English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ç ] / Çok yakındık

Çok yakındık Çeviri Fransızca

317 parallel translation
Bilirsin, gerçekten güçlü... ve biz çok yakındık, o ve ben.
C'était un homme formidable. Il était très fort, et on était très proches, lui et moi.
Hornsby ile birbirimize çok yakındık.
Hornsby et moi on a trop souffert ensemble.
Sen ve ben bir zamanlar çok yakındık Miles.
Nous étions, il fut un temps, très proches, Miles.
Bu kadar soğuk olma. Yıllardır birbirimize çok yakındık.
Ne me repoussez pas, moi, votre adjoint pendant 10 ans.
Açıklaması zor bir şekilde birbirimize çok yakındık.
J'ai du mal à expliquer le lien qui nous unit.
14 yıldır görüşmüyoruz. Ama eskiden çok yakındık, liseden sonra da öyleydi.
- Nous ne nous étions pas vus depuis quatorze ans, mais nous avons été très liés, autrefois, même après le lycée.
Biz, yakındık, çok yakındık.
Nous étions... proches, vraiment proches.
Danny ve ben gerçekten çok yakındık, ama ilişkimiz olağandı.
Danny et moi étions très proches, mais il n'y avait aucune magie.
Daha önce hiç kimseyle konuşmadığım şeyleri konuşuyorduk. İletişim kurmuştuk. Birbirimize çok yakındık ve bana "Buradan gidelim mi?" dedi.
On a parlé de choses dont je n'avais jamais parlé à personne.
O zamanlar çok yakındık, sende adresi yok mu?
Nous étions très proches à l'époque, tu n'aurais pas son adresse?
Elimi yavaşça yanağına koydum ve o an gerçekten çok yakındık.
J'appuyai ma main contre sa joue. Cette fois-là, nous fûmes très proches.
Biz onunla çok yakındık.
Nous étions si proches.
Acil bir işimiz yoktu, ayrıca buraya çok yakındık.
Il y avait rien d'urgent et on était à côté.
Çok, çok yakındık.
Très proches.
Çok yakındık, gerçekten. Ta ki...
Nous étions proches, très proches, jusqu'à ce que...
Çok yakındık.
Très proches.
Çok yakındık.
On était très proches.
Çok yakındık!
On était si proches!
Baban ve ben çok yakındık.
Votre père et moi étions très proches.
- Biz hep çok yakındık, değil mi?
- On a toujours été proches, n'est-ce pas?
Ve küçük kız kardeşim... lösemiden öldü. Çok yakındık çünkü küçük yaşta yetim kalmıştık.
Puis ma petite soeur est morte de la leucémie.
Eskiden çok yakındık, ama onu yıllardır görmedim.
On était très proches mais je l'ai perdue de vue.
Biz küçükken seninle çok yakındık.
On était si proches, petits.
Söylemeliyim, yıllar önce çok yakındık, ama ben... Bence şimdi çok farklıyız.
On était très proches il y a des années, mais je pense qu'on est devenus différents.
Biliyorsun, ben düşünmüştüm ki biz birbirimize.... Biliyorsun, çok yakındık. Evlat, seni seviyorum.
Je croyais... qu'on devait être comme... je t'aime.
Laura'yla çok yakındık ve bu korkutucuydu.
Laura et moi étions très proches. C'en était effrayant.
Hepimiz birbirimize çok yakındık.
Nous étions tous très proches.
Birbirimize çok yakındık.
On était si près.
- Bizi ilgilendirmez demiştin. - Biz çok yakındık!
Tu as dit que ça ne nous regardait pas.
Çok yakındık. Gerçekten çok yakındık!
On était proches, très proches!
Lanet olsun, çok yakındık.
On était à deux pas!
Biz çok yakındık, babam ve ben biraz da bir kaç yıl önce annemi kaybetmiş olduğumuzdandı.
Nous étions très proches, mon père et moi. Nous avions perdu ma mère plusieurs années auparavant.
Biz çok yakındık, hayatım.
Nous étions amies.
Yabancı değil. Onlarla tüm gün prova yaptık ve çok cana yakındılar.
J'ai passé l'après-midi à répéter avec l'orchestre.
Çok yakındık.
