English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Bana inanmıyorsanız

Bana inanmıyorsanız Çeviri Fransızca

135 parallel translation
Bana inanmıyorsanız, gidin ve onlara sorun.
Entrez leur demander.
Bana inanmıyorsanız o zaman onlara inanın.
Si vous choisissez de ne pas me croire, vous devez croire les faits.
Bana inanmıyorsanız gidip kendisine sorun.
Allez le voir si vous ne me croyez pas.
Ve karısı binada mahsur kaldı. Ve hâlâ bana inanmıyorsanız öldürdükleri adam çatı katındaki odada. Yemin ederim baba!
Et sa femme est piégée dans l'immeuble, et si tu ne me crois toujours pas, l'homme qu'ils ont tué est là, dans un placard, promis, Pop.
Bana inanmıyorsanız kimliğimi gösterebilirim.
Si vous ne me croyez pas, voici ma carte.
Bana inanmıyorsanız sorun değil.
Si vous ne me croyez pas...
Bana inanmıyorsanız istediğinize sorun.
Ne me croyez pas sur parole. Demandez à tout le monde.
Bana inanmıyorsanız yatak örtülerini değiştirmeme yardım edin.
Venez! Vous m'aiderez à changer les draps.
Bana inanmıyorsanız papazı arayın..... hemen!
si vous me croyez pas, téléphonez au curé..... maintenant!
Eğer bana inanmıyorsanız Miki'ye sorun.
Demandez à Miki, vous verrez.
Bana inanmıyorsanız işte pasaportum.
Tenez, si vous ne me croyez pas, voilà notre passeport.
Eğer bana inanmıyorsanız gidip kendiniz bakabilirsiniz.
Si tu ne me crois pas, t'as qu'à aller voir toi-même.
Bana inanmıyorsanız, dinleyin!
Si vous ne me croyez pas, écoutez!
Bana inanmıyorsanız, haftaya en yakınınızdaki sinemaya gidin.
Si vous ne me croyez pas, allez voir les actualités...
Bana inanmıyorsanız, tabağınızdaki kemik artıklarına bakın.
Vérifiez dans le plat, si vous voulez.
Eğer bana inanmıyorsanız, açın bakın.
Si vous ne me croyez pas, remontez en arrière.
Bana inanmıyorsanız, bir de siz bakın.
Si vous ne me croyez pas, venez voir.
Bana inanmıyorsanız Şef O'Brien'a sorun.
Demandez à O'Brien.
Bana inanmıyorsanız burada işiniz ne?
Si vous ne me croyez pas... que faites-vous ici?
- Eğer bana inanmıyorsanız, istediğiniz testi yapın.
Faites des tests et vous verrez.
Bana inanmıyorsanız, ona sorun.
Si vous ne me croyez pas, demandez-lui.
Bana inanmıyorsanız, oraya gidelim ve bulalım!
Si vouS ne me croyez pas, composez les coordonnées... et allons vérifier tout ça par nouS-mêmeS.
Bana inanmıyorsanız röntgenler var. 4. ve 5. omurda.
J'ai des radios si vous ne me croyez pas.
Bana inanmıyorsanız başka doktora gösterin.
Si vous ne me croyez pas, allez chez un autre docteur.
Eğer bana inanmıyorsanız, küçük Elliot'a bir bakın.
regardez le petit Elliot. Regardez son regard.
Eğer bana inanmıyorsanız, şu anda silahımı alabilir ve beni yargılayabilirsiniz.
Si vous ne me croyez pas, retirez-moi mon arme et inculpez-moi.
Bana inanmıyorsanız, oraya gidin bakın.
Allez voir cette vieille église si vous pensez que je vous mens.
Bana inanmıyorsanız Max'e sorun.
Si tu me crois pas, demande à Max.
Demek istediğim, bana inanmıyorsanız, kendi gözlerinizle görün, tamam mı?
Je veux dire, si vous n'y croyez pas, vous pouvez le voir par vous-même, vous savez?
Eğer bana inanmıyorsanız, şunu dinleyin. Her şeyi kaydettim.
Si vous ne me croyez pas, j'ai tout enregistré.
Bana inanmıyorsanız polisle konuşun.
Si vous ne me croyez pas, allez voir la police.
Bana inanmıyorsanız ona inanın.
Si vous ne me croyez pas, croyez-la, elle.
Bana inanmıyorsanız siktirin. Çünkü sizin gibi sürtüklere hiçbir şey kanıtlamak zorunda değilim. Hem de hiç yok.
Si vous me croyez pas je vous emmerde car j'ai rien... rien à vous prouver, bande de salopes.
Bana inanmıyorsanız, koluna bakın!
Si vous en doutez, regardez son bras.
Bana inanmıyorsanız başkalarına sorun.
Si vous ne me croyez pas, par pitié, demandez autour.
Bana inanmıyorsanız, Chris'e sorun.
Si vous ne me croyez pas, demandez à Chris.
Bakın, bana inanmıyorsanız ona sorun.
Écoutez, si vous ne me croyiez pas, demandez-lui.
Bana inanmıyorsanız, çantasına bakın.
- Vous n'avez qu'à vérifier son sac
Ve eğer bana inanmıyorsanız, tuvaletteki kovaya bakın.
Vous n'avez qu'à regarder dans le seau des latrines.
Bana inanmıyorsanız çekip gidin o zaman!
Allez vous faire voir si vous ne me croyez pas.
Ama Sonny ilk baştan beri, 1968 den beri üçlü yumruk ve tekmeyi kullanıyordu. Bana inanmıyorsanız açın Kobra'nın Gecesi'ni izleyin.
Mais Sonny faisait ça depuis 1968, dans "la Nuit du Cobra".
Bana inanmıyorsanız, adamın üstünde çatal arayın.
Si vous ne me croyez pas, fouillez le gars.
Eğer bana inanmıyorsanız size sebebini söyleyeyim.
Si vous ne me croyez pas, écoutez-moi bien.
Size yardım edebileceğime inanmıyorsanız neden bana geldiniz?
Pourquoi êtes-vous venu me voir, alors que vous ne croyez pas que je puisse vous aider?
Bana inanmıyorsanız, gidin kendiniz bakın!
Si vous ne me croyez pas, allez voir!
Bana inanmıyorsanız, o adamın üzerini arayın.
Fouillez cet homme, il a une arme.
Bana inanmıyorsanız, DNA'mı kontrol edin.
Vérifiez mon ADN.
Dinleyin, eğer bana inanmıyorsanız... oradaki takvimden kontrol edebilirisiniz, efendim.
Voyez le calendrier, si vous doutez.
Eğer bana inanmıyorsan sadece sızıntılara bak.
Regarde ces filets d'eau.
Bana inanmıyorsanız, havayollarını arayın.
Appelez la compagnie aérienne.
Bana inanmıyorsanız onu arayın.
Appelez-le, vous verrez!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]