Sevgi dolu Çeviri İspanyolca
1,382 parallel translation
Dünyadaki en sevgi dolu kızsın.
eres la chica más adorable del mundo...
Nefretten uzak... sevgi dolu bir dünyada...
"Lejos de un mundo de odio..." "En un mundo de amor..."
İşte bu yüzden ona sevgi dolu bir ev bulmak istiyorum!
¡ Por eso quiero encontrarle un hogar lleno de amor!
Hepiniz öyle sevgi dolu öyle güçlüsünüz ki.
Todos Uds... tan amorosos, tan fuertes.
Çocuğun sağlıklı ve sevgi dolu bir hayat sürecek .
Tu niño llevará una vida saludable y amorosa.
Lucielle, festivali iple çekiyorum. Sevgi dolu avukatın.
LUCILLE - ¡ YA VIENE LA EXHIBICIÓN!
Oh, bana ibadet,, bana sevgi dolu ismimi yücelten.
Venerarme, adorarme, engrandecer mi nombre.
Helyum ve sevgi dolu bir demet.
Un montón de helio y amor.
Artık iri bir hatunun sevgi dolu kucağına düşersin.
Bien socorrida, niña, a los brazos de mami. Deprimente.
Oynamaya karar verirse hiçbir şey yapma. Yoksa tepem atar... ve şu anki gibi yumuşak ve sevgi dolu davranmam.
De lo contrario, me enojaré y no te mostraré el lado afable y cordial que ves ahora.
Sevgi dolu bir aileyle birlikte olmalısın.
Es mejor que te quedes con una familia que te quiera.
Siz'Sevgi Dolu Ayıcık'mısınız?
- ¿ Eres un Osito Cariñoso?
Sevgi dolu dilekleriyle.
Junto con sus mejores deseos.
Harrisonlar çok iyi insanlar... ve ailelerinin ne kadar sevgi dolu olduğunu görmelisin.
los Harrison son muy buena gente y deberías ver que cariñosa y unida es su familia.
Küçük ailemiz, o kadar sevgi dolu, o kadar mükemmel ki hiçbir şey bizi ayıramaz.
Nuestra pequeña familia, tiene amor y es perfecta. Y nada lo va a cambiar.
Tanıdığım en sıcak, en sevgi dolu, en verici kadın.
Es la mujer más tierna, afectuosa y generosa que he conocido jamás.
O mükemmel bir koca ve sevgi dolu br babaydı. ve güvenilir bir işadamıydı.
Fue un marido maravilloso, un buen padre, y un respetable hombre de negocios.
Ve şimdi, Stan'in sevgi dolu ikinci karısını dinleyeceğiz.
Y ahora, unas palabras de la amada segunda esposa de Stan.
Başka bir adamla 16 yıl boyunca sevgi dolu bir hayat yaşadıktan sonra insanı yoran bir kelime ama neyse, öyle olsun.
Cuando has vivido felizmente con otro hombre en una relación llena de amor durante 16 años es... esa palabra te hace sentir un poco harto, pero, ya sabe... no pasa nada...
Kollarıma gel, benim sevgi dolu çocuğum!
¡ Ven a mis brazos, mi niño adorado!
Herkese küçümseyerek bakıyorsun, spontane ya da sevgi dolu bir şey yapmaktan acizsin.
Miras a todos por encima del hombro y eres incapaz de hacer algo espontáneo o potencialmente cariñoso.
Sevgi dolu, yardımsever, sevecen, cesur, güler yüzlü, gerçek Lonnie.
Ya sabes, al amoroso, afectuoso, compasivo, atractivo y elegante...
Böylece Baudelaire çocukları Peru'ya gitti ve sevgi dolu ve harika yeni vasileriyle müthiş maceralar yaşadı.
" Y entonces los niños Baudelaire fueron a Perú y tuvieron aventuras increíbles con su nuevo amado e increíble tutor.
Sevgi dolu bir koca, iyi bir aile babası, cömert bir dost....
Esposo afectuoso, era padre y un amigo generoso.
Bu kardeşleri en iyi, sevgi dolu sözcüğü tasvir edebilirdi.
Amor no es un término adecuado para describir la tácita, casi avergonzada unidad de estos hermanos.
Yeniden doğmuş. Bir gün birinin seyredeceğini bilmek... onu sevgi dolu bir insana çevirmiş.
Renace completamente, sabiendo que algún día alguien verá su transformación... hacia esa amable, gentil y amable persona.
Bizim de İsa gibi sevgi dolu, hoşgörülü ve merhametli olmamız gerektiğini söylüyor.
Dice que Cristo era cariñoso, y tolerante, y misericordioso, y nosotros también debemos serlo.
