Ama belki Çeviri Portekizce
12,482 parallel translation
Ama belki de kaçırılmak istemişimdir.
Mas sabes? Se calhar, eu queria ser raptado.
Ama belki çözülebilir diye doktora gitmedin mi?
Mas não achaste que um médico poderia saber...
Ama belki olabilir.
Talvez aconteça.
Sorun değil ama belki sadece ana sayfada takılsak ve özel sohbet yapmasak.
Não faz mal, mas podíamos ficar pela página principal, sem ir para o chat privado.
Sahil Güvenliği aradım yangın olduğunu doğruladılar. Ama belki sen bir şey duymuşsundur diye merak ettim.
Eu chamei a Guarda Costeira e confirmou que há um incêndio... mas queria saber se sabe de alguma coisa.
Seni bu dünyaya getirdim ama belki de sen gelmek istemiyordun.
Eu trouxe-te para este mundo, mas, talvez, não quisesses vir.
Ama belki aramayı kabul edersen.
Mas talvez pudesses predispor-te a ver.
... Ama belki de büyük Nazi yazarları var.
... mas talvez existam grandes escritores nazis.
Ama belki de Miller'lerin sevinci göçüyor olabilir, Onun gidecek yeri yoksa nasıl olur?
Mas, ainda que deambule alegremente o moleiro, e se não tiver um lugar para onde ir? "
Ama belki de evren evlenemeyeceğimizi söylüyordur.
Mas talvez seja o universo a dizer-nos que não o faremos.
Evet ama Kara Tepeler Ormanı çok büyük sonuçta. Belki de doğru yere bakmamışlardır.
Sim, mas a floresta Black Hills é enorme, então talvez não estejam a procurar no lugar certo.
Belki kız kardeşlerime, ama onlar da yedinci sınıftalar.
Talvez às minhas irmãs. Mas elas andam no sétimo ano.
Belki bu bir oral bağımlılıktır ama ağzımda olmasını sevdiğimi, yüzüme ve dudaklarıma dayalı şekilde sertleşmesini sevdiğimi biliyorum.
Talvez seja uma fixação oral, mas sei que adoro tê-lo na boca, contra a cara, ter o pau duro nos lábios.
Gidip onu görmekten fazlasını isteyemem ama bence artık bir erkek olmanın ne olduğunu biliyorum ve belki istediği şeyi yapıyor, benim istediğimi değil.
Adoraria ir lá só para vê-la, mas acho que agora já sei o que é ser um homem. E talvez seja fazer o que ela quer, e não o que eu quero.
Ben gerçekten meşgulüm ve işe dönmeliyim ama gece yarısı çıkıyorum ve belki uğramak istersin sana ve hayatına neler olduğunu anlatırsın ve ben de
Estou muito ocupada e tenho de voltar ao trabalho. Mas saio à meia-noite e, se quiseres passar por cá e contar-me o que aconteceu contigo e com a tua nova vida eu gostaria disso.
Ama şunu söyleyeyim. Bu son şansınmış gibi öp onu, ve belki ben de bir şeyler ayarlarım.
Mas fazemos assim, beija-a como se fosse a última oportunidade e talvez eu te arranje algo para levares.
Belki mesleğin zirvesinde değilsin ama onların yanlış olduğunu kanıtla
Bem, talvez não tenhas uma boa corrida na tua carreira agora, então vamos provar o contrário.
Ya da belki beyinlerini bir tüfekle uçurursun. Ama bu zavallı kıza bunlar yapılmamış. Ve buna ne söylediğin umrumda değil.
Talvez lhe rebente os miolos com uma caçadeira, mas não se faz aquilo que fizeram àquela pobre coitada e eu não quero saber o que lhe chama.
Ama, o zaman ı biz burada yeterince uzun değil belki düşünüyorum.
Mas, então eu pensei que talvez nós não estejamos aqui a tempo suficiente.
Iyi, belki de yüzden henüz düşünce değil. Ölmek zorunda ama ne zaman, ve bir gün bilecek.
Bem, talvez não ache isso ainda, mas quando você morrer, e você vai morrer algum dia, você sabe,
Belki Eğer biraz farklı hissediyorum ama benim için çok garip hissediyorum.
Talvez você se sinta um pouco diferente, mas eu não me sinto assim.
Iyi, belki değil, ama şimdi ı ı müzik öğrenmek zaman zaman yenmek zorunda İ.
Bem, talvez não, mas eu sei dominar o tempo quando estudo música.
Eskiden belki ama...
Talvez já soubemos, mas...
Belki Logan olarak yapamazsın. Ama... Bir saniye.
Talvez o Logan não seja capaz, mas o DJ Phantom é.
Belki bir zamanlar bir değerin vardı, kardeşim ama o günler eskide kaldı.
Talvez tenhas sido formidável em tempos, parceiro, mas esses tempos já passaram há muito.
Nemlendirici kullanmaya ihtiyacım yok belki ama benim de duygularım var.
Posso não precisar de hidratantes, mas mesmo assim tenho sentimentos.
