English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Ben de senin

Ben de senin Çeviri Portekizce

7,791 parallel translation
Evde birlikte geçirdiğimiz vakit ne kadar hoşuma gittiyse de şunu unutma. Senin benim zihnime girdiğin kadar ben de senin zihnindeydim.
Apesar de dar valor ao tempo que passamos na casa segura, não te enganes, estive na tua cabeça tanto quanto estiveste na minha.
Ben de senin mutlu olmanı istiyorum.
Eu só quero que sejas feliz.
Bak bana, eğer senin yancın olmamı istiyorsan ben de seninle geliyorum. Umurumda değil.
- Se quiseres companhia, posso ir.
Ben de senin gibi bu şehri kurtarmak istiyorum önemli olduğu ölçüde.
Eu quero salvar esta cidade, tal como você, apenas a um nível diferente.
- Sen benim arkami koladin ben de senin.
Tu ajudas-me, eu ajudo-te É isso mesmo, meu!
Zaferimi elimden aldın. Ben de senin gururunu alacağım.
Tirastes-me a vitória, por isso tiro-vos o vosso orgulho.
Ben de senin gibiyim.
Sou igual a ti.
Ki ben de senin komşun olacağım, bunun da bir anlamı olmalı.
E mais, eu seria tua vizinha, e isso conta.
Ben de senin için endişelendim.
Fiquei preocupado contigo.
- Zamanında ben de senin gibiydim.
Antigamente, eu era como a Karen.
Ben de senin tavırlarından memnun değilim.
Bom, eu não estou contente com a tua atitude.
Karşılığında ben de senin için oraya geleyim.
Para variar, deixa-me ajudar-te.
Aynı şeyi ben de senin için söyleyecektim.
Ia dizer o mesmo da nossa.
Keşke ben de senin gibi olabilseydim.
Gostava de poder ser como tu.
Ayrıca senin gibi ben de haksız yere hikâyenin kötü adamı ilân edildim.
E tal como tu, fui injustamente denominada da vilã da história.
Ben de bunun senin kararın olmadığını söylemiştim.
E eu disse-te que a decisão não era tua!
Ve aynı senin gibi ben de birisini öldürdüm.
E como tu, eu matei alguém. - Um polícia.
Ben senin için bir şeyler yapmayı beklerken senin de benim için yapabileceğin bir şey var.
Enquanto espero fazer uma coisa por ti, há uma coisa que podes fazer por mim.
Ben de bir zamanlar senin gibi düşünüyordum.
Já pensei como tu.
Ben de onu senin aileni özlediğin kadar özlüyorum.
E sinto tanto a falta dela como tu pelos teus pais.
Ben de bunun doğru olamayacağını, senin köklü bir şirket için çalışacağını söyledim.
Disse que não era verdade. Que ias trabalhar para uma grande firma.
Senin aksine, ben sözlerimi tutarım Oliver Queen.
Ao contrário de ti, Oliver Queen, sou um homem de palavra.
Senin aksine, ben bu dünyadan ayrıldığımda binlerce adam yasımı tutacak.
Ao contrário de ti, milhares de homens honrados chorarão a minha morte quando eu deixar este mundo.
Kazadan bir hafta önce senin kartınla kontrol odasına girilmeye çalışıldı. - Ben değildim.
O seu cartão tentou abrir a sala de controlo uma semana antes do acidente.
Peggy ben de elektroşok tedavisine senin kadar karşıyım ama olanlara bir kurgu gibi davranamayız.
Peggy, sou contra os electrochoques, assim como você... mas não podemos fingir que foi tudo uma farsa.
Ben de babamı senin yaşlarındayken kaybettim.
Meu pai morreu quando eu tinha a sua idade.
Çünkü ben senin dayýným, sen de benim kuzenimsin.
Porque sou o teu tio e tu és a minha sobrinha.
Senin hiç adamın yok Frank, ben de onu diyorum.
Não tens ninguém, Frank, é o que tenho vindo a dizer.
Ne söylerlerse söylesinler ne anlatırlarsa, ne hikâyeler duyarsan duy ben senin babanım, sen de benim oğlumsun.
E as coisas que dizem, sejam quais... Digam o que disserem, mesmo que ouças as histórias que te contarem, eu sou o teu pai, e tu és o meu filho.
Ben sadece senin gibi adamlardan bıkmış biriyim ve bununla ilgili bir şeyler yapma kararı aldım.
Sou apenas alguém farto de homens como você e decidi fazer algo em relação a isso.
Ben, birisi senin peşinde.
- Ben, alguém anda atrás de ti.
Bir tane küçük şey de ben senin için yapayım.
Deixa-me fazer esta pequena coisa por ti.
O, senin dostun ve ben de seni böyle bir duruma sokmamalıydım.
Ele é teu amigo. Não devia ter-te colocado nesta posição.
Ben de neden senin Tommy'i indirmeye bu kadar uğraştığını anlamıyorum.
Não sei por que te esforças tanto para prender o Tommy.
Yanılabileceğini kabul edecek cesaretin yoksa senin yerine kabul edebilirim ben.
Se não tem coragem de admitir que pode estar errado, fá-lo-ei por si.
Ben senin üstündeykendi o. Sonra bacaklarını başımın üstüne kadar kaldırdığın kısma geçtik.
Foi quando eu estava em cima de ti, na parte onde arqueaste as pernas sobre a minha cabeça.
Yani, ben senin davalara takık olduğunu düşünüyorum sen de onları engellediğimi düşünüyorsun.
Pois, sim... está bem, acredito que tu... ficas obcecada pelos casos e, pensas que eu os evito.
Bak, ben de en az senin kadar sinirliyim Jim ama müdür bu.
- Também estou frustrada, - mas é o Comissário.
- Ben Lincoln, senin dönüşüm rehberinim.
Lincoln, o teu agente de transição.
Ben de buralarda son kararları senin vermene kimin müsaade ettiğini merak ediyordum.
Estava agora pensar... Quem decidiu que deves ser tu a tomar todas as decisões aqui?
Bu arada ben de Gordan'a senin birkaç kişisel eşyanı getirmesini söyleyeyim.
Entretanto, e se eu pedir ao Gordon para ir contigo buscar umas coisas?
Çünkü senin gibi askere gidip ölmeden gelenlerdenim ben de.
Eu servi ao país e voltei vivo, como você.
Ben senin arkanı kollarım, sen benim arkamı kollarsın.
Eu cuido de ti... tu cuidas de mim...
Bir gün ben gitmiş olacağım ve senin de konuşacak kimsen kalmayacak.
E um dia eu vou ter partido, e tu não vais ter mais com quem conversar.
Ben ise senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Eu não sei nada de ti.
Her zaman hayatını, insanlara yardım etmek için tehlikeye atacaksın. Ben de her zaman senin için, boru hattına giren çocuk olacağım.
Vais arriscar-te sempre a tentares ajudar as pessoas e eu serei sempre aquele que se sacrifica por ti.
Senin aksine, ben sonuçlarıyla yüzleşirim.
E, ao contrário de ti, enfrentarei as consequências.
Ben oraya girerim ama senin de benle girmek isteyeceğinden emin değilim.
Eu posso chegar lá. Mas não estou certa se vais querer ouvir.
Senin hatan değil. Ben de seni seviyorum.
Não tens culpa Eu também te amo.
Ben de tıpkı senin gibi hayatta kalmaya çalışıyorum.
Estou, apenas, a tentar sobreviver, assim como você.
Ah, ben senin torunu, Amy ile konuşmak gerekir.
Preciso de falar com a sua neta, Amy.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]