English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ T ] / Tabii ki öyle

Tabii ki öyle Çeviri İspanyolca

1,072 parallel translation
- Tabii ki öyle.
- ¿ Cómo más?
Tabii ki öyle!
Por supuesto que lo es!
- Tabii ki öyle.
- Claro, por supuesto que sí.
Tabii ki öyle.
Claro que sí.
Hayır, tabii ki öyle değil... Yalnızca Kitty'nin kuzeyli... kadını arabayla görmesi tuhaf.
No, pero es curioso que hayan visto a esa mujer.
Tabii ki öyle düşünmüyoruz.
Vamos, Basil.
Oo tabii ki öyle, seninde gerdanın çok güzel.
Pues claro. Tú también tienes un cuello precioso.
Tabii ki öyle.
Seguro que sí.
Tabii ki öyle.
¿ Quieres decir que no?
- Tabii ki öyle.
- Claro que sí.
- Tabii ki öyle olacak ;
Muy probablemente no ;
- Tabii ki öyle!
- Puedes apostar que lo es.
Tabii ki öyle.
Claro que no.
Tabii ki öyle.
Claro que Io es.
Tabii ki öyle olacak, radarda tespit edilemiyor.
- No lo detecta.
Tabii ki öyle.
También.
Tabii, tabii ki öyle.
claro que lo es.
Tabii ki öyle.
Oh, sí, tu compañero.
Tabii ki öyle.
Sí, claro. Si, jefe.
- Tabii ki öyle. - Evet.
¡ Claro que sí!
"Tabii ki öyle yapacağız.."
Por supuesto.
Tabii ki öyle. 2-29. Şubatın 29'u.
Claro que sí. 2-29. 29 de febrero.
- Tabii ki öyle.
- Por supuesto.
Evet, tabii. Tabii ki öyle.
Sí, por supuesto.
Tony, öyle bir stilin var ki, bir şey anlatırken başka bir konuya atlıyorsun.. ve tabii insanların haberi yok, afallıyorlar.
Tony, tienes la facultad de hablar de una cosa... y darle la vuelta sin que nadie se de cuenta.
Tono tabii ki, bir oyabun ve eski kafalı biriyse, ki Ken de kesinlikle öyle o zaman onur bir oyabun'un kılıçla öldürülebileceğini söyler.
Tono, por supuesto, es oyabun y si uno está chapado a la antigua, y Ken lo está sin duda el honor dicta que a un oyabun se lo debe matar con espada.
Tabii ki öyle.
Por supuesto.
Tabii ki, öyle de diyebilirsin ama, güvenlikten söz etmiyorsun, prangalardan bahsediyorsun.
Claro que dirías eso... pero tú no hablas de seguridad... hablas de grilletes.
Arkadaşın Toby'e söyleyebilirsin ki yarım ayak bir adamı zayıflatmaz tabii eğer öyle olmak istemezse.
Dile a tu amigo, Toby, que... ... con medio pie no es menos hombre... ... a menos que quiera serlo.
Arkadasïn Toby'e söyleyebilirsin ki yarïm ayak bir adamï zayïflatmaz tabii eger öyle olmak istemezse.
Dile a tu amigo, Toby, que con medio pie no es menos hombre a menos que quiera serlo.
Tabii ki, ben de öyle dedim...
Mohammed Jamil señor. Mi nombre es Mahoma. Mahoma?
Öyle mi? Evet, tabii ki! Tiyatroya gitmiştim, tabii ki!
Fui al teatro, con Winnie Atwell.
Öyle ani hareketler yaparsan... tabii ki ısırır.
Si se mueve bruscamente claro que le va a morder.
- Tabii ki, hep öyle olmadı mı?
- Claro. ¿ No lo hace siempre?
- Tabii ki, öyle!
- ¡ Por supuesto!
Ama sonra, tabii ki, mahvettim, ve ben... Yani eğer öyle düşünüyorsan suçlamıyorum...
Pero, volví a hacerlo, y yo no la culpo si usted piensa que...
- Tabii ki öyle.
Y ha surgido algo urgente.
Öyle şiddetli spazmlar geçirirsin ki kendi belkemiğini kırıp, iç organlarını kusarsın. Tabii bütün bunlar derin tamamen eridikten sonra olacaktır.
Ahora estoy quitándole los conductores para que caiga al agua al viajar 160 metros.
- Decker öyle düşünmedi değil mi? - Tabii ki düşündü.
- Pero Decker no pensó así, ¿ verdad?
- Tabii ki öyle.
- Claro.
Elbette, öyle, yaşlı dostum. Yani, demek istiyorum ki, öylesine çekici bir kadın tabii ki bir cinayete bulaşmış olamaz.
Por favor, cálmate, no es ninguna santa, pero es tan encantadora que no se involucraría en un asesinato.
Koskoca. Tabii ki sadece et değildir, öyle mi yoksa?
¿ No se lo comerá solo?
Ben öyle bir şey söylemek istemedim Tabii ki istemedin sadece biraz şoktasın, Dinle beni
- No quería hacerlo. - Por supuesto que no.
Tabii ki hayır. Holly'nin senaryosunda yazdığı bazı şeyler öyle özel ki, sadece sen söylemiş olabilirsin.
Hay cosas que escribió Holly en su guión sobre nosotros que son privadas y solo pudieron venir de ti.
- Tabii ki öyle.
Seguro, no lo dudes.
Tabii ki öyle değil.
Claro que no.
Evet, tabii ki atıcılar da öyle.
- Sí. Igual que los pitchers.
Tabii ki öyle.
Asegúramelo.
Ama bizim için değil, öyle değil mi? Tabii ki değil, hiç öyle bir şey yapar mıyım?
Tu sabes, llega a casa del trabajo, y no tiene nada más que hacer que sentarse a mirar televisión.
- Öyle mi? - Tabii ki.
- ¿ Es así?
Adımı basarım ki öyle..... tabii olsaydı.
Apostaría mi reputación en ello, si tuviera una.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]