Belki 300 yerli öldürmüştür, ama Pigeon kardeşlerle hiç karşılaşmadı.
Pode ter matado 300 crow, mas nunca tinha encontrado os irmãos Pigeon.
Belki sizin için büyük bir anlamı yok, ama biz çok müteşekkiriz..
Pode não significar muito para si, mas Deus sabe que lhe ficaremos eternamente gratos.
Belki diğerleri sana inanır, ama ben neden buraya geldiğini biliyorum.
Essa conversa pode resultar com os outros desgraçados, mas eu sei porque estás aqui.
Belki Tanrı utanıyordur, ama ben utanmıyorum.
Deus, talvez, mas não como eu te fiz.
Belki sana mantıklı gelmiyor ama senin yazıların ilham veriyordu bana.
Talvez não faça sentido, mas fui inspirada pela sua escrita.
Belki İspanya'da değil ama.
Mas talvez não em Espanha.
Belki de belli etmek için zor günler geçiriyorlar ama seni temin ederim sana değer veriyorlar.
Talvez eles só tenham dificuldade em demonstrá-lo, mas podes ter a certeza, eles preocupam-se.
Belki doğuştan kusurluyum, bilmiyorum ama daha doğuştan hayata iki ıskayla başlamışsın.
Talvez eu tenha nascido às avessas, não sei, mas já nasces com duas faltas mesmo antes de chegares à marca.
Belki farklı huylar ortaya çıkarırlar veya bunalım yaşarlar ya da birbirlerini öldürürler diye düşündük ama hiçbiri olmadı.
Pensámos que pudessem criar hábitos diferentes, ou ficar deprimidos, ou até matarem-se uns aos outros, mas não aconteceu.
Belki sana göre öyledir ama Katie'yle benim farklı bir ilişkimiz var.
Talvez para ti seja assim, mas eu e a Katie temos uma relação diferente.
Biliyorum, belki üstündeki isimleri okumadın ama...
Eu sei, talvez não tenhas lido os nomes, mas...
Belki. Ama ben su geçirmezim.
Talvez, mas sou à prova d'água.
Belki birkaç gün geç. Ama yine de senin yerine.
Um pouco tarde, mas, eu vou substituir-te.
- Belki seninkiler öyle. Ama benimkiler seninkilerin asla yapmayacağı pek çok şeyi yapıyor.
Talvez não as tuas bonecas, mas as minhas fazem coisas interessantes que as tuas nunca fariam.
Ama düşündüm de belki, bir gün sen ve arkadaşın Ellie beni New York'taki evimde ziyarete gelirsiniz.
"Mas estava a pensar, " que talvez um dia pudesse vir com a sua amiga Ellie " visitar-me a minha casa em Nova Iorque.
Ama, tüm olay çarpıtılıp, iyice abartılmadan Hollywood dedikodu köşelerinin eline geçmeden önce belki sen gerçekleri duymak istersin.
Mas antes que fique tudo distorcido, completamente exagerado, antes que aqueles jornalistas de Hollywood peguem no caso, talvez queira saber os factos.
Belki çok içmisşindir, belki iyi saklıyorsundur ama ben biliyorum.
Pode demorar muito, e pode escondê-lo bem, mas eu sei.
Hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız ama bugün değil, belki de.
Temos que fazer a nossa parte. Mas, talvez não hoje.
Belki yetenekli değil ama aptal mı?
Talvez não qualificado mas estúpido?
Belki ama ben bir kurt değilim.
- Talvez, mas não sou lobo.
Belki zamanla, ama... Verdiği ızdıraba ve tüm duygularımıza rağmen...
Talvez com o tempo, mas... considerando os nossos sentimentos...
Belki siz eğlenmiyorsunuz ama ben eğleniyorum.
Podem não estar a divertir, mas eu estou.
Belki de sen bunun olmasını istemiyor olabilirsin, ama sana söylüyorum,
Bem, talvez não queiras isso, mas estou a dizer,
Belki de sen Güney Afrika'da olacaktın ama buradasın.
Talvez sim, na América do Sul, mas aqui...
Kilitler değiştirilebilir. ama, belki de değişmemelidir.
Fechaduras podem ser substituídas, mas, talvez não deveriam ser...
ama belki de 21
belki 3654
belki de 1259
belki bir gün 64
belki de öyle 45
belki daha sonra 97
belkide 50
belki sen 32
belki değil 57
belki mi 36
belki 3654
belki de 1259
belki bir gün 64
belki de öyle 45
belki daha sonra 97
belkide 50
belki sen 32
belki değil 57
belki mi 36
belki sonra 108
belki başka zaman 69
belki biraz 51
belki de hayır 17
belki bir dahaki sefere 27
belki ben 27
belki bu 38
belki de ben 23
belki biz 32
belki o 36
belki başka zaman 69
belki biraz 51
belki de hayır 17
belki bir dahaki sefere 27
belki ben 27
belki bu 38
belki de ben 23
belki biz 32
belki o 36