English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ S ] / Satın al

Satın al Çeviri İspanyolca

5,286 parallel translation
En baba DJ'ler ondan satın alıyor.
Los mejores DJ le compran a él.
Ne mal alıyor, ne dans ediyor, ne plak satın alıyor.
Nunca pilla, nunca baila y nunca compra discos.
Bir Galip arzulanır sayılıyorsa, Başkan o kişileri ödül olarak sunardı veya satın alınmasına izin verirdi.
Si a un Vencedor se le considera deseable el Presidente lo da como recompensa o permite que la gente lo compre.
Israil Yahudileri Amerikan Dolarıyla satın alır, Roman Lirasıyla değil. Bu dosyalar soruşturduğumuz olası güdülerle dolu. Her birisinin güdüsü diğerisinden daha saçma.
Esos archivos están repletos de motivos, uno más ridículo que el otro.
Çocukları kim satın alıyor sanıyorsun?
¿ Quien crees que compra a los niños, los pobres?
Neden kadınlara sürekli bir Volvo satın alırsın ki? Bilmiyorum.
- ¿ Por qué siempre les compras un Volvo?
Montpellier'de güzel bir çiftlik evi satın alırız.
Compraremos una granja en Montpellier.
Sen çantayı satın alırken görmüştüm.
Los vi cuando comprabas tu bolso.
Kim en çok hip-hop satın alıyor? Housewives of Atlanta izliyor?
¿ Quién principalmente compra hip-hop y mira Amas de Casa de Atlanta?
Zero Moustafa'nın o kıtadaki en şaşaalı şatolardan ve palaslardan bazılarını satın alıp ikamet ettiği herkes tarafından iyi bilinirdi.
Era bien sabido : Zero Moustafa había poseído y habitado algunos de los castillos más lujosos del continente.
Kampüste uyuşturucu satın alırkenki fotoğrafı.
Ahí está la droga que compra en el campus.
Böylece o paralarla seçim sırasında, köylülerin oyunu satın alınıyor.
Para que el dinero puede ser utilizado para comprar los votos de las personas de diferentes aldeas durante las elecciones.
Şayet yeterince eskiye yapışım kalırsan ölümü satın alırsın.
Si estás en esto un largo tiempo, te lo terminas creyendo.
- Bir şeyler satın al.
Compra algo.
Satmıyor olduğumu görüyorsun. Satın alıyorum. Uzman bir tedarikçi olarak bunlar senin hizmetlerin.
Pero no vendo, compro, tus servicios como experto en estafas... ya sabes, buitre, rastrero de mierda.
Ailemin ne yiyeceğini biliyorum ve bir şeyler satın alırken bunu göz önünde bulundurmaya çalışıyorum.
Sé lo que mi familia va a comer e intento considerarlo cuando estoy comprando cosas.
Çocukları sağlıklı alışkanlıklar geliştirmeye ve sağlığa zararlı yiyecekleri satın almaya radyo ve televizyonu kullanarak teşvik etmeleri hiç adil değil.
No es justo utilizar las ondas públicas para alentar a los niños a desarrollar hábitos de salud y patrones de compra que probablemente mantendrán en la adultez y que son peligrosos para la salud.
Sizin çaldığınız yükleri satın alıyor, çünkü bana güveniyor.
Que compra cargamento robado de ti porque confía en mí.
Paralı asker ordularının olduğu yerde. Onuru satın alınabilecek adamlar her zaman bulunur.
Siempre habrá hombres cuyo honor se puede comprar.
En azından bir içki satın alabilirsiniz?
¿ al menos puedo invitarte un trago?
- Satın alırsınız!
¡ Cómpralo!
Adam bir tekne satın alıyor ama tekne lanetli çıkıyor.
Trata de un tipo que compra un barco pero resulta que el barco está poseído.
Oda servisinden dilediğini satın alabilirsin.
Pueden pedir todo lo que quieran al servicio de habitaciones.
Beni satın al. "
Comprame. "
Oh, bir tanesini satın al.
Lo compraremos.
İki milyon sizin borcunuzu kapatır, benim de affımı satın alır.
Dos millones paga su deuda y compra mi perdón.
Satın al?
¿ Comprar algo?
5 yılımızı satın alıyorsun.
¡ Vas a comprar cinco años de nosotros!
