English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ A ] / Annem nasıl

Annem nasıl Çeviri Portekizce

343 parallel translation
- Annem nasıl?
- Como vai minha mãe? - Bem.
Annem nasıl idare ediyor?
Parabéns! Como é que a mãe está a lidar com isto?
Annem nasıl?
- Como está a mãe?
Annem nasıl?
Como é que ela está?
- Annem nasıl görünüyordu?
- Como era ela?
- Annem nasıl? - Aynı.
- Como está a velhota?
- Annem nasıl?
Como está a mãe?
Sonra adam kardeşine sormuş'Annem nasıl?
Entâo o tipo pergunta ao irmão, 'Como está a mâe? '
Annem nasıl?
Como é que está a mãe?
- Annem mi? Annem nasıl bilmek istiyorsan, neden arayıp kendisine sormuyorsun?
Se queres saber da minha mãe porque não lhe telefonas e perguntas?
Peki annem nasıl?
E o que é o que tem mamãe?
Annem nasıl?
Não te preocupes com isso. Como está a mãe?
Annem nasıl desem...
A minha mãe é...
Baba, annem nasıl? - İyi. - Buna inanamayacaksın.
Não vais acreditar nisto.
- Annem nasıl?
- Como está a minha mãe?
Bugüne kadar kızınızdım. Ama bu da kocam. Annem nasıl üstün tuttuysa sizi babasına ben de efendim Mağripliyi üstün tutuyorum sizden.
Até hoje fui sua filha mas eis o meu esposo e dedicação igual àquela que minha mãe vos demonstrou ao vos preferir ao seu pai ouso dizer que me cabe professar ao mouro meu senhor.
- Annem nasıl?
- Como está ela?
- Annem nasıl?
Que tal arranjar algo para comerem?
Çok çalışıp dedektif olmuş olabilirim. Ama yine de, annem nasıl yaşadığımı bilse hiç memnun olmazdı.
na policía, Eu cheguei a inspetor, mas minha mãe não gostaria de minha vida se ela soubesse o que eu faço.
Annem nasıl acaba diye eve geliyorum, ve lanet, aniden görüyorum ki, bir avukatla beraber yaşıyorlar.
Vim visitar a minha mãe e vejo um advogado a viver com ela.
Annem nasıl?
Cantava "John Jacob Jingleheimer Schmidt".
Söylesene, annem nasıl biri?
Diz-me, como é a mãe?
yo hayır, diyorum ki..... annem nasıl çamaşır yıkanacağını göstersin.
- Não, quando a casa estiver fumigada a Mãe tem de ir lá mostrar-vos como se lava a roupa.
Annem nasıl?
Como está a mãe?
Mesela eğer annem, şu anda çok yaşlı olan annem gençken birinin kendisine sarılmasına izin vermiş olsaydı güneşin altında, böyle nehir kenarında benim hayatımın büyüyünce nasıl olacağını kafasına takarak kendine eziyet etmeseydi bugün belki daha az üzgün olurdu.
A minha mãe, por exemplo. Hoje ela é uma velhinha. Se, quando jovem, se tivesse deixado abraçar por alguém... assim, ao sol, à beira do rio... em vez de se atormentar a pensar... no que eu seria quando crescesse.
Annem bunun akıbetinin nasıl olacağını söylemişti. Bu, Tanrı'nın cezalandırması.
A minha mãe disse-me como sería.
Annem bana dedi ki : "Kes ağlamayı, bir gün nasıl olsa ortaya çıkar."
A minha mãe disse-me : "Não chores. Um dia esse soldadito irá aparecer".
Annem bu kadar çabuk nasıl ölür?
Como pode ter morrido tão depressa?
Annem öldüğünden beri kendimi korumak için kim olduğumu nasıl biri olduğumu saklamam gerekti.
Desde que a minha mãe morreu, tive de esconder o que sou, como sou, de todos, para me proteger.
Beni buraya mahkum etmek için onayını nasıl aldığını anlattı annem sonra da onlara...
A mäe contou-me que a convenceu a internar-me aqui... -... e deixà-los...
Annem ve Rachel nasıl?
- Como estão a mãe e a Rachel?
Annem bu işin nasıl olduğunu anlattı.
A minha mãe contou-me como é que as coisas acontecem.
Annem nasıl?
Como está mamã?
Teğmenle gizlice buluştuğumdan kuşkulanan annem onun nasıl biri olduğunu çözmüştü.
A minha mãe desconfiou que nos encontrávamos e foi indagar.
Tai Feng benim müstakbel annem, nasıl cüret edersin.
Tailandês Feng é minha futura mãe, como te atreve!
Sence annem şimdi nasıl olmuştur?
Como achas que a Mãe está?
Nasıl annem eyalet dışına çıkabiliyorda, ben çıkamıyorum?
Véspera Pão da véspera - O tio Henry compra pão da véspera
Annem, Marcy'e bana nasıl bakması gerektiğine dair talimatlar vermişti.
A minha mãe deixou instruções à Marcy de como tomar conta de mim.
Hep onun peşindeydim, oturup kalkışını, bardağını nasıl tuttuğunu izlerdim, ve annem sana yazdığı mektupları buldu.
Eu observava como ela cruzava as pernas, segurava no copo, até que a mãe encontrou as cartas que ela te mandou.
Çünkü kendi annem bile beni dinlemezken başkalarının bunu yapmasını nasıl beklersin?
Porque se a minha Mãe não o faz, como vou esperar que mais alguém o faça?
Beni nasıl bir kaos içinde yaşattığını annem görmeliydi.
A minha mãe devia ver a desarrumação em que me fazes viver!
Annem hakkında bu şekilde konuşmaya nasıl cüret edersin?
Como te atreves a falar assim da mãe?
Yeter! Sen burada annem hakkında konuşurken nasıl işememi bekliyorsun, adi herif?
Como queres que eu consiga mijar enquanto falas da minha mãe, meu?
Kendi annem bile sevmemişken nasıl inanabilirdim ki?
como poderia acreditar, se nem a minha mãe me amou?
Büyük annem altın kadar iyi olduğumu söyler, nasıl güleceğimi biliyorum nasıl ağlayacağımı da biliyorum.
A minha avó disse-me que eu era um amor Eu sei rir e sei chorar
Annem ve kızlar nasıl?
Então como estão a mãe e as raparigas?
Soğuk günlerde annem iç çamaşırlarımızı mikrodalgada nasıl kuruturdu hatırlar mısın?
Lembraste como a mãe aquecia a nossa roupa interior no microondas no Inverno?
Annem bir ara onlar için part time çalışmıştı. - Peki sana nasıl sesleneyim?
- Então o que lhe chamo?
Ne zaman bir problemim olsa, annem ve babam bana başka bir yönden babamı söylerlerdi. Nasıl?
Quando eu tinha algum problema a minha mãe e o meu pai diziam-me para olhar para o problema de uma maneira diferente.
Annem, Gilly teyzeyi çocukken nasıl bırakabildi?
Como pôde abandonar a mamã e a tia Gilly?
Sonunda annem gibi olsaydım nasıl hissederdin?
Como é que te sentirias se eu me tornasse como a minha mãe?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]