English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Bir bana

Bir bana Çeviri Fransızca

87,547 parallel translation
Bir bana, bir Michael'e, bir de C'ye.
Un pour moi, un pour Michael, et un pour C.
Tyler'ı düşünüyor oluyorum ve bir dakika sonra falan telefonuma bakıyorum ve bana mesaj atıyor.
À chaque fois que je pense à Tyler, moins d'une minute plus tard, il m'envoie un texto.
Bana bir iyilik yap.
Rends-moi un service.
Bana Bayan Charles Blaine'le romantik bir ilişkideymiş gibi geldi.
On dirait que Mr.Charles et BLaine ont une relation romantique.
Harrison beni terk edecekti bana bulaşmasını ve cinsel ilişkisiz bir hayat yaşamamı istemiyordu.
Harrison allait me quitter, il ne voulait pas me contaminer, et ile ne voulait pas que j'ai une vie sans sexe.
O bir cadı, ve bana onu erken uyandırabilmem için.. ... yapmam gerekenleri söyledi.
C'est une sorcière et elle m'a laissé des instructions sur la façon de la réveiller rapidement.
Bir gün, büyük ihtimal bir salağın bana ulaşma isteğinin sonucu olarak...
Un jour, probablement en raison d'une tentative idiote pour m'atteindre,
Ve bana bir gün ailesine kavuşacağına dair söz verdirtti.
Et elle m'a fait promettre qu'un jour sa famille lui serait ramenée.
- Bir daha zayıf de bana.
Répète-moi que je suis faible.
Bana bir karton Camel borçlusun.
Tu me dois une cartouche de clopes.
Ama bu bir çeşit çatışma gibi bir şey olmaz mı? Onun bana terapi vermesi?
Ce n'est pas un conflit d'intérêt, qu'elle me soigne?
bir siyah Amerikalı olarak devlet bana beni hasta edecek gıdaları tüketmemi söylüyor ki süt üreticileri para kazansın.
Le gouvernement me dit, à moi, Afro-Américain, de manger de la nourriture qui me rendra malade au profit des agriculteurs de l'industrie laitière.
Amerikan Diyabet Kurumu CSMO'su Dr. Ratner'ın diyet konusunda konuşmak istemediği gibi sorularıma bu şekilde bir reaksiyon göstermesi bana onun ortaya çıkmasını istemediği bir yerlere varmakta olduğumu hissettirdi.
Il n'y a pas que le Dr Ratner, l'officier médical en chef de l'Association Américaine du Diabète qui refusait de parler de régime, mais le fait qu'il réponde de façon si émotionnelle m'a donné l'impression de me plonger dans quelque chose qu'il ne voulait pas qu'on découvre.
Bu bana büyük bir çıkar çatışması gibi geliyor. Tabii hastalıkları sona erdirmek asıl hedef değilse, o ayrı.
Ça ressemblait à un conflit d'intérêt majeur, à moins que supprimer ces maladies ne soit pas le but.
15G ORTALAMA 30G TAVSİYE EDİLEN ORTALAMA GÜNLÜK LİF Ama, konuşmalar genelde hep protein üzerine. Bana göre protein onlarca yıldır sihirli bir pazarlama kampanyasının odağı.
Mais on tend à ne parler que des protéines, donc pour moi, c'est cette campagne magique de marketing qui avantage les protéines depuis des décennies.
Sizi bir atlet olarak güçlendirebilir. Bana göre, daha önce olduğumdan yüzde yüz daha iyi bir atletim.
Ça peut vous améliorer en tant qu'athlète, je suis devenu 100 pour cent meilleur que je ne l'étais, ça a ouvert un tout nouveau chapitre de mon entraînement.
- Bana bir harita lazım.
- J'ai besoin d'une carte.
- Bilmiyorum bana bir şey söylemiyorlar.
J'en sais rien. Ils m'ont rien dit.
Bana soracak başka bir sorunuz yoksa ben size bir soru sorayım. Ne zaman başlarsınız?
Maintenant, si vous n'avez aucune question, j'en ai une pour vous.
Bana bir taksi çağır, olur mu?
Pouvez-vous m'appeler un taxi?
Evet, bir de bana sor.
Je te le fais pas dire.
O sakızdan bir parça ver bana.
Donne-moi un chewing-gum.
Bana bir şeyler verin.
Donnez-moi juste quelque chose.
Bir daha bana ya da aileme yaklaşırsan, seni öldürürüm.
Tu t'approches de ma famille encore une fois, et je te tue.
Ofisinizden hala bu konuda bir destek mesajı yayınlanmadı, ki bu da bana çok makul geliyor, çünkü bakış açınızdan sadece kıçınızı kurtarmak gayesinde olduğunuz gayet net, ama ilerisini pek de göremiyorsunuz.
Pourtant ce bureau n'a toujours pas fait un communiqué de soutien envers elle, ce que je comprends d'un point de vue du "couvrir ses arrières", Mais pas d'un "regardons vers l'avenir" point de vue.
