English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Işin aslı

Işin aslı Çeviri Fransızca

2,304 parallel translation
- Evet ama işin aslı annenize asla öyle bir şey dememem gerekirdi.
- Mais l'important, c'est que j'aurais pas dû dire ça.
Eğlence aradığımı sanıyordum ama işin aslı, ben- - - Sanırım biraz daha fazlasını arıyorum.
Je pensais que je cherchais du bon temps... mais en vérité, je pense que je veux un peu plus que ça.
Adamın kahvesine zehir koyuyormuşum gibi görünüyor. Ama işin aslı, tek yaptığım bardağını uzatmaktı.
On dirait que j'empoisonne son café... alors qu'en fait, je le lui tends.
Bak, işin aslı şu ki Zack temizdi.
{ \ pos ( 192,210 ) } Le fond de l'histoire,
Annen öldükten sonra işin aslı, bunu kaldıramadım.
Après la mort de ta mère, je ne savais pas quoi faire.
Bu işin aslını astarını öğreneceğim!
Je veux tirer cette affaire au clair!
Ama işin aslı, bu iki insanın birbirini bulup mutlu ve normal bir birliktelik yaşamalarıyla alâkalı.
Mais en fin de compte, c'est simplement deux personnes qui se trouvent et qui ont une relation heureuse et normale.
Bizim için yaptığı işin aslında ne olduğu açığa çıkmamalı.
La vraie nature de ces travaux pour nous ne doit pas être révélée.
Fakat işin aslı, bu ilk yarışma politik yeteneklerin ve hinliğin test edilmesi.
En réalité, la première étape. Un test de ruse et de talent politique.
Ama işin aslı, gerçekten de oynamamıza gerek yok.
On ne va pas vraiment jouer.
Şey, işin aslı biz arkeolojik edebiyat kulübünü arıyorduk.
Non. Nous allons au club d'archéologie.
Pekala, işin aslı, hmm işin aslı, aramızdaki özel bir şeydi.
Pour être franc... C'était plutôt personnel, entre nous.
Ama işin aslı onu karınızın öldürüldüğü gece görmemiştiniz. Ne olmuş?
Mais la vérité, vous ne l'avez pas vu plus tard dans la nuit quand votre femme fut assassinée.
Bu yüzden işin aslını öğrenmeye niyetliyim.
C'est ce que je veux éclaircir.
- İşin aslı, Castle, yazarmış.
En fait, Castle, elle était écrivain.
İşin aslı, kulüp anti-zorbalığa başladığından beri tek bir şikayet bile almadık.
Le fait est, depuis que le club anti-agression empêche les agressions, il n'y a pas eu un incident.
İşin aslı, o bok gibi sörf yapıyordu.
Elle a mal surfé, c'est tout.
İşin aslı, seni geri istiyoruz, çünkü değişimler yaşanacak.
Reviens dans l'équipe, car tout va bientôt changer.
İşin çoğunu uçak yapmıştı aslında.
L'avion a en réalité fait une grande part du travail.
İşin aslı, ben ilk Sam Weiss değilim.
En fait, je ne suis pas le premier Sam Weiss.
İşin aslı bu zaman dilimi, çok daha dikkatli olmanız gereken yegane andır.
Mais le fait est que, c'est exactement le moment où il faut être le plus vigilant.
İşin aslı, sana yardımcı olamam.
A dire vrai, - Je ne peux vraiment pas vous aider.
Aslında Merc bize, bu işin taş kadar sağlam olduğunu söylemişti.
Si, Merc nous a dit que c'était gravé dans le marbre.
İşin aslı Ted bu karmaşanın içinde olmamızın tek sebebi bana hesap defterlerinin üzerinde oynamalar yaptırmış olman.
Ted, si on est dans ce pétrin, c'est parce que tu m'as fait truquer tes comptes.
İşin aslı, kardeşlerimden biri başkentten bir kadın satın aldı.
En fait. Mon frère a amené une femme à la capitale.
İşin aslı şu ki, filmlerde oynayabilirim.
Et puis la raison, c'est que je pourrais essayer de percer dans le cinéma.
İşin aslı Sammy'nin aklında böyle şeyler olmadığı konusunda gayet eminim.
Je sais de source sûre que mon Sammy n'en a aucunement l'intention.
