Ne duruyorsun Çeviri Portekizce
369 parallel translation
- Ne duruyorsun çalsana o zaman.
- Então toque bem.
Ne duruyorsun, onu bana fırlat ya da kendine bir çift bacak al.
Atira-me com isso, porque não? Ou compra um para de pernas novas.
Ne duruyorsun öldürsene?
Porque não o matou?
Ne duruyorsun matador?
De que estás à espera, toureiro?
Ne duruyorsun?
Que te detém?
- Ne duruyorsun, gitsene!
Então, vá-se embora, não espere mais.
Ne duruyorsun?
Vá, Andy.
Ne duruyorsun geri zekalı gibi?
Porque estás aqui em pé, como um idiota?
Daha ne duruyorsun?
Do que é que está à espera?
Gelde bir dene, hadi ne duruyorsun?
Experimentem, vamos experimentem!
Haydi, daha ne duruyorsun.Gidip onları getirsene.
Não fiques aí sentado. Vai lá buscá-las!
Ne duruyorsun, al o zaman
Peçam-na já
Hadi, kürek başına, ne duruyorsun?
Pegue na pá, está bem?
Lewis, orada ne duruyorsun?
Lewis, faz alguma coisa.
Eğer başka hiçbir şey beni sana hatırlatmayacaksa, ne duruyorsun?
Se não se lembrará de mais nada de mim, então continue.
Git dedim sana! ne duruyorsun?
Porque voltaste?
Nu, ne duruyorsun orada?
Porque estás aí parado? Entra.
Ne duruyorsun?
Que o impede?
Ne duruyorsun? Çık şuraya!
Vai lá para fora, pá!
Lewis, ne duruyorsun etrafta?
Lewis, porque estás aí parado?
Ne duruyorsun?
Que é que estás a fazer?
Hadi ne duruyorsun?
O que é que se passa contigo?
Ne duruyorsun!
Então vá!
Burada ne duruyorsun hala?
Bem, o que fazes aí parado?
Ne duruyorsun, vursana ağzına!
Vai, mete-lho na boca.
Emirlerini aldın, ne duruyorsun?
Tem as suas ordens. Avance!
Ne duruyorsun?
Do que estás à espera?
- İyi öyleyse ne duruyorsun.
- Não, vai tu andando.
Hâlâ ne duruyorsun? Kaldır kıçını!
Isso não é um cruzeiro de lazer!
- Ne duruyorsun, git söyle.
- Força, diz.
Ne diye lafı ona getirip duruyorsun?
Porque continuas a insistir nisso?
Ne duruyorsun, sana ateş edemezler.
- Não por trás. É mais seguro.
Fakat yanlış yerde duruyorsun Allison ile aranda ne olduysa bunlara önemli değil diyorsan senin Sundown'da sonun geldi demektir.
Mas isso é onde você está errado, porque passe o que passar entre você e o Allison, Você acabou em Sundown.
Ne sızlanıp duruyorsun?
Está reclamado do quê?
İki gündür sen bana ne yapıp yapmayacağımı söyleyip duruyorsun.
Há dois dias que me diz o que devo ou não devo fazer.
Ne diye duruyorsun ki?
E porque hei-de parar?
Ne bağırıp duruyorsun?
Que gritos!
- Ne çalıp duruyorsun zili?
- Não paras de tocar?
Ne diye bakıp duruyorsun?
Por que estás a olhar?
- Ne bakıp duruyorsun?
- Para onde estás a olhar? - Para ti, seu porco!
- Pepper, ne mιrιldanιp duruyorsun?
- Que estás para aí a resmungar?
Ne diye bağırıp duruyorsun?
Porque é que as pessoas têm de gritar?
Ne bağırıp duruyorsun bu insanların önünde?
O que significa essas vozes?
Ne diye duruyorsun?
Por que você está esperando?
Şu anda ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Seni gördüğüme gerçekten çok sevindim. Orada duruyorsun, iyisin, güçlüsün ve yakışıklısın.
É quase impossível que imagines a alegria que me dá, o feliz que estou por ver-te tão bem, tão forte, tão bonito.
Ne ateş edip duruyorsun orada? Şu siyah arabalı herif.
É aquele tipo do carro preto.
Kendini ne sanıyorsun da, ofisime gelip detektiflerimden birini azarlayıp duruyorsun?
Quem pensa que é para entrar no meu gabinete e ralhar a um dos meus detectives?
Ne bağırıp duruyorsun, kabak kafa?
O que estás a balbuciar, cabeça de abóbora?
Peki ne mızıIdanıp duruyorsun Vern-O?
Que estás para aí a choramingar, Vern?
- Ne diye şikayet edip duruyorsun?
De que te queixas? Não sei.
Öyleyse, ne diye hala burada duruyorsun?
Então por que não vai?
ne duruyorsunuz 21
ne düşünüyorsun 2039
ne düsünüyorsun 18
ne düşünüyorsunuz 319
ne durumdayız 39
ne durumda 48
ne durumdasın 24
ne düşündün 40
ne duyuyorsun 30
ne duydun 57
ne düşünüyorsun 2039
ne düsünüyorsun 18
ne düşünüyorsunuz 319
ne durumdayız 39
ne durumda 48
ne durumdasın 24
ne düşündün 40
ne duyuyorsun 30
ne duydun 57