Bir keresinde Bobby Long'u bulmuş kalbi onun için bir iki atıştan vazgeçebilecek, sevgi dolu bir öğretmenin tüm nezaketi ile ;
Cortesía de una hermosa profesora... cuyo corazón alguna vez latió por Bobby Long.
Ve onu yalnızca çok sabırlı ve sevgi dolu üreticiler yetiştirebilir.
Y sólo los más pacientes y cuidadosos entre los vinicultores pueden hacerlo.
Genel olarak çok ama çok sevgi dolu.
Y generalmente, tú sabes muy, muy... amoroso.
Bugün birçok sevgi dolu kız var, çocuklar.
Hoy hay muchas chicas hermosas aquí, muchachos.
Her ne kadar Arturo ismi pek sevgi dolu olmasa da.
Arturo igual no pega mucho con adorable. - No, dale.
Herkesin iyi, mutlu ve sevgi dolu olduğu...
Donde todos están bien, y felices y enamorados.
Evim sevgi dolu ; kalbim yalnız
Mi casa es solitaria ; mi corazón se siente solo.
Böylece Baudelaire çocukları Peru'ya gitti ve sevgi dolu ve harika yeni vasileriyle müthiş maceralar yaşadı.
Y así Los niños Baudelaire fueron a Perú y tuvieron maravillosas aventuras junto con su nuevo y cariñoso tutor
Neyse ki, bir zamanlar sevgi dolu biri vardı. Ama savaştan geri dönmedi.
Y al menos alguna vez hubo ternura de alguien, pero no volvió de la guerra.
Sevgi dolu bir kadın.
Es una persona llena de amor.
Suçlamaları açıklarlar o kadar. Yine de eğer sevgi dolu, birbirine destek olan bir aile gibi görünürseniz çok yardımı olur.
Anuncian los cargos, pero sería conveniente que fueran todos... y se mostraran unidos y cariñosos.
Her şey iyi olacak. Sadece suçlamaları okuyacaklar ve biz de yaklaşık 6 dakikalığına sevgi dolu bir aile gibi gözükeceğiz.
Sólo leen los cargos... y parecemos una familia unida durante seis minutos.
Mükemmel, sevgi dolu bir ilişkimiz var.
Tenemos una relación muy bella y apegada.
Bu bir sevgi dolu içindir.
Es para amar a una.
Sevgi dolu, sadık ve hoşgörülüdür.
Es cariñosa, dedicada, cuidadosa.
Sevgi dolu kocaman bir kucaklama gibi.
Es como un abrazo enorme.
Kabak gibi aptalca şeyler için delirip, insanların sevgi dolu ve çılgın bir şekilde tepki vereceğini düşünmediğim için.
Por enloquecer por tonterías como los calabacines y no darme cuenta que las personas responderían de forma muy cariñosa y chiflada. Ésta no es la forma de hacer esto.
Senin ilişkin çöktüyse, benim sevgi dolu bir ilişkim olamaz.
No puedo tener una relación amorosa mientras la tuya haya fracasado.
Döndüğümde kendimi, bir şişe'83 yapımı Chateau Mouton... ve Shore Club'da bir süitle ödüllendirdim, yani... Shore Club'da sevgi dolu hatıralarım vardır.
Me recompensé con una botella de château mouton del " 83... y una suite en el shore club cuando regresé, así que... tengo muy buenos recuerdos del shore club.
Allah'ım, onu sevgi ve barışın gücüyle dolu olarak görmek istiyorum.
Señor, yo lo nombro un hombre de fuerza, de amor y de gracia.
Şu sevgi ve saygı dolu yüzlere bir bak.
Mira esas caras, llenas de amor, de respeto.
Burası sevgi ve inanç dolu bir ev.
Esta es una casa de amor.
Sevgi ve şefkat dolu.
Está llena de amor y calor.
- Teşekkürler Shelly bu sevgi dolu cümlelerin için Teşekkürler
- Gracias
dolu 82
dolunay 27
dolunay var 16
dolu mu 28
doluyuz 22
dolu değil 28
sevgilim 3566
sevgilin var mı 29
sevgili 136
sevgi 162
dolunay 27
dolunay var 16
dolu mu 28
doluyuz 22
dolu değil 28
sevgilim 3566
sevgilin var mı 29
sevgili 136
sevgi 162
sevgiler 177
sevgilisi 18
sevgililer günü 32
sevgilin 16
sevgilerimle 51
sevgili ailem 18
sevgili günlük 28
sevgilin mi 26
sevgili dostlar 53
sevgili anne 36
sevgilisi 18
sevgililer günü 32
sevgilin 16
sevgilerimle 51
sevgili ailem 18
sevgili günlük 28
sevgilin mi 26
sevgili dostlar 53
sevgili anne 36