English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ Ş ] / Şunu biliyor musun

Şunu biliyor musun Çeviri İspanyolca

146 parallel translation
Örneğin, şunu biliyor musun "Ameche'de görüşürüz"
Por ejemplo, ¿ sabes lo que es "Te llamaré por el Ameche"?
Şunu biliyor musun...
¿ Sabes algo?
Peki şunu biliyor musun?
¿ Y sabes algo más?
Şunu biliyor musun, efendim?
- ¿ Sabe qué?
Ama sen de şunu biliyor musun?
Pero, ¿ sabe una cosa?
Peki şunu biliyor musun...
¿ Y sabes lo que hizo...
Şunu biliyor musun?
¿ Te sabes esto?
Biliyor musun? Şunu biliyor musun...
¿ Sabes una cosa?
Şunu biliyor musun oraya vardığımızda, ben daha da yüksekte olmaya niyetliyim?
¿ Sabías que cuando lleguemos a él estaré borracho como una cuba?
Günaydın, Esslin. Şunu biliyor musun?
Buenos días. ¿ Recuerda esto?
Şunu biliyor musun? Okulda olmasaydım seni döverdim.
Si no estuviéramos en Ia escuela, te Iiquidaría.
Ama sen şunu biliyor musun?
¿ Pero sabes algo?
Pekâlâ, belki çok ileri gittim, ama şunu biliyor musun?
Bueno, tal vez fui muy lejos... ¿ Pero sabes algo?
- Şunu biliyor musun, Dinah?
Dinah, ¿ sabes una cosa?
Şunu biliyor musun? Kimse asla sadece iyilik olsun diye bir şey yapmaz.
Sabes : nadie hace cosas sólo por bondad.
Şunu biliyor musun, şu anda lanet olası İtalya'da değilsin.
¡ Pues no estás en Nápoles!
Şunu biliyor musun, Capestro?
¿ Sabes qué, Capestro?
Ama, şunu biliyor musun?
Pero, ¿ sabes algo?
Şunu biliyor musun :
Veamos... ¿ sabes esa que dice :
Şunu biliyor musun?
¿ Sabes qué?
- Şunu biliyor musun?
¿ Sabes qué más?
Ama şunu biliyor musun?
Pero ¿ sabes una cosa?
Ayrıca şunu biliyor musun?
¿ Y sabes qué?
Şunu biliyor musun?
¿ Sabes algo?
Şunu biliyor musun? Neden bir süre susup oturmuyorsun, tamam mı?
- ¿ Puedes callarte por un momento?
Şunu biliyor musun?
Pero ¿ sabes qué?
Şunu biliyor musun?
¡ Así me gusta, amigo!
Şunu biliyor musun?
Oiga, ¿ sabe?
Sanırım, bu beklentiler, hep işin gerçekliğini aşmıştır. Ama şunu biliyor musun?
Supongo que las expectativas siempre superaban a la realidad.
Sana şunu söylemek istiyorum. Onları yakarsan külleri o kaplumbağa kutusunda sakla. Hangisi olduğunu biliyor musun?
Quería decirte que, si las quemas... me gustaría que guardaras las cenizas... en aquel estuche de tortuga.
Biliyor musun geçen ormanda hiç mantar bulamadık! - Tut şunu!
¡ Es que yo en la nacional no me encuentro ni una horquilla!
- O halde, şunu söylemeliyim ki işbirliği yapmamda bir sakınca yok, özellikle eğer başka... -... seçeneğim yoksa, biliyor musun?
No me importa colaborar, sobre todo si no tengo elección.
Şunu biliyor musun Harry?
¿ Sabes algo, Harry?
- Şunu biliyor musun?
- ¿ Sabes algo?
Biliyor musun? Şunu düşünüyordum :
Sabes, estaba pensando...
Biliyor musun, Boggs, şunu itiraf etmeliyim ki başının arkasını hep çok çekici bulmuşumdur.
Boggs, tengo que admitir que tu nunca siempre me ha atraído mucho.
Geçenler de şunu düşündüm... biliyor musun yanan şu ev... son oturdukları ev var ya... belki de birisi bu kapıyı açık bıraktı.
Lo he estado pensando. Y ya que la casa que tenían antes ardió por completo... tal vez alguien dejó el portal abierto.
Biliyor musun, hep şunu merak etmişimdir.
Siempre tuve una duda.
Biliyor musun, bana önce bunu sormadan, "Bay Mohammed, sana nefreti kim öğretti?" Şunu sormalısın, Tanrının sana verdiklerinden.. .. nefret etmeni sana kim öğretti?
Sabéis, antes de que preguntéis a Mahoma si él enseña el odio... deberíais preguntaros, quién os enseñó a odiar al ser que Dios quiso que fueráis.
Şunu da biliyor musun?
¿ Pero sabes qué pienso?
Biliyor musun, bence bu seyahatte şu ana kadar gayet iyi gidiyorsun. Gibi yani. Kes şunu.
Estás portándote bien en este viaje.
Biliyor musun belki de bebekler bu yüzden konuşmayı öğreniyorlardır. Büyüklere "kes şunu" diyebilmek için.
Los bebés deben aprender a hablar para poder decir : "Basta ya".
Biliyor musun, Wade, Ben şunu düşünüyordum.
Wade, he estado pensando.
Biliyor musun, ben bir avukatla konuşmuştum. Ve bana şunu anlattı : Connie ve Dr.Butz'ın o besleme tüpü bağlamalarına engel olmak için mahkeme emri çıkartabilirmişim.
Estaba hablando con un abogado... que me dijo que debería conseguir una orden... para evitar que Connie y el Dr. Butz conecten el tubo de alimentación.
Ama Kishorilal... Şunu da biliyor musun ki Amerikanın somut balta girmemiş ormanlarına... Hindistan'ın Ganj'ını getirmeye çalışıyorsun?
Pero Kishorilal también sabes que, estás intentando llevarte al puro Ganges de India a esta jungla de cemento de America?
Sana şunu soracağım : Şehir merkezindeki Walker Street'in nerede olduğunu biliyor musun?
¿ Dónde está la calle Walker?
Biliyor musun Kara Koyun, şunu tamir ettirmen şart artık.
Sabes, Oveja Negra, realmente deberías arreglar eso.
Şunu biliyor musun?
Hey. sabes una cosa?
Biliyor musun, müthişsin. Şunu fark ettim : Bekar anneler... hele çocuklarının babası tarafından... horlanmış ve sonunda da terk edilmişlerse, görece olarak sen...
Me di cuenta de que para las madres solteras, principalmente aquellas que habían sido muy maltratadas y después abandonadas por los padres de sus hijos, yo me convertía, en comparación...
- Biliyor musun? Şunu söylemem gerek.
Oiga, ¿ sabe qué?
Biliyor musun? Şunu bilmeni istiyorum.
Quiero que lo sepas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]