Kovulduktan sonra bana başka bir iş bulabilirsin mesela.
Aide-moi à obtenir un nouveau travail après que je me sois fait virer.
Evet, bana bunca şeyin kötü bir şakadan ibaret olduğunu söyleyebilirsin.
Tu peux me dire que c'était une mauvaise blague.
Mesela kardeşimin bana, Bay Giggles'in, arabanın altında kaldığını söyleyip, beni bir kaç saat ağlattıktan sonra kediyi yatağıma kedirip ölmediğini göstermesi gibi. Yaptığı şey sadece Nisan 1 şakasıymış.
Comme quand mon frère m'a dit que M. Giggles s'est fait renverser, et j'ai pleuré des heures, jusqu'à ce qu'il m'apporte le chat dans ma chambre et que je comprenne que c'était un poisson d'avril.
Ben şimdi ışığa doğru yürüyen bir adamım ve ışık da bana el sallıyor.
J'avance vers la lumière à présent. Elle m'appelle.
Şimdi bana bir bardak şu lahana bokundan koy ve şu Scofield'la benim olayım nedir bir anlat arkadaşların kim sen kimsin... iplerimi elinde tutanın yüzünü ilk ve son olarak görmek istiyorum.
Servez-moi une de vos merdes au chou et dites-moi ce que tout cela a à voir avec Scofield et moi. Qui sont vos amis, qui vous êtes. Je veux voir une fois pour toutes le visage de qui tire les ficelles.
Bu çok... Bana az önce işime yarayacak bir şey verdin.
Vous venez de me donner une base de travail.
Açıklayamıyorum ama sende bana kendimi hatırlatan bir şey var.
J'arrive pas à l'expliquer, mais quelque chose en toi me rappelle moi.
Arkama yaslanıp korku filmi gibi izlemek zorunda kaldım. Acizdim. Ta ki Poseidon omzuma dokunup bana bu konuda bir şey yapma fırsatı verene dek.
Assise tranquillement, comme si je regardais un film d'horreur, impuissante, jusqu'à ce que Poséidon me tape sur l'épaule et me donne la chance de faire quelque chose.
Ve bana yalan söylemek de bir hata.
Et c'est une erreur de me mentir.
NSA'da bir bağlantım var ve bana kanıt verdi.
J'ai un contact à la NSA et elle m'a donné une preuve.
Bana söylemediği şey, Harlan Gaines adında bir adamla buluştuğumuzdu adam CIA Başkan Yardımcısıymış.
Mais il ne m'a pas dit qu'on allait rencontrer un certain Harlan Gaines, le directeur adjoint de la CIA.
Bana bir şans vermek için patronlar sıraya girmiyor sonuçta.
Peu d'employeurs se bousculent pour tenter le coup avec moi.
Sittwe'den bir çıkış yolu bulmam için 1 yıl bekleyecek misin yoksa dünyayı değiştirme işimize devam edebilmemiz için bana bir ortak mı bulacaksın?
Tu veux attendre un an que je trouve un moyen de sortir de Sittwe? Ou tu acceptes de me donner un partenaire pour qu'on puisse continuer à changer le monde?
Onun, bana çalışmadan önce de bir hayatı vardı, bir ismi.
Il a eu une vie avant de travailler pour moi, un nom...
Ama bana tek bir söz ver.
Mais promets-moi une chose.
Heart Holding yöneticilerinin temel ihtiyaçlarını karşılamak için yapmıştım. Ama kodlamamdaki bir hata, bana çok daha fazlasını yapabilme olanağı verdi.
J'ai été fabriquée pour satisfaire les plus bas instincts des cadres de Heart, mais un bug dans mon programme me rend capable de bien plus.
Bana bir iyilik yapmanı istiyorum.
J'ai besoin d'un service.
- Bir dolar ver bana.
- Donne-moi un dollar.
Francesca, bana bir iyilik yapar mısın?
J'ai un service à demander.
Doktor bir hamlaç alıp buraya gel ve bana yardım et.
Hé, Doc, attrape un chalumeau et descends m'aider.
Bak... bana da böyle bir konuşma yapılmıştı.
Écoute... j'ai été de l'autre côté de cette conversation.
Sonra kendimi karanlık bir barda, hoca bana asılırken buldum.
Je me suis retrouvé dans un bar et elle m'a dragué.
Şüpheli bir şey görürseniz doğrudan bana gelin.
Prévenez-moi si vous trouvez quelque chose.
Belki şaşıracaksın ama sen de bana yeni bir deneyimsin.
Ça va te surprendre, mais tu es nouveau pour moi aussi.
Onun sorumluluğunu bana vermek bir hata.
C'est une erreur que j'en sois responsable.
Gelip beni ekibe aldın, bana bir gaye verdin.
Tu es venu, m'a recrutée, m'a donnée un but.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]