English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bize ne

Bize ne Çeviri Portekizce

5,563 parallel translation
Kimse bize ne yiyeceğimizi söyleyemez.
Ninguém nos diz o que comer.
Bize ne ile takas yapmak için geldin?
Veio ter connosco em troca de quê?
Bu ofis bize ne söylüyor?
Este escritório... Que diz lá fora?
Tuhaf göründüğünü biliyorum ancak para onun sonuçta, bize ne değil mi?
Eu sei que é estranho, mas o dinheiro é dele, por isso que interessa?
Neden bize ne sattığını söylemedin?
Porque é que não nos disse que era isto que estava a vender?
Şanslıysak belki bize ne işlere bulaştığını söyler.
Se tivermos sorte, ela vai dizer-nos em que tipo de confusão é que ele está metido.
Bize ne yapacaklar sence?
O que acham que eles nos vão fazer?
- Bize ne yapacaklar?
- O que é que vão fazer connosco?
Burada bize ne olduğu umurunda değil.
Ela não se importa com o que acontece connosco.
Bize ne oldu böyle?
O que nos aconteceu?
Bize ne yararı var peki?
Como é que isso nos ajuda?
Harold Finch hakkında bildiği her şeyi birleştirmesini ve yaşayan en yakın bağlantısını bulmasını istersek bakalım bize ne sunacak.
Se combinarmos tudo o que temos sobre o Harold Finch, e procurar pela ligação viva mais próxima... Vamos ver o que aparece.
Beş asır bir savaş sürdü ve bize ne kazandırdı?
Cinco séculos de guerra e o que foi que ganhámos?
Bize ne söylemek istediğine bağlı.
No entanto, quer contar-nos.
- Bize ne bulduğunu söyle, Duck.
- Diz-nos o que sabes, Duck.
Bize ne olursa olsun, birlikte göğüs gereceğimize dair yemin ettik, üzgünüm.
Jurámos que seja o que nos acontecesse, ultrapassamos juntos, desculpa.
- Bize ne yapacaksın?
O que nos vai fazer?
Bize ne oldu Cara?
O que nos aconteceu, Cara? O que aconteceu?
Onların bize ne gibi bir yararı olur?
De que é que adianta?
Bize ne olduğunu anlatmazsan sana yardım edemeyiz.
Não podemos ajudar se não nos disseres o que aconteceu.
Son zamanlarda bize ne olduğunu bilmiyorum.
Não sei o que se passa connosco ultimamente.
Bu arada, bize bunun ne anlama geldiğini söyleyebilir misiniz?
Posso precisar. Enquanto isso, poderia dizer-nos o que significa isto?
Bay Bedford, size ne yapacağınızı söyleyeyim, onu içeri tıkmamız için bize yardım edeceksiniz.
Sr. Bedford, vou dizer-lhe o que pode fazer. Pode ajudar a prender o Michio Saito.
Bu bize tam olarak ne büyüklükte bir hız treni yaptırmamız için fikir verir.
Assim, podemos determinar, exactamente, o tamanho do carrinho da montanha-russa que precisamos de construir.
Liderliğin bize güven verip kızlara kendilerinden ne beklendiğini gösterecek.
Dá-nos a todos confiança na tua liderança, e mostra a estas raparigas aquilo que é esperado.
Bizim son sınıf erkeklerimiz bize karşı tezahürat yapıyorlar. Ve biz ne kadar olgun gibi davranmaya çalışsakta bunu takdir etmiyorlar.
Até os rapazes finalistas estão a torcer contra nós e por mais que tentemos ser adultas, eles não dão valor a isso.
Bize iki ay içinde ne sunabilirsin?
O que podes mostrar-nos, em dois meses?
Ölünce ne olduğunu kimse bilmiyor. Yani tek yapabileceğimiz bize sunulan hayatı yaşamak.
Ninguém sabe o que vem a seguir, por isso... tudo o que podemos fazer é aproveitar o melhor que pudermos cada dia que nos resta.
Ne yani biz kendimizi öylece bırakacağız... ve hastane bize kiminle ne yapacağımızı söyleyecek öyle mi?
Então, vais aceitar que o Hospital te diga com quem podes ficar?
