Telefon var Çeviri Fransızca
1,811 parallel translation
Kimde telefon var?
Qui a un téléphone?
Jeremy, ülkenin dört bir yanından binlerce telefon var.
Jeremy, il y a plus d'une centaine de coups de fil du pays tout entier.
Janet, General Fury'nin ofisinden sana bir telefon var.
Janet, un appel du bureau du général Fury.
Eğer yalnız kalmak istersen koridorda da telefon var.
Bien sûr. Il y en a un dans l'entrée si vous voulez plus d'intimité.
Megan, santralden sana bir telefon var.
Megan, c'est pour toi. Ça vient du standard.
Hemşire merkezinden size telefon var.
Un appel pour vous à la réception.
Bana telefon var mı?
Un appel pour moi?
Telefon var, efendim.
Un appel, monsieur.
Sizde telefon var. 2000 dolarlık. Ama burada çalışmıyor.
2000 $ et il ne marche pas ici.
Köşede ankesörlü telefon var.
Il y a une cabine au coin de la rue.
Size bir telefon var.
J'ai un appel pour vous.
Adam, Washington'dan Traynor Styles'a bir telefon var.
Adam, on a un appel de Washington pour Traynor Styles.
Swarles Barkley e telefon var?
Un appel pour Swarles Barkley?
Ah, yapma, Asya'da telefon var.
Exagère pas, il y a le téléphone en Asie.
Bayan Jameson'ın telefon numarası ve adresi var bende. Ama bunu öyle görünen bir çocuğa vermeye hiç niyetim yoktu.
J'ai évidemment son numéro de téléphone et son adresse, mais j'allais pas les donner à ce gamin, vu son allure suspecte.
Bir uydu alıcı var, telefon olabilir.
Ouais, il y a une antenne satellite, il y a peut-être un téléphone.
Winslow Green'de bir telefon kulübesi var.
Il y a une cabine sur Winslow Green.
Telefon defterinde varız.
On est dans l'annuaire.
Papaz Ted Haggard'ın tanrıyla direk telefon hattı var. Ve George Bush'la..
Le pasteur Ted Haggard possède une ligne directe avec Dieu... et avec George Bush.
Buralarda bir telefon kulübesi var mı?
Il y a une cabine par ici?
Telefon kulübesi ile ilgili bir gelişme var mı?
Des trucs intéressants pour la cabine?
Buralarda bir telefon kulübesi var mı?
Est-ce qu'il y a une cabine par ici?
Gia Goodman'ın telefon şifresini bulmanın herhangi bir yolu var mı?
S'il avait appelé quelqu'un, ce serait lui.
Elimde honolulu telefon rehberindekinden çok ünlü harf var!
J'ai plus de voyelles que l'annuaire d'Honolulu.
- Benim Booth. Potomac bölgesindeki Kelly DeMarco'nun adresine ve telefon numarasına ihtiyacım var.
Il me faut le numéro et l'adresse de Kelly Demarco dans le quartier du Potomac.
Tamam. Telefon numarası var mı diye bir bak.
Regarde s'il y a un numéro de téléphone là-dedans.
Bir dakika, bir telefon mu var?
Un instant, quelqu'un en ligne?
Telefon mu var?
A-t-on un appel?
Telefon kulübesi var!
Une cabine téléphonique!
Telefon var.
Un appel entrant.
Telefon numarası ve bir isim var gibi'Mariel'.
Un numéro de téléphone. Et un nom : Mariel.
Sizde bir adresi ya da telefon numarası var mı?
Avez-vous une adresse ou un numéro de téléphone?
Adı telefon kayıtlarında da var.
Son nom est partout sur les relevés téléphonique aussi.
Stres hattıyla ilgili güçlü hislerim var ve ilişki o telefon kayıtlarında, biliyorum.
Vérifiez SOS Détresse. C'est sûrement le lien.
Bir dakika. 5 telefon ve 1 telefon hattımız mı var?
Un instant. On a une ligne téléphonique pour 5 téléphones?
Telefon numarası da var sende.
Et vous avez déjà son numéro.
Telefon numarasına bakarak kime ait olduğunu anlayabilecek var mı?
Personne ne peut découvrir le propriétaire d'un téléphone à partir d'un numéro?
Telefon kayıtlarımız sizi aradığını gösteriyor. Ve tartışmayı duyan bir tanığımız var.
Les registres téléphoniques montrent qu'elle vous a appelée, et on a un témoin qui a entendu la dispute.
Sizde onun telefon numarası var mı?
Avez-vous son numéro de téléphone?
Ne? Bekle, bir telefon daha var.
Un instant, j'ai un autre appel.
Biliyorsun değil mi? Benim bir telefon numaram var.
Tu sais, j'ai un numéro de téléphone.
Shoemaker'ın uzlaşma önerisine kadar giden telefon kayıtları var.
J'ai la liste des appels remontant à l'époque où Shoemaker a fait son offre.
Telefon defterinde kaydı var.
Elle est dans l'annuaire.
- Telefon var mı? Evet.
- Oui.
Dağılmış bir telefon... İçinde de gri saç telleri var.
Un téléphone cassé... avec des cheveux gris à l'intérieur.
Tamam, sadece ikisinden birini karşılayacak paran var. Telefon ya da kablo tv... Ama sadece biri.
Bon, tu as assez d'argent pour payer soit le téléphone soit le câble, mais pas les deux.
Bayan Biggs, kocanıza verdiğim mektupta bir telefon numarası var.
Mme Biggs, il y a un numéro sur la lettre donnée à votre mari.
Telefon görüşmesi yapma hakkımız var.
On a droit à un appel.
Telefon görüşmesi hakkımız var.
On a droit à un appel.
Telefon etmeden önce yaralandığını biliyoruz. Yanda oturan bir şey yaptıysa neden her iki koltukta da kan var peki?
Si elle était assise de ce coté, pourquoi il y a du sang sur les deux sièges?
FBI'a yalan söylemek de öyle. Telefon kayıtlarında senin numaran var.
C'est pareil si vous mentez au FBI.
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varvara vasilyevna 23
telefon 495
telefonu kapat 45
telefonu aç 47
telefon numarası 27
telefonda 73
telefon et 35
telefonu al 19
telefon sana 113
telefona bak 34
telefon 495
telefonu kapat 45
telefonu aç 47
telefon numarası 27
telefonda 73
telefon et 35
telefonu al 19
telefon sana 113
telefona bak 34
telefon ettim 16
telefona cevap ver 23
telefon yok 49
telefonunu kullanabilir miyim 34
telefonum yok 16
telefon çalar 36
telefonun var 33
telefon mu 34
telefonu bana ver 24
telefon size 34
telefona cevap ver 23
telefon yok 49
telefonunu kullanabilir miyim 34
telefonum yok 16
telefon çalar 36
telefonun var 33
telefon mu 34
telefonu bana ver 24
telefon size 34