On était si liées.
Şunu bilmelisin ki benim çok sevgili Katerina Matveyevnam artık insanlar arasındaki sınıf çatışmaları genel olarak sona ermiş durumdadır ve ezik halkların kurtuluşları çok yakındır.
Vous devriez savoir, ma tr  s ch  re Katerina Matveyevna, que jusqu'ˆ ce jour, de grandes batailles ont Ž t Ž accomplies et le jour de la lib Ž ration du monde est en marche.
Çok yakındık.
On était trop proches.
Rausch'a çok yakındır. Yoldaşlık örgütünün başında. Savaşta, doğu cephesinde idam mangalarının başındaki adam da oydu biliyorsun, tam bir aristokrattır.
C'est le bras droit de Rausch, le chef de l'organisation des Kameraden, l'officier qui commandait les groupes d'extermination sur le front de l'est.
Üç yaş küçük olan kız kardeşine çok yakındı.
Il était tout le temps avec sa soeur cadette.
Artık dostumuz çok sıkı korunuyor. Ortaklarımla ben yakın takibe alındık.
Notre ami a le cul super protégé et ça va chauffer pour mes partenaires et moi.
kız kardeşim ve ben çok yakındık.
Quelle affreuse expérience!
Evimize, buradan kurtulmaya o kadar yakındık ki... Ve bunun için artık çok geç!
Assez pres de la maison pour la sentir, et maintenant elle est partie.
-... yakındığını duymamıştım. - Çünkü, Dr. Mulligan'ın hataları sayesinde, artık Daryl'in potansiyeli hakkında öncekinden çok daha fazla şey biliyoruz.
Parce que grâce aux erreurs du Dr Mulligan, on en sait plus sur le potentiel de Daryl qu'avant.
Bazen seni kıskandığımı itiraf etmekte bir sakınca görmüyorum. Frank mektuplarından çok zevk alırdı. Yazdığın bazı şeyler onun espri anlayışına çok yakındı.
Il m'est arrivé, je n'ai pas honte de le dire, d'être très jalouse de vous, parce qu'il aimait tant vos lettres et parce qu'elles correspondaient si bien à son sens de l'humour.
- Biz çok yakındık.
- On était si proches.
Sessizce yaklaştı, artık çok yakındı.
"Elle se retourna sans bruit, " et lui fit face.
Tucson'dan buraya ilk taşındığımda erkekte istediğim yakışıklılık, güven ve ilgiydi. Kendi evi olan biri. Hapşırdığımda "çok yaşa" ya da "gesundheit" diyen biri.
Quand j'ai débarqué de Tucson... je cherchais un gars qui soit... beau mec, solide, affectueux, qui ait un endroit à lui... qui dise "A tes souhaits", ou "Gesundheit"... qui aime les mêmes choses que moi, mais pas exactement.
Annem ve ben çok yakındık.
Ma mère et moi étions très proches.
Kızların lisesi Cranmer meydanında bulunur,... ve bir çok sporun yapıIdığı, oyun alanlarının yer aldığı Hagley parkına yakındır.
L'école des filles, place Cranmer. Au-delà, les grandes étendues de Hagley Park avec ses nombreux terrains de sport.
Artık sonu çok yakındı ve o da bunu hissediyordu.
"La fin était proche et elle le sentait."
Genç bir kızın sert, sıkı, parlak ve pembe renkli cinsel organında vulva dudakları birbirine yakındır, vulvadaki dudaklar küçük ve kapalıdır, klitorisinde küçük bir sünnet derisi vardır, vajinanın kıvrımları çıkıntılı ve birbirine yakındır, salgı bezleri derindedir, vajina ağzı ve vulva döl yatağı çok dardır, ve kızlık zarına dokunulmamıştır.
Quand une jeune fille présente les parties génitales externes un peu dures, fermes, brillantes et d'une couleur incarnat, les lèvres de la vulve bien jointes, les nymphes petites et recouvertes, le clitoris avec un prépuce court, les plis du vagin bien saillants et rapprochés entre eux, les sinus muqueux profonds, l'orifice vaginal et le conduit vulvo-utérin très étroits, l'hymen dans son état d'intégrité, nous savons que ce sont là les signes de la virginité physique.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]