English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Iyi mal

Iyi mal Çeviri Fransızca

7,388 parallel translation
Yakalamak istiyorlar, firar ve devlet malı çalma suçlarından. - Bu en iyi mal.
Ils veulent t'arrêter pour désertion, et vol de biens gouvernementaux.
Canı yandığında, iyi taklidi yapmasını istemiyorum.
Quand il a mal, je ne veux pas qu'il fasse semblant d'aller bien.
Umarım sadece "iyi" ya da "güzel" der.
Espérons qu'elle dise "bien" ou "pas mal".
Sen de kendine iyi bakmışsın.
Tu n'es pas mal non plus.
İyi ve Kötü arasındaki savaş, Sleepy Hollow'da yeniden başladı.
La guerre entre le Bien et le Mal se déroule à Sleepy Hollow.
İlişkimiz iyi görülmüyor, özellikle de gidip Danny Crowe'a yumruk attığın için.
Nous deux, ça la fout mal. Surtout depuis que tu as frappé Danny Crowe.
Öyle bir imkân olduğunu düşünüyorsan beni pek iyi tanımıyorsun demektir.
Si tu penses que je vais t'écouter, tu me connais très mal.
İyi de ben ne yaptım ki hanımefendi?
Qu'est ce que j'ai fait de mal?
Anna, daha iyi misin?
Anna, ça va? Tu n'as plus mal?
İyi görünmüyor.
Ça se présente mal.
Alınma Nancy ama köpeğimiz olsa daha iyi olurdu.
Ne le prends pas mal, mais on aurait vraiment besoin d'un chien là.
Ve birden kendimi iyi hissettim.
- d'un coup, je me sens moins mal. - Ça t'es déjà arrivé?
- Bir kıza göre çok iyi, değil mi?
Pas mal pour une fille, non?
Pekâlâ, yapman gerek şu, çok açık konuşacağım çünkü geçen sefer pek açık belirtmedim. Bu yüzden de olaylar pek iyi gitmedi.
Ok, voilà ce que tu vas faire, et je vais être très spécifique, parce que je pense que j'ai étais une peu trop vague la dernière fois, et ça s'est un peu mal passé pour nous.
Eğer satacak malımız olsa daha iyi olabilirdik.
Nous serions mieux si nous avions du produit à vendre.
Farelerin görme yetenekleri iyi değildir ama koku ve tat alma duyuları oldukça gelişmiştir.
Ouais. Tu sais, les rats voient mal... mais ils ont un sens de l'odorat et du goût très développés.
Bilirsin, y - sen, iyi hissediyorum tür asla Eğer kötü hissediyorum asla Eğer sadece tür gibi hissediyorum Eğer... işi alıyoruz.
On ne se sent jamais bien, ni mal, on a juste l'impression de faire le travail.
- Epey de iyi oldu. Yakindan bakinca... - Kendine gelene bir bakin!
C'est pas mal non plus, même de près.
Bunu çok iyi karşılamadı.
Il l'a mal pris.
Ama.. belki iyi değilsindir?
Mais vous n'êtes.. vous n'êtes pas loin d'être mal, peut-être?
Kendimi iyi hissetmiyorum.
Je me sens mal.
Iyi bir oyun oynadigini dusunmuyormusun? Bir seyler ters gidiyor olmali
Tu pense pas qu'il parle bien, mais quelque chose va mal.
Kendimi pek iyi hissetmiyorum.
Je me sens plutôt mal.
Bu yıla kötü bir başlangıç yaptık ama umarım geri kalan zaman hepimiz için iyi geçer.
Vous savez quoi...? Je pense que même si elle a mal commencé, ce sera une grande année pour tous.
Eminim birisi, baş ağrına da iyi gelirdi.
Je suis sûr serait bon pour mal de tête.
- Kalplerimizde... Mücadelenin, iyi ve kötü arasında bir savaş olduğu yer.
- Dans nos cœurs... où la bataille entre le bien et le mal est permanente.
Tam olarak Nora Ephron'un "Boynumu Kötü Hissediyorum" kitabıyla alakalı ve bunun daha iyi olması gerekiyor.
Elle était passionnée par "Je me sens mal à propos de mon cou" de Nora Ephron et c'est supposé être aussi bien.
Ve uyandıktan hemen sonra iyi çalışamam.
Je travaille mal au réveil.
Liseyi hamile kalmadan ya da tutuklanmadan bitirsen de gayet memnun olurum ama durumlar hiç iyi görünmüyor.
Mais ça me va très bien si tu... finis seulement le lycée sans avoir été arrêtée ou enceinte, mais on est assez mal parti.
Bayağı iyi.
Il est pas mal.
Kendisi de pek iyi sayılmazdı.
Il était mal en point aussi.
Şimdi gerçekten iyi bir zaman değil.
Le moment est mal choisi.
Yani ben, Vincent, iyi, kötü. Bizi tanımladı.
Moi, Vincent, le bien, le mal, ça nous a défini.
Gayet iyi.
C'est plutôt pas mal.
- Hiç iyi olmamış.
- C'est mal barré.
İyi gidiyor yani.
C'est pas plus mal.
İyi olmuştur belki de.
C'est pas plus mal.
Aynada kendi yansımanı fark edene kadar iyi gidiyordu sonra kendinle dans etmeye başladın.
C'était plutôt pas mal jusqu'à ce que tu te voies dans un miroir, et que tu commences à danser avec toi même.
Daha iyi oldu. Böyle etkinliklerde görünmez olur.
{ \ pos ( 192,220 ) } Pas plus mal.
"Dostluk hayatın iyi tarafını çoğaltır ve kötülüğü ikiye ayırır."
"L'amitié multiplie le bien de la vie et divise le mal".
- Hayatım, iyi hissettirmeye çalıştığını biliyorum ve bunun için seni seviyorum ama kötü hissettiriyor ve hafif nefret ediyorum.
- Chéri, je sais que tu essayes de me faire me sentir mieux, et je t'aime pour ça, mais ça me fait me sentir encore plus mal, et je te déteste un peu.
Bu senin için iyi olmaz.
Ça se finit vraiment mal pour toi.
- Arabanın anahtarları iyi olurdu.
Les clefs seraient pas mal.
Sadece hislerini incitmeden Brad'ten ayrılmanın en iyi yolunu düşünmeliyim.
Ok, j'ai juste besoin de réfléchir à la meilleure façon de rompre avec Brad sans lui faire de mal.
Bunu söylemeliyim, ama, galiba bu iş senin için iyi sonuçlanmayacak.
Je dois dire, je vois mal ça bien finir pour toi cependant.
Evet, sadece en son Katrina'yı kurtarmak için bir göreve çıktığımızda sonu pek iyi bitmedi.
Ouais, c'est juste que... la dernière fois que nous sommes partis en mission pour sauver Katrina, ça a mal tourné.
Ben onun ne mal olduğunu çok iyi bilirim.
Je sais exactement qui il est et ce qu'il est.
İyi değildir. Kötü değildir.
Ce n'est ni bien, ni mal.
Sana söylediğim yere geldiğin sürece kardeşin iyi olacak.
je lui ferai pas de mal.
Durum Bay. Adamson için pek iyi gözükmüyor.
Ça s'annonce mal pour M. Adamson.
Bunu benden duyarlarsa iyi karşılacağını pek sanmıyorum.
Ça passera mal si ça vient de moi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]