Sizinle konuşmak istiyor Çeviri Portekizce
320 parallel translation
Evet, sizinle konuşmak istiyor.
Sim, ele quer falar consigo.
Kapıda bir polis müfettişi var. Sizinle konuşmak istiyor.
Está um inspector da polícia à porta que deseja falar-lhe.
- Ya da eksi... - Aziz Ana sizinle konuşmak istiyor, Rahibe Clodagh.
A Madre deseja falar consigo, irmã Clodagh.
Şef sizinle konuşmak istiyor.
O chefe quer lhe falar, pode aguardar?
- Birisi sizinle konuşmak istiyor.
- Alguém quer falar consigo.
- Yüzbaşı Lochner sizinle konuşmak istiyor.
- O Capitão Lochner quer falar-lhe.
- Sizinle konuşmak istiyor.
- Quer falar consigo.
Kusura bakmayın, Bayan Bell ama Kaptan Huk sizinle konuşmak istiyor.
Peço perdão, Miss Sininho, mas o Capitão Gancho gostava de falar consigo.
Miss Ordway sizinle konuşmak istiyor.
Há uma Mna. Ordway que quer falar consigo na dois.
Annem sizinle konuşmak istiyor.
A minha mãe deseja falar-lhe.
- Babam sizinle konuşmak istiyor.
- O meu pai gostava de falar consigo.
Bay Harris sizinle konuşmak istiyor.
Mr. Harris gostaria de falar consigo.
Bay Prokosch sizinle konuşmak istiyor.
O Sr. Prokosch quer falar com você.
Bayan Persson sizinle konuşmak istiyor.
A Sra. Persson gostaria de lhe falar.
Sizinle konuşmak istiyor.
Ele quer falar consigo.
Şerif sizinle konuşmak istiyor.
O Xerife quer falar-lhe.
Çavuş Provo sizinle konuşmak istiyor.
O sargento Provo quer lhe falar.
Kumandanım sizinle konuşmak istiyor.
O Comandante quer falar consigo.
Evet, savcı sizinle konuşmak istiyor.
O procurador tem pressa de falar consigo.
İçişleri Bakanı sizinle konuşmak istiyor.
O Ministro do Interior.
Teğmen sizinle konuşmak istiyor bayan.
O tenente quer falar consigo.
Özel Ajan Polk sizinle konuşmak istiyor.
O Agente Especial Polk gostaria de falar consigo.
Bay Alfredo, Bay Pioppi sizinle konuşmak istiyor.
Mando-o entrar? Já te disse para não entrares aqui com os sapatos sujos.
McBride sizinle konuşmak istiyor.
O McBride quer falar convosco.
Sizinle konuşmak istiyor.
Ela quer falar consigo.
Sizinle konuşmak istiyor.
Ele quer falar com você.
Polisleri başı bağlantıda ve sizinle konuşmak istiyor! Pekala!
O chefe da polícia quer falar contigo no rádio.
Peder Adamsky, Perder Tom sizinle konuşmak istiyor.
Padre Adamsky, O Chanceler quer lhe dar uma palavra.
Bay Shermin sizinle konuşmak istiyor.
O Sr. Shermin quer falar convosco.
- Arnold sizinle konuşmak istiyor efendim.
- O Arnold quer falar-lhe.
Şef Dibner sizinle konuşmak istiyor.
- Eu mesmo. O chefe Dibner que falar consigo.
The New York Times aradı. '60 Dakika'sizinle konuşmak istiyor ve Georgine aradı.
O New York Times telefonou, "60 Minutes" quer falar-lhe... e Georgine chamou.
Bay Cohaagen sizinle konuşmak istiyor.
O Sr. Coohagen deseja falar-lhe.
Güvendiğiniz bir kişi sizinle konuşmak istiyor.
- Alguém, em quem confia, deseja falar consigo.
Yarın sizinle konuşmak istiyor.
Quer falar consigo amanhã.
Daniel Clamp sizinle konuşmak istiyor.
Daniel Clamp gostaria de falar consigo.
- Bay Provolone, kızınız sizinle konuşmak istiyor.
- A sua filha quer lhe falar.
Doktor sizinle konuşmak istiyor, efendim.
O médico quer falar consigo, senhor.
Sizinle bankayla ilgili bazı işleri konuşmak istiyor...
Quer falar-lhe de assuntos do banco antes que...
Bn. Rutledge sizinle mutlaka konuşmak istiyor.
A Sra. Rutledge tem andado à sua procura.
- Bayan Wilberforce Albay Courtney sakıncası yoksa sizinle özel olarak konuşmak istiyor.
- Sra. Wilberforce, o major Courtney quer falar-lhe a sós, se não se importa. Lá em cima.
Quanah sizinle iş konuşmak istiyor.
Quanah, quero falar de negócios.
İkimizin de ailelerini ilgilendiren bir konuda sizinle konuşmak için izin istiyor.
Ele pede permissão para falar consigo acerca de um assunto de ambas as nossas famílias.
Ekselansları, piskopos Folliot biraz önce Londra'dan geldi. Sizinle acil olarak konuşmak istiyor.
Eminência, o Bispo Folliot de Londres deseja falar-lhe com urgência.
Bay Kanning, Sayın Başbakan sizinle bir şey konuşmak istiyor.
Advogado Kanning, o reitor deseja falar com você.
- Sadece konuşmak istiyor sizinle.
- Ela só quer conversar. - Quanto costuma cobrar?
Bir kaç kişi sizinle bu konuyu konuşmak istiyor zaten.
Há várias pessoas que gostavam de falar-lhe sobre esse assunto.
Efendim Londra'dan şefiniz sizinle şimdi konuşmak istiyor.
Agora, Sr, uma chamada de Londres, o seu chefe quer falar consigo.
Barry Convex sizinle Videodrome hakkında konuşmak istiyor.
O Barry Convex gostaria de falar-lhe sobre o Videódromo.
Sizinle bunu konuşmak istiyor.
Quer falar consigo sobre isso.
- Lordum... Kraliçe sizinle konuşmak istiyor.
A rainha quer falar-lhe, agora mesmo.
sizinle konuşmak istiyorum 119
sizinle konuşmak güzeldi 26
konuşmak istiyorum 121
konuşmak istiyor 16
istiyorum 518
istiyorsun 66
istiyor 63
istiyorum ki 20
istiyor musun 190
istiyoruz 36
sizinle konuşmak güzeldi 26
konuşmak istiyorum 121
konuşmak istiyor 16
istiyorum 518
istiyorsun 66
istiyor 63
istiyorum ki 20
istiyor musun 190
istiyoruz 36
istiyorsan 64
istiyor musunuz 17
istiyordum 17
sizin 241
sizinle 59
sizin mi 61
sizinle tanıştığıma memnun oldum 60
sizin olsun 33
sizinleyim 24
sizinki 37
istiyor musunuz 17
istiyordum 17
sizin 241
sizinle 59
sizin mi 61
sizinle tanıştığıma memnun oldum 60
sizin olsun 33
sizinleyim 24
sizinki 37
sizin derdiniz ne 30
sizin gibi 99
sizin için 164
sizinle mi 26
sizindir 39
sizin de 22
sizinle geliyorum 51
sizinle gelebilir miyim 36
sizin için ne yapabilirim 426
sizinle biraz konuşabilir miyiz 19
sizin gibi 99
sizin için 164
sizinle mi 26
sizindir 39
sizin de 22
sizinle geliyorum 51
sizinle gelebilir miyim 36
sizin için ne yapabilirim 426
sizinle biraz konuşabilir miyiz 19