Kabûl Çeviri Portekizce
52,839 parallel translation
- Başvurum kabul edildi.
- Consegui o aluguer.
Meydan okuma kabul edilmiştir.
- Desafio aceite.
Henüz suçlamalar kabul görmedi.
- Ele ainda não foi deposto.
- İstifan kabul edildi.
Aceito a tua demissão.
Helix'e katılma davetini kabul ediyorsun.
Estás a aceitar o convite para entrar para a Helix.
İstifan kabul edildi.
Aceito a tua demissão.
Dileği kabul oldu.
O desejo dela foi realizado.
Öğrendiğim kadarıyla, hayırı cevap olarak kabul etmiyor.
Soube que ele não aceitava um não como resposta.
Bak, baskı yok ama Brooklynli büyücü halkı adına teklifini çoktan kabul ettim.
Ouçam... Sem pressões, mas eu já aceitei a oferta dela em nome da comunidade de feiticeiros de Brooklyn.
Bunu her şeyini görmüş birinden kabul et. En iyi arkadaşımdan izin almak gibi değil.
Mas para alguém que conhece todas as tuas expressões, esta não é "visitar o meu melhor amigo".
Maia ne o koşulu kabul eder ne de sürüsünü terk eder.
A Maia não alinharia nisso, nem abandonaria a alcateia dela.
- Bunu kabul etmemin imkânı yok.
- Nem pensar que eu vou alinhar nisto.
- Bunu kabul ettiğime inanamıyorum.
Não acredito que concordei com isto.
Bilseydi grev için yapılan o yardım çağrısını kabul etmezdi.
Se soubesse, nunca desferiria aquele ataque.
- Evet ama yapılmasını kabul ettik gibi hissettiriyor.
Sim, mas desta vez parece que o vamos permitir.
Çoğumuz grup dışında ilişkiler yürütür, tabii kabul gördükleri müddetçe.
Muitos mantêm relações fora do grupo, desde que nos aceitem.
Onları kabul ederseniz bu düşünceler dağılıp yok olacaklar.
Ao reconhecê-los, dissipam-se e desaparecem.
Bence insanlar, durumlarını kabul etmeli ve onları sorumlu tutmak bizim işimiz.
As pessoas devem ser responsabilizadas e esse é o nosso trabalho.
Kendimi dürüstçe ve açıkça kabul ettiğim için kızımın da kabul etmesini umuyorum.
E ao aceitar-me, como eu fiz, com honestidade e sinceridade, espero que a minha filha me aceite.
Ve benimle görüşmeyi kabul etti.
E ela concordou ver-me.
Bu günlerde son derece kabul gören bir şey.
O que é perfeitamente aceitável, hoje em dia.
Stanford'a kabul edilmediğindeki gibi.
Como na altura em que foi rejeitada por Stanford.
Kabul edemem.
Inaceitável!
Gilfoyle, bir anarşist olarak, resmi bir kurumda böylesine otoritesi olan bir pozisyonu kabul etmez.
O Gilfoyle é anarquista. Nunca aceitaria um cargo de autoridade. Nenhum.
Yani bu senin ve babamın, Richard'ın yerine kimin geleceğini belirleyeceksiniz demek oluyor. Şundan çok eminim, babam seni asla kabul etmeyecektir.
Então tu e o meu pai têm de concordar com o substituto do Richard e estou certo que o meu pai nunca te aprovaria.
Kabul ediyorum.
Admito.
Kabul edeceğim.
E eu vou aceitar.
Ama Kuzey benim evim olduğu için kabul ettim.
Mas aceitei porque o Norte é a minha casa.
- Kabul etmeyeceğim.
- Não vou aceitar.
Evet ama ben kabul ettim.
Mas eu aceitei.
Tamam mı? Sen istedin ama ben kabul ettim. Ben yaptım.
Tu pediste, mas eu aceitei.
Bunun bir son kullanma tarihi olduğunu biliyordun ve şartları kabul etmiştin.
Sabias que teria de acabar. Concordaste com as condições.
Birçok adam, aşklarını kaybetmiş olmaktansa kaybettikleri aşklarının herhangi bir çeşidini kabul eder.
Muitos são os homens que escolheriam qualquer amor perdido, em vez de deitarem o seu amor a perder.
Sonunda dualarım kabul oldu artık.
E agora, finalmente, as minhas preces foram ouvidas.
Duyuru : Meşru Olarak Gizlenen Silahlar Bu Yerleşkede Kabul Görür
PORTE OCULTO DE ARMA PERMITIDO NESTE LOCAL
- Biraz düşündüm ve davetinizi kabul etmeye karar verdim.
Bem, pensei um pouco, gostava de aceitar o vosso convite.
Meydan okuma kabul edildi.
Exacto. Desafio aceite.
Senet kabul ediyor musunuz?
Aceitam IOU?
Kabul ediyorum.
Aceito.
Kabul et.
Admite.
Kabul etmeliyim Harry. Jesse'nin bu dünyada kalmasına verdiğin tepkiye aşırı şaşırdım.
Preciso de admitir, Harry, fiquei surpreendido por aceitares sobre a Jesse ficar aqui.
Tamam, görüyorum ki hayırı cevap olarak kabul etmiyorsun.
Já vi que não aceitas um "não" como resposta.
Eğer Barry tekrar suistimale uğramayı kabul edeceğimi düşünüyorsa aklını kaçırmış olmalı.
O Barry enlouqueceu se acha que vou ser voluntário para ser abusado.
Benimle görüşmeyi kabul ettiğin için teşekkürler.
Obrigado por vires. Entra.
Caitlin'in neden onun peşinden gitmeyi kabul ettiğini de anlamış olduk.
Isso explica porque é que a Caitlin se dispôs a segui-lo.
Kabul ediyorum, oğlum yerine kızım olsaydı nasıl olurdu diye merak etmemek elde değil.
Olha, vou admitir. É difícil não imaginar como seria ter uma filha e não um filho, mas o problema não é o que aconteceu, mas o porquê.
Ben, Iris Ann West sen, Bartholomew Henry Allen'ı kocam olarak kabul ediyorum.
Eu, Iris Ann West, aceito-te, Bartholomew Henry Allen, como meu legítimo esposo.
Hiç bir özürün kabul edilemeyeceği hatalar.
Fizemos coisas que nenhuma desculpa possa perdoar.
Anlaşılan davetimizi kabul etmiş.
Parece que ela aceitou o nosso convite.
Sen Stefan, kanunen bu güzel kadını karın olarak kabul ediyor musun?
aceitas esta mulher para ser tua esposa?
Ve sen Caroline, kanunen bu adamı varlıkta ve yoklukta hastalıkta ve sağlıkta, ölüm sizi ayırana kadar kocan olarak kabul ediyor musun?
aceitas este homem para ser teu esposo? até que a morte vos separe?
kabul 421
kabul etmiyorum 51
kabul ediyorum 504
kabul et 275
kabul ettim 24
kabul ediyoruz 31
kabul edildi 218
kabul etti 41
kabul edemem 51
kabul ediyor musun 60
kabul etmiyorum 51
kabul ediyorum 504
kabul et 275
kabul ettim 24
kabul ediyoruz 31
kabul edildi 218
kabul etti 41
kabul edemem 51
kabul ediyor musun 60