmezsen, bu meslekte geleceğin var.
Hola, Watson bién a tiempo dele la mano al pugilista Steve Dixie quién tendrá un futuro muy promisorio en su profesión si no se mezcla con malas companías.
Kötü bir zamanlama. Daha sonra gelebilir misin?
Es un mal momento, ven más tarde.
Daha... Daha kötü bir zamanlama yapamazdın.
No podías haber elegido un peor momento.
Ama çok kötü bir zamanlama.
Me temo que no fue un buen momento.
Zamanlama kötü.
No se trata de ahora.
Hayatımda daha kötü bir zamanlama görmedim.
En toda mi vida he visto un caso peor de falta de oportunidad.
Zamanlama kötü ama Campari reklamını hatırlıyor musun?
Bueno, mira es mal momento pero, ¿ recuerdas tu anuncito de Campari?
zamanlama 22
kötü çocuk 26
kötü adam 34
kötü bir şey mi oldu 23
kötü bir şey mi 21
kötü hissediyorum 25
kötü haber 90
kötü haberlerim var 53
kötü şans 106
kötü olmuş 26
kötü çocuk 26
kötü adam 34
kötü bir şey mi oldu 23
kötü bir şey mi 21
kötü hissediyorum 25
kötü haber 90
kötü haberlerim var 53
kötü şans 106
kötü olmuş 26
kötü günde 30
kötü bir şey 23
kötü mü 170
kötü bir gün geçirdim 16
kötü bir rüya gördüm 21
kötü köpek 56
kötü bir niyetim yoktu 24
kötü değil 112
kötü görünüyorsun 48
kötü kokuyor 23
kötü bir şey 23
kötü mü 170
kötü bir gün geçirdim 16
kötü bir rüya gördüm 21
kötü köpek 56
kötü bir niyetim yoktu 24
kötü değil 112
kötü görünüyorsun 48
kötü kokuyor 23