English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ T ] / Telefon çalar

Telefon çalar Çeviri Fransızca

65 parallel translation
Siz bu durumdayken her seferinde telefon çalar. Cevap verir.
Dans cette position, invariablement le téléphone sonne et il répond.
Nedir ki? Telefon çalar, cevaplarsın, kimse yoktur.
Ça sonne, on décroche, personne.
[Telefon çalar]. Evet?
Oui?
Telefon çalar. Cevap verirsin, değil mi?
Le téléphone sonne, tu réponds?
Sonra telefon çalar.
Alors, le téléphone sonne.
Evdedir ve telefon çalar.
Son téléphone sonne.
Bazen telefon çalar ve sadece sessizlik olur.
Parfois, le téléphone sonne. Silence.
Paralar nerede ulan? [TELEFON ÇALAR]
Où est l'argent?
- ( telefon çalar ) - Belki Jack'tir.
C'est peut-être Jack.
Şu öğleden sonra telefon çaldı, telefonu duydum fakat günde birkaç kez zaten telefon çalar.
Cet après-midi-là, le téléphone a sonné. Je l'ai entendu sonner mais ça arrivait parfois tous les jours. Mais je me souviens de cet appel en particulier.
( telefon çalar ) Tamam.
OK.
( telefon çalar ) Bir dakika.
Un instant.
Telefon çalar. Kim o? Kablolu televizyon şirketi, telefon şirketi, alacaklılar.
les heures seront longues, le salaire sera merdique, quand vous ne travaillerez pas, vous étudierez pour votre examen de courtier en bourse.
Sonra telefon çalar... hattaki ses ona, fotoğrafların karısına gönderildiğini söyler... hattaki ses ona, fotoğrafların karısına gönderildiğini söyler... hatta hem onun hem de kendisinin ailesine de gönderilmiştir.
C'est là que le téléphone sonne, et la voix à l'autre bout dit que sa femme a reçu les photos, de même que la famille de sa femme, et la sienne, etc.
Dicken la Tavşan oyunu oynarım ve telefon çalar.
Je jouais au lapin avec Dicken, et le téléphone a sonné...
Telefon çalar.
Le téléphone sonne.
Dahili telefon çalar.
L'interphone sonne.
[Telefon çalar]
Le téléphone sonna.
Başkanım, Muharrem Efendi geldi. [TELEFON ÇALAR]
M. Muharrem est arrivé.
[TELEFON ÇALAR]
Je pensais à une blague. Tu sais quoi, petit?
Henry'ye hikayeler okuruz ve sonra... Telefon çalar, ve bilirsiniz işte, "Ona yarın söylerim" dersiniz.
Et on lit des histoires à Henry, et... le téléphone sonne, et là, je me dis "je lui dirai demain".
Ardından, günün birinde telefon çalar ve iyi olmadığını söylerler.
Et un jour, le téléphone sonne, et ça va pas.
"Drrırıng diye telefon çalar..."
"Quand le téléphone fera Driiiiiiing"
Telefon çalar, ben cevap verirdim.
Ouvrir la porte quand on sonnait.
- Mühendis gelecek binayı kontrole. [TELEFON ÇALAR] Ortalıkta ol, kaybolma.
L'ingénieur va passer pour vérifier la sécurité de l'immeuble, reste dans les parages.
Ama gene, Tom Denheise telefonla aradığında, telefon çalar çalmaz adamalar cevap verdi.
Ils savent que je resterais pour l'interview. Au moment même où le téléphone sonne l'alarme se met à sonner.
- Tam sevişirken, biliyorsun bir telefon çalar, cesedin başında bulursun kendini.
En plein dans l'action le télèphone sonne et tu te trouves devant un cadavre.
[TELEFON ÇALAR] Evet, "Hepimizin aklından geçeni... ama kimsenin yapmaya cesaret edemediğini yapıyor."
Tout le monde pense mais n'a pas le courage de faire ce que tu fais.
[TELEFON ÇALAR] Tamam, tamam.
OK!
* Telefon çalar gecenin bir yarısında *
The phone rings in the middle of the night
Bazen DJ bir parça çalar ve herkes telefon edip, sevip sevmediğini söyler. Ben de dinliyordum.
Ça arrive que l'animateur mette une chanson et demande aux gens de téléphoner pour dire s'ils l'ont aimée.
Telefon neden hep insan banyoya girdiğinde çalar?
Pourquoi votre téléphone sonne-t-il quand vous êtes dans votre bain?
( telefon çalar )
Comment?
Telefon sürekli çalar. O kadar.
Mais l'autre poste sonnera, c'est tout.
Bilgisayarlara girmekte serbest isterse telefon eder, kapımızı çalar.
Libre d'envahir l'écran... de nous téléphoner, de frapper à notre porte.
Gece geç saatlerde TV izlerseniz onun ortaya çıktığını söylüyorlar. Ve sonra telefon çalar.
... puis, le téléphone sonne.
Eric, fırsat kapıya vurmaz vurmaz, sonra zili çalar ve sonra tekrar çalar ve sonra şöyle bir not bırakır ; üzgünüm seni özledim ve sana telefon ettim...
La chance ne sonne pas deux fois, ni trois fois, et ne laisse pas de petit mot...
Telefon nasıl çalar biliyordur, değil mi?
Elle sait reconnaître une sonnerie de téléphone, non?
( telefon çalar ) - Evet?
- Oui?
- ( telefon çalar ) - ( polis ) Bayan. Tamam. Lütfen bayan.
- S'il vous plaît, madame.
Senatör destek için... ( telefon çalar )
Le sénateur a besoin de leur soutien...
( telefon çalar ) - Cofell Holding.
- Cofell Enterprises.
[Telefon tekrar çalar]
Et re-sonna.
[Telefon üçüncü kez çalar]
Le téléphone sonna une troisième fois
[TELEFON ÇALAR]
Je voudrais vous signaler un suicide.
[TELEFON ÇALAR]
Allô?
Telefonun çalar ve karşıdaki ses şöyle der : " Federal hükümetten arıyorum.
Si vous recevez un appel du gouvernement qui vous demande Primesti un telefon de la Guvern si te intreaba
30 dakika. Telefon üç kez çalar, birisi cevap vermezse, çocuk ölür.
Le téléphone sonnera trois fois, si personne n'y répond, ton fils meurt.
[TELEFON ÇALAR] Alo?
Allô?
[TELEFON ÇALAR]
3 JOURS PLUS TARD
Telefon çalar.
Sonnerie Le téléphone sonne.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]