İşin aslı niye yukarı yatak odasına çıkıp da- -
En fait... pourquoi ne pas vous et je monte à la chambre et -
İşin aslı yardımsever, merhametli biri olduğun için sana kızgın duramam.
Le fait est... Je ne peux pas rester en colère contre vous pour être le genre, femme de compassion que vous soyez.
Ve dürüst olayım, hiçbir şeye dayanamıyorum ve tüm bunlara inanmak da istemiyorum. Mücadeleye devam edeceğim, Bilirsin, işin aslı....
Je vais continuer à m'accrocher au fait que...
İşin aslı bu.
C'est la vérité.
Aslında işin dahice kısmı da burası.
C'est la partie géniale, en fait.
İşin aslı, biz birbirimize aşık olduk.
En fait... nous sommes tombés amoureux.
İşin aslı benim endişem çatının akmasından.
Pour dire la vérité, la fragilité du toit m'inquiète et je ne sais que faire.
İşin aslı, ben farklı yönlerden gelen C4 dolu yedi veya sekiz kamyonun aynı anda çarpması fikrini daha çok seviyorum.
Personnellement, je verrais mieux sept ou huit camions pleins de C-4 arrivant simultanément de plusieurs directions.
İşin aslı, bunca şeyden tam olarak nasıl etkileneceğimi merak ediyorum.
Et je dois dire que... je me demande à quel point ce film va m'avoir changé?
Ama aslında işin içine sıçtılar çünkü Dave'in hiç acıması yoktu ve bu tarafımı tamamen mermiye boğdu.
Mais ils ont planté ma cascade, parce que Dave s'en fout complètement, et lui m'a tiré dessus sur tout ce côté.
- İşin aslını öğreniriz.
- Vous allez résoudre ce mystère.
İşin aslı, nedenini biliyorum : İlginç bir gerçek var ki bunlar vücuttaki insülin seviyesini yükseltiyor, böylece aminoasitleri temizliyor ve beynine serotonin gitmesini sağlıyor- - Lauren.
En fait, je sais, c'est intéressant, ils augmentent l'insuline, ce qui élimine les acides aminés et amène la sérotonine au cerveau.
İşin aslı, Ash beni zindana attı.
Le Frêne m'a retenue prisonnière.
İşin aslı, sana bir Baku lazım.
T'as besoin d'un Baku.
İşin aslı, tıbbi kuruluşların isteyeceği son şey kanser gibi hastalıkların tedavisi olacaktır çünkü bu durumda sayısız iş ve trilyonlarca gelir ortadan kalkacaktır.
À la fin de la journée, la dernière chose que l'institution médicale veuille vraiment, c'est la disparition de maladies telles que le cancer qui éliminerait d'innombrable emplois et des milliers de milliards de bénéfice.
İşin aslı küçük serseri sen babasını dinlemesi gereken bir çocuksun.
La vérité est, que toi petit voyou tu es le genre d'enfant qui devrait écouter son papa.
İşin aslı, o ateşli gösteri sorunlarının en küçüğü.
La vérité est, ce spectacle de feu d'artifice est le dernier de vos soucis.
- İşin aslı, Thomas'ı durduramazsınız çünkü zayıfsınız, yumuşaksınız. - Anlamadım?
- Excusez-moi?
İşin aslı Direktör Bentley asıl Bilgisayar'a danışmadan bir Bilgisayar saha denemesi yapmamalıydın.
Le fait est, directeur Bentley, que vous n'auriez jamais dû vous occuper des tests d'Inter Secrets sans consulter le premier Inter Secret.
Aslında, bu ilk kontrolüm ama eminim siz bu işin raconunu biliyorsunuzdur.
C'est mon premier couvre-feu. Vous devez connaître la procédure.
İşin aslı, kız sana abayı yakmış.
En fait, elle est à fond sur toi.
İşin aslı sana gıpta ediyorum.
Pour être honnête je vous envie.
İşin aslı, Leydim, Bayan Crawley buranın eviniz olduğunu unutmuş ve günlük idare işleri için bir dosta ihtiyacımız var.
Pour être honnête, Madame Crawley a oublié que c'était votre maison, et nous aurions besoin d'un ami pour superviser les tâches journalières.
İşin aslı, Cora, sizi bugün buraya çağırmamın bir sebebi var ve korkarım seni hayal kırıklığına uğratacağım.
Je vais être franche, Cora. Je vous ai conviée pour une raison, et je risque fort de vous décevoir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]