English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Bir bakacağım

Bir bakacağım Çeviri Fransızca

1,150 parallel translation
Tamam. Ne yapabileceğime bir bakacağım.
Je vais voir ce que je peut faire.
Pekala, ne yapabilecegime bir bakacağım.
Je vais voir ce que je peut faire.
Peki, gidip duruma bir bakacağım.
Je vais voir de quoi j'ai besoin.
Önce bir bakacağım.
Je jète un coup d'oeil.
Ben bir bakacağım.
Je vais voir de plus près.
Çocuklar siz ona bakarken, ben de şu dosya dolabına bir bakacağım.
Regardez-la pendant que je classe mes dossiers.
Ben bir bakacağım.
Je vais jeter un œil.
- Aynen. Ona bir bakacağım.
- Ouais.J'y vais.
Ama sabah Albany'ye gitmeliyim. Kaportacıya bir bakacağım.
Oui, mais je dois aller à Albany demain, voir cet atelier de carrosserie.
O zaman ben de inip bir bakacağım.
Dans ce cas, j'irai jeter un oeil.
Şuraya hızlıca bir bakacağım, tamam mı?
Je vais t'examiner, d'accord?
Gidip bir bakacağım.
Je m'en occupe tout de suite.
Gidip bir bakacağım.
Je vais contrôler.
gidip bir bakacağım.
Je vais aller voir.
Bir bakacağım.
Je vais aller voir.
Sorun ne, bir bakacağım.
On va voir ça. Voir le problème.
Beklemede kal, Smithy. Ben bir bakacağım.
Un instant, Smitty, je vérifie un truc.
Onu karakola götür. Ben Joyce'a bir bakacağım.
Emmène-le au poste.
Güzel, şimdi, ben içeri gireceğim ve nasıl olduğuna bir bakacağım.
Je vais voir dans quel état d'esprit il est.
bir bakacağım, taksi bulabiliyor muyuz.
Je vais m'enquérir d'un fiacre.
Bir at alıp başımızın çaresine bakacağız.
"A cheval, et sers-toi!"
Bir kıza daha bakacağım.
Je dois voir une autre fille.
Bir kez daha bakmak istiyorum. Bakacağım.
- Mesquin.
Adımın Shitou olduğuna ne kadar eminsem, işte size öyle bakacağınız bir şey göstereceğim.
Aussi vrai que je m'appelle Shitou. Je vais vous montrer, moi!
B-ben birlikte kalacağımız bir yer bakacağım!
Je me préparais à partir avec toi!
Sana başka bir şey daha söyleyeceğim... Aspen'e asla gidemeyecekler. Buna ben bakacağım.
Et je vais te dire, ils arriveront jamais à Aspen.
- Neler yapabileceğime bakacağım, Bill. - İyi bir dostsun.
Je vais voir ce que je peux faire Bill.
Bir kez daha bakacağım.
Je vais mieux les regarder.
Daha iyi bir hayat kurup kuramayacağıma bakacağım.
Chercher un meilleur boulot que...
Pekala, sınıf. Bugün sırayla bakacağımız özel bir şey var.
Aujourd'hui, je vous ai apporté quelque chose de spécial.
Döndüğüm zaman tam bir tanı programı çalıştırıp bakacağım, sorunun kaynağı...
A mon retour, je ferai un diagnostic...
Yankılama taraması yapıp bir sonuç çıkacak mı bakacağım.
Je vais effectuer un scan de résonance pour voir.
Ofise ineceğim ve kullanabileceğim başka bir şey var mı, bakacağım.
Je vais voir s'il y a autre chose d'utile dans le bureau.
Tezime bir ara bakacağım.
Nous en viendrons à ma thèse en temps voulu.
Parçalayıp daha düzgün bir şey çıkarabilir miyim diye bakacağım.
Je pourrais le mettre en pièce et voir si je peux en tirer quelque chose.
Bir bölük Cengâver gönderip sorun olup olmadığına bakacağım.
J'aimerais envoyer des Starfuries pour voir s'il y a un problème.
Bekleyip bir kaç test sonucuna bakacağız ve eğer hala huysuz davranırsan omurgandan su alacağız, tamam mı?
On va attendre, examiner tes tests. Et si tu continues à râler, on te fait une ponction.
Ben Ravinok'a bakacağım. Geminin bilgisayarından bir şeyler bulabilirim.
Je devrais réussir à faire parler l'ordinateur du Ravinok.
Nereye bakacağımızı bulabilirsek. Büyük bir gezegen.
A condition de savoir où chercher.
Dönüp başka bir geçit bakacağım.
Je vais prendre un autre col.
Şimdi hatırladığım kadarıyla bunlar, nurani bir ışıkla kızdırılmış altın yıllardı. Ve işler çok çetin bir hal aldığında, Draco'nun yıldızı oldukça parlak bir şekilde ışık saçtı nereye bakacağını bilen bizler için.
Je m'en souviens aujourd'hui comme d'une époque heureuse, exaltée par une lumière céleste, et quand les choses se compliquaient, l'étoile de Draco brillait avec plus d'éclat pour nous qui savions où regarder.
Şerif telsizle haber verdi. Çalılıkların arasında bir araba varmış. Gidip bakacağım.
On m'a signalé une voiture dans les buissons, je vais voir ça.
- Barı mı ilaçlayacaksın? - Bakacağız. Bir bira ver de.
Tiens, Angel!
Ben başka bir yönden de aynı şansa kavuştum. Gelecek hasada... Hartfield'de yaşıyor olacağım, yine de sizi temin ederim mülkümü yönetmeye devam edeceğim ve hepinize bakacağım.
D'un autre côté, je suis heureux aussi de vivre à Hartfield, jusqu'à la prochaine récolte... et de m'occuper de Hartfield et de ma propriété
Bir hafta sonra, yan etkileri var mı ona bakacağız.
Dans une semaine, nous observerons les effets secondaires.
Artık aramızdaki ilişkiye başka bir gözle bakacağım.
Notre relation me paraît bien plus amicale à présent.
Ona bakacağımı söyledim, sonra bir de baktım ki...
Je lui ai dit que je veillerai sur lui, mais, juste après ça,
Corinth'e doğru gideceğiz ve söylediği şeyin bir anlamı var mı diye bakacağız. - Şu Zeyna mı?
On va à Corinthe pour tenter de comprendre ce qu'il a dit.
Ceplerime bakacağım bakalım bir ellilik daha var mı. Bir tur daha istiyorum.
Voir si j'ai encore 50 dollars pour remettre ça.
Şimdi yaklaşıp bir şeyler... görebilir miyim bakacağım. Evet, silah.
Je vais voir... si je peux jeter un coup d'œil de plus près.
Elbise ona çok yakıştı. Ben gidip bir şeylere bakacağım.
Il lui va bien.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]