Channing yakalandı, ona ne yaptıklarını bize söyleyen hiç kimse yok o yüzden bizi bulabilecekleri ihtimaline karşı hazırlıklı olmalıyız.
A channing foi-se, e não há como saber o que estão a fazer-lhe. Por isso, precisamos estar prontos, no caso daquela gente vir atrás de nós.
Bize Gino's restoranda ne olduğunu, neler yaşandığını anlatabilir misiniz?
Porque não nos diz o que se passou no Restaurante Gino?
Neresi ya da ne kadar olduğu önemli değil, bize bir stant bulun.
Não interessa onde é nem quanto custa, mas arranja uma cabina.
Akşam bize gelip Ben ve benimle yemek yemeye ne dersiniz? Lütfen gelin! Gerçekten çok seviniriz.
Vem jantar comigo e o Ben.
Orada ne halt yersek ya da her ne yaparsak olan şey oydu ve bize sağ kalma yetisini de bu kazandırdı.
Tudo o que fizermos lá em cima ou o que podemos fazer por nós mesmos, é o que aconteceu, isto aqui deu-nos a habilidade de sobreviver.
Bizim aileye ne kadar benzediğiyle ilgili şakalar yapardı. Her birini bize benzetirdi, biri ben, biri annem, biri de babam.
Ela brincava, dizendo que eram uma família, como nós, eu, a minha mãe e o meu pai.
Bize Solano'yu getirmekten başka ne yaptın?
O que fiz eu além de nos levar ao Solano?
- Bu gün bize lazım. - Ben ne olacağım?
- Precisamos dela hoje.
Bize bunları ne zaman söyleyecektin?
De nós? - Quando é que nos ias dizer isso?
Orada ne haltlar dönüyor söyle bize yoksa hükümet antlaşmasına veda edebilirsin.
Diga-nos o que raio se passa lá fora, senão pode dizer adeus ao contrato do governo.
Ne olduğunu anlamak bize düşüyor.
Então somos nós que tratamos do resto.
Ama birisinin bu insanların gerçekte kim olduklarını ve gerçekte ne ne yaptıklarını açığa çıkarmalı. Çünkü eğer masumiyeti ile suçluluğu birbirinden ayıramazsak bize olan her şey bütün o acıların bir anlamı olmaz.
Alguém tem de expor estas pessoas pelo que realmente eram e pelo que fizeram, pois se já não pudermos separar os inocentes dos culpados, tudo o que nos aconteceu, todo o nosso sofrimento, não faz sentido.
- Bize ne getirdiniz, Bay Paine?
O que é que tem para nós, Sr. Paine?
Bize, tamam mı? Çünkü ona,.. ... ne olursa olsun bir takım olduğumuzu söyledim.
Disse-te que não importa o que aconteça, ainda somos uma equipa.
- Bize söylemediğin ne, Farrell?
O que é que não nos contou, Farrell?
Ne yaptığını biliyordu ama bize bildirmedi.
Ela sabia o que estavas a fazer e não informou?
- Söylesene Mercy, ne gördüğünü söyle bize.
Diz-nos, Mercy. Diz-nos o que viste.
Susie, mikroskopta ne gördüğünü bize anlatır mısın?
Susie, podes descrever-nos o que vês no microscópio?
- Bize ne yapacaksın?
- Vai fazer-lhe companhia.
Bize plânın ne olduğunu anlatmak ister misin?
Queres dar-nos uma ideia do plano?
Numaranı yap, bize kazanacak bileti bul sonra bak bakayım yeniden başlayacak ne kadar şeyimiz oluyor. Ve bir daha o tuhaf numaralarını yapmana hiç gerek kalmayacak.
Vai fazer a tua coisa, arranja-nos o bilhete vencedor da lotaria e aí, teríamos mais que o suficiente para recomeçar e nunca mais terias de fazer um dos teus sustinhos.
Ne kadar şanslıyız ki, onun ışığı hala yanıyor ve ışığını bizimle paylaşmayı bize lütfetti. Çölün ortasındaki bu dağ başında.
É uma grande dádiva que a dele ainda brilhe intensamente, e que ele nos tenha permitido compartilhá-la neste promontório deserto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]