Şu paraları al da hayatı boyunca alacağı jimnastik dersleri için ayrı ayrı yeni eşofman satın alabilesin.
¿ Lo entiendes? Entonces, toma... Espero que sea suficiente para comprar todos los bolsos de gimnasia... del niño, de aquí a la eternidad.
Onu satın al.
Enterradlo.
Buraya beş yıl sonra ilk kez ayak basar ve rüşvetleriyle satın alınan kraliyet komisyonuna el sallayıp burayı sahiplenir.
La primera vez que pondrá un pie aquí luego de cinco años agitando la comisión real que sus sobornos han comprado y enseñoreándose por todo el lugar.
Hâlâ arazi satın alıyor musun?
¿ Aún sigue comprando tierras?
Eğer bildiğim şekilde yapmama izin verirsen, bir hafta içinde bütün vadiyi satın alırım.
Conseguiré el valle entero en una semana si me deja hacerlo a mi manera.
Herkes satın alınmış.
Todo el mundo está en la jugada.
Her şeyinizi satın alırız.
Y vamos a comprar todo.
Kim böyle bir fiyasko resmi satın alırdı ki?
¡ Pensad un poco! ¿ Quién querría comprar semejante mamarracho?
Bağımsız bir çalışandan parası ödenerek satın alınmış haber içerikli bir görüntü bu.
- ¿ Son contenidos de las noticias? Comprado de una proveedora independiente.
Çünkü onlar ev inşa ediyorlar, bense ev satın alıyorum.
Porque ellos construyen casas. Yo poseo casas.
Bozuk havuzlu bir evi kim satın alır ki?
Vamos a reparar la piscina si, no funciona.
Orange County, Tesken gibi toptan satın alan alıcılar bulmakta yardımınızı istiyor.
Orange County necesita su ayuda en encontrar otro comprador como Tescan.
Eğer kız arkadaşım alınıp satılan bir orospu olmak için yatırımcı herifin tekine kaçmış olsaydı o kadar sinirlenirdim ki ne yapacağımı bilemezdim.
Mi novia me dejó por algún constructor cabrón. Acabo de enojarme tanto que no sé lo que hago.
Babası, yani kadının eşi de Neo-Nazi olmuş eski bir üniversite futbolcusu ve spor malzemeleri satıyor işleri de çok iyi gidiyormuş.
Por no hablar de su padre. Al igual que su marido, el antiguo colegio Jugador de fútbol que era neo-nazi, Bienes y activos deportivos vendidos con escopetas hace sentirse bien?
10 rupilik bir kitabı al, 4 satır oku dünyanın bütün düzenini altüst et demek istiyorsun yani.
Es decir que puedes comprar este libro por 10 Rs. Y destruir ese plan perfecto.
Verdiğiniz bu açıklamada tek amacınız içecek satışlarını arttırmak. Öğrencilerin iyice alışmasını istiyorsunuz.
El argumento que está haciendo es avanzar en las ventas de sus refrescos con la esperanza de que estos estudiantes se acostumbrarán a ellos lo suficiente.
Önden parasını veriyorlar sonra da medeni bir yere götürüp satıyorlar.
Ellos pagan al contado, lo llevan a algún sitio civilizado y lo venden.
" Oha kadın hamburger satıyor, çok güzel bir alışveriş olur.
" ¡ Rayos! Tiene hamburguesas. Parece un buen negocio.
Tochigi Heavy Industries ten istediğin kadar satın alabilirsin sınırlı alım yapabilirsin.
Compra todas las acciones que puedas de Industrias Tochigui Heavy, podríamos tener una fusión y los japoneses estarán más tranquilos con un negocio interno.
Bunu satın mı alıyorsun?
Tu crees esto?
Galiba yetkililer üniversite öğrencilerine meth satışını pek uygun bulmuyor.
Al parecer, a las autoridades les molesta que venda metanfetaminas a estudiantes.
Bunu marketten de alırsın ki. Domuz eti satıyorlar.
Podrías haberlo comprado en la tienda, ahí lo vendían.
Kredi milyonlarca kez alınıp satılırken birinin hazırlamayı unuttuğu saçma sapan bir kağıt parçası.
Es un pedazo estúpido de papel que alguien olvido archivarlo en el tiempo cumple con respaldar la venta miles de veces, a los viejos ricos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]