Onu serbest bırak Çeviri İspanyolca
474 parallel translation
Onu serbest bırakırsak ve bir şey olursa ellerimiz kana bulaşmış olacak.
Soy un mal actor.
Bana ne istersen yap ama onu serbest bırak.
Haga lo que quiera conmigo pero déjela irse.
Defol ve onu serbest bırak.
Bien. Apártense y déjenlo ir.
- Eğer onu serbest bırakırsam korkarsın!
- ¿ Tendrás si lo suelto!
Eğer onun benimle ayrılmasını engellerseniz, onu serbest bırakırım!
¡ Si Ud se niega dejarmelo a mí, lo libraré!
Onu serbest bırakın!
¡ Suéltenle!
Onu serbest bırakın diyorum. - Reddediyorum.
Tengo una hija en el campo y está enferma.
Onu serbest bırak.
Suéltalo, nena.
Binbaşı, onu serbest bırak.
Póngale en libertad.
O zaman onu serbest bırakın.
Entonces suéltenlo.
- Onu serbest bırak.
- Libérelo.
- Beni ona götürecek.Onu serbest bırakın
- Ella le me conducirá. Tendremos que liberarla - ¿ Liberarla a ella?
Yamane, kılıcını at, ve onu serbest bırak yoksa karın ölür!
Yamane, suelta tu Katana y al consejero, ¡ O tu mujer morirá!
Onu serbest bırak!
¡ libéralo!
Onu serbest bırak.
Soltadlo.
Onu serbest bırakın!
¡ Déjenlo en paz!
Onu serbest bırak.
Suéltelo.
Onu serbest bırakın!
¡ Dejadle en paz!
Doktor Terrell, Alfa'nın Beta'ya konuşmayı öğrettiğini söylediniz. Bu durumda, onu serbest bırakırsak, bu bilgiyi kendi türüne aktarabilir mi?
Dr. Terrell, si, como usted dice, Alfa le enseña a hablar a beta ¿ Está sugiriendo que, si se deja a Alfa libre puede pasar por sus instalaciones a otros de su especie?
Karınızı seviyorum. Onunla seviştim. Onu serbest bırakın.
Quiero a su mujer, hemos hecho el amor, déjela libre.
Beyin yıkamanın başarılı olduğuna kanaat getiriyor ve onu serbest bırakıyor ve biliyor ki, babun gizli rezerve giderken onu kimin takip ettiğini umursamayacak bir durumda.
Decide que el lavado de cerebro funcionó y lo libera sabiendo que no le importará si lo siguen a la reserva secreta.
Onu serbest bırak.
Guardiana, le estás regalando su libertad.
- Yine de... ölüm onu serbest bırakıncaya değin... ruhun bedende hapsolduğu düşüncesi... bana hep inanılması güç gelir.
Sin embargo... Siempre me ha costado creer que el alma... está presa en el cuerpo hasta que la muerte la libera.
Onu serbest bırak!
¡ Libérela!
Lütfen onu serbest bırakın.
Por favor, dejadlo en libertad.
Onu serbest bırakın.
IDéjenIe en paz...!
- Onu serbest bırakıyorsunuz. Rita!
- Lo dejarán libre.
Onu serbest bırak.
Suéltala.
Farzet ki sana küçük bir sürprizim var. Mesela yeni yasal sendikanın Darek'e arka çıkması gibi. Onu serbest bırakır mıydın?
¿ Qué diría si le cuento... que los nuevos sindicatos legales, Los nuevos sindicatos, legales, honrados, avalan a Darek?
Onu serbest bırakırsan, ganimet sende kalabilir.
Si la liberan, pueden quedarse con el botín.
- Onu serbest bırak, Paul!
- Déjala que se vaya, ¡ Paul!
Onu serbest bırak, silahı bırakıyorum!
Déjala, ¡ no estoy armado!
Ama onu sevmeye devam edersin ve serbest bırakıldığı anda da, beni bırakıp ona koşarsın...
pero seguirías amándolo a él y al minuto de ser libre, me engañarías y volverías con él.
- Serbest bırakın onu.
- Dejadle ir.
Serbest bırak onu.
¡ Soltadle!
Benden ayrıldığında, Çocuklarla buluştum Bana verdiğin şu küçük atı serbest bırakıp onu takip ettik, doğru yuvasına döndü.
Cuando te fuiste, me reuní con los chicos soltamos a ese precioso caballo que me dejaste y le seguimos hasta casa.
Onu 10.000 dolar kefaletle serbest bırakıyorlar.
Sólo le han puesto 10.000 de fianza.
Onu yakalamak için o kadar zahmet ve iki ay sonra serbest bırak.
Media más de 5 m. Después de los problemas para capturarla la soltamos 2 meses mas tarde.
Serbest bırak onu.
Soltadle.
- Onu hemen serbest bırak.
- Dejeló en libertad de inmediato.
Haçı ortadan kaldırırsan onu serbest bırakırım!
¡ Suelta a la muchacha! Deshazte de ella y soltaré a la chica.
Onu hemen serbest bırakır mısınız?
¿ Lo va a liberar ahora?
Sekizde, tabi onu hemen serbest bırakırsanız.
A las 8 : 00, si lo libera ahora.
Demek, öyle, onu serbest mi bırakıyorlar?
¿ Van a botar a Pearson?
Serbest bırakın onu!
¡ Libérenlo!
Onu açtığında, bu küçük bebeğe basarsın ve milyonlarca voltonluk ateş gücünü serbest bırakırsın.
Cuando está activada, oprimes esa perillita y liberas millones de voltones de fuego.
- Onu bir gün serbest bırakırlar.
Algún día lo soltarán.
Görüldüğü kadarıyla Bay Teruggi, sıkıyönetim ihlali nedeniyle tutuklanmış ve stadyuma getirilmiş ve sonra serbest bırakılmış ve jandarma geç saatlerde onu caddede ölü bulmuş.
Al parecer el Sr. Teruggi fue detenido por violar el toque de queda, lo llevaron al estadio y luego lo soltaron. Luego los carabineros le encontraron muerto en la calle.
İşte böyle, sihir gibi. Tüm suçlamalar düşüyor ve onu hapisten serbest bırakıyorlar.
Y así, como por arte de magia, retiran todos los cargos y sale de la cárcel.
Bir kaç ebeveyn toplandık, hemen serbest bırakıldıktan sonra... onu izledik ve bulduk.
Un grupo de padres lo localizamos después de que lo liberaran.
Yüzyıllardır saklanıyor. Ama Boynuzlu Kral onu bulup, gücünü serbest bırakırsa karşısında hiçbir şey duramaz.
Ha estado oculto durante siglos, pero si el Rey del Mal lo encuentra y desencadena su poder, nadie podrá derrotarlo.
onu serbest bırakın 20
serbest bırakın 17
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
bırakmam 34
bıraktım 124
serbest bırakın 17
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
bırakmam 34
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırak kalsın 58
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırak kalsın 58