Nasıl anladınız Çeviri Fransızca
218 parallel translation
Nasıl anladınız?
Comment avez-vous deviné?
- Bunu nasıl anladınız, Doktor?
D'où le savez-vous?
Benim olduğunu nasıl anladınız?
Comment a-t-il su c'était le mien?
Dünden beri aç olduğumu nasıl anladınız?
Je vois. Eh bien, n'ayez pas l'air si noble.
Onun düşman olduğunu nasıl anladınız?
Comment savez-vous qu'il s'agit de l'ennemi?
- Nasıl anladınız?
- Comment le saviez-vous?
Onun Meryem Ana olduğunu nasıl anladınız?
Comment avez-vous compris? C'est Elle..?
Nasıl anladınız?
Comment vous avez su?
- Nasıl anladınız?
- Comment l'avez-vous su?
- Bunu nasıl anladınız?
- Vraiment?
Kocanız M - Üzgünüm, McTarry'nin öldüğünü nasıl anladınız?
Comment avez-vous su que votre mari, M, je veux dire McTarry, était mort?
Onun suçlu olduğunu nasıl anladınız?
Comment avez-vous compris que c'était lui?
O inci tanesinin orada olduğunu nasıl anladınız?
Comment saviez-vous que cette perle était là?
Nasıl anladınız?
Vous le saviez?
Böyle bir şeyin olduğunu nasıl anladınız?
Comment vous êtes-vous retrouvé là-bas?
- Nasıl anladınız?
- Comment avez-vous deviné?
Nasıl anladınız?
Comment le savez-vous?
- Nasıl anladınız?
- Comment pouvez-vous dire ça?
- Cohen olduğunu nasıl anladınız?
- Comment sais-tu que c'était Cohen?
Kayıp olduğunu nasıl anladınız?
Quand avez-vous remarqué son absence?
İşte benim broşum, ama nasıl anladınız?
C'est mon peigne. Mais comment avez-vous deviné?
Polonyalı olduğumu nasıl anladınız?
Vous avez reconnu un Polonais?
Nasıl anladınız?
Je me suis trahi? Non.
Soyulduğumuzu nasıl anladınız?
Comment saviez-vous?
Nasıl anladınız?
Comment t'as su?
Nasıl anladınız?
Comment l'avez-vous découvert?
Ve siz, bunu nasıl anladınız?
Et vous venez de le découvrir?
- Bunu nasıl anladınız?
Qu'est-ce qui vous fait dire ça?
Yanlış anladığınızı düşünmüyorum beyefendi.Bir fikir söyledim. Bunda kişisel hiçbir şey yoktu. Nasıl isterseniz öyle algılayın.
Ce n'est pas un malentendu, vous m'avez très bien compris.
Nasıl yaptığımızı anladı. Trendekinin başkası olduğunu biliyor. Bir tanığı var, onun sayesinde ispatlayabileceğini düşünüyor.
Il sait que ce n'était pas ton mari dans le train et il a un témoin.
- Ama nasıl anladınız?
Comment avez-vous fait?
Bunun nasıl büyük bir manzara olduğunu anladığınızı sanmıyorum.
Je ne crois pas que vous réalisez quel grand spectacle c'est.
İmzasız ve iyi yazılmış bir kağıt. Ballard olduğunu nasıl anladın?
Comment sais-tu que c'est Ballard?
Sizin bu arabayı yanlışlıkla tarifeli bir sefer sandığınızı nasıl anladım.
Je comprends votre erreur, vous croyiez que c'était la diligence postale.
- Evet nasıl anladınız?
- Oui, a la Belle Jardiniere.
Nasıl geçti konuşmanız? Bizi anladı! Sıkıntılı bir hali vardı... önce Vali'yle konuşmacaktı ama... amcamın itirazını anlayınca... şok geçirdi :
Il a eu l'air gêné et a d'abord dit qu'il en parlerait au Gouverneur, mais quand il a connu le refus de mon oncle, il a tiqué et après avoir réfléchi :
Buraya geleceğimizi nasıl anladınız?
Comment saviez-vous qu'on irait ici?
Size nasıl yardımı dokunabileceğini anladınız mı Bayan Groza?
Voyez-vous l'intérêt de l'ouvrage?
Ancak nasıl biri olduğunu görünce, neden evden koşarak çıkıp dışarıdan ona telefon etmeye çalıştığınızı anladım.
Quand j'ai vu le genre de femme que c'était, j'ai compris pourquoi vous pouviez être si pressé de sortir et de la rappeler.
Nasıl anladınız?
Ce journal...
Onun Chu Liu-hsiang olduğunu nasıl anladınız?
Vous êtes cinq, mais je n'ai entendu que les pas de quatre personnes.
Ve bu evde yalnız olmanın ve hayatımın sensiz olmasının nasıl bir şey olduğunu anladım.
Et je savais ce que ce serait d'être seule dans cette maison, de ne pas t'avoir dans ma vie.
İyi bir kavunu nasıl anlarsınız, işte öyle anladım.
Comme on sait pour un melon mûr.
Anladın mı? Ve sonra sizi eve nasıl götürebileceğimizi kararlaştıracağız.
Puis vous rentrerez au centre.
Oğullarımızın başka kültürlerini öğrendiklerinde ve diğerlerinin ekonomilerini, iş davranışlarını, pazarlıklarını nasıl yürüttüklerini anladıklarında elde edecekleri avantajları göz önünde bulundurun.
Imaginez l'avantage qu'aura votre fils quand il aura étudié les autres cultures, comment ils dirigent leur économie, font des affaires et négocient.
Bana göre t-shirtleri yoktu ama nasıl olacağımı anladınız.
Ils n'avaient pas ma taille pour la chemise.
Bizim birlikte olmadığımızı nasıl anladın?
On pourrait être ensemble.
Yahudi olduğunuzu nasıl anladım ama? Nasıl peki? Alman olsaydınız, treni bırakıp yürür giderdiniz.
J'aurais dû me douter que vous étiez Juif, avec un Allemand j'aurais eu le train sans aucune discussion...
Artık birlikte olmadığımızı nasıl anladın?
Comment vous savez ça?
Banka mı soyacağız? Nasıl anladın?
Tu vas dévaliser une banque?
Kız kardeşim olduğunu nasıl anladın?
Comment sais-tu que c'était ma soeur?
anladınız mı 673
anladınız 18
nasılsın 5362
nasilsin 47
nasıl 3954
nasil 16
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasılsınız 3074
nasıl oldu 268
anladınız 18
nasılsın 5362
nasilsin 47
nasıl 3954
nasil 16
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasılsınız 3074
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116
nasıl ölmüş 19
nasılsın tatlım 38
nasılsın canım 26
nasılsın bebeğim 20
nasıl oldun 41
nasılsınız hanımefendi 16
nasıl yardımcı olabilirim 221
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116
nasıl ölmüş 19
nasılsın tatlım 38
nasılsın canım 26
nasılsın bebeğim 20
nasıl oldun 41
nasılsınız hanımefendi 16
nasıl yardımcı olabilirim 221