Ona ne yapacaksın Çeviri Portekizce
173 parallel translation
Peki, ona ne yapacaksın?
O que fará com ele?
Ona ne yapacaksınız?
Que lhe vão fazer com ele?
Ona ne yapacaksınız?
Que vai fazer com ele?
- Ona ne yapacaksınız?
- O que vai fazer com ela?
Ona ne yapacaksın?
O que farás com ele?
Ona ne yapacaksınız?
me ouvindo, me vigiando.
- Ona ne yapacaksın?
- Que vai fazer?
- Ona ne yapacaksın?
- O que é que vai fazer com ele?
- Ona ne yapacaksınız?
- O que é que lhe vão fazer?
- Ona ne yapacaksın?
- O que queres que eu faça?
Olgunlaştığında ona ne yapacaksın?
O que vai fazer com isso quando amadurecer?
Ona ne yapacaksınız?
Que vai fazer a ele?
Ona ne yapacaksın?
O que lhe vais fazer, docinho?
Ona ne yapacaksın?
Que vais fazer com ele?
Ona ne yapacaksın?
O que lhe estais a fazer?
Ona ne yapacaksınız?
O que tenciona fazer com ele?
Ona ne yapacaksınız?
O que vão fazer-lhe?
- Ona ne yapacaksınız?
- O que lhe vão fazer?
Ona ne yapacaksın?
O que é que lhe vai fazer?
Andrew'u size verirsem ona ne yapacaksınız?
Se o deixar ficar com o Andrew, que vai fazer?
Ona ne yapacaksınız?
O que é que você vai fazer com ele?
Ona ne yapacaksınız?
- Que lhe vão fazer?
Şayet onu sana getirirsem yada seni ona ona ne yapacaksın?
Se iha levasse ou o levasse até ela... de que lhe servia?
- Ona ne yapacaksınız?
O que vai fazer?
Ona ne yapacaksın?
O que vais fazer com ele?
Ona ne yapacaksınız?
O que é que lhe vai fazer?
- Ona ne yapacaksın?
- O que é que vais fazer com ele?
Ona ne yapacaksın?
- Que te fez ele?
Ne yapacaksınız ona?
O que lhe vão fazer?
Ona ne yapacaksınız?
O que é que lhe vão fazer?
Ben de ona "Ne yapacaksın?" dedim.
Perguntei-lhe. "Que vais fazer?"
- Ona yardım konusunda ne yapacaksın?
Como você vai ajudá-lo?
Ona "Silahla ne yapacaksın?" diye sordum.
Perguntei-lhe para que era a arma.
Ona ne yapacaksın?
- Obrigado.
Ne yapacaksın ona?
- O que lhe farão?
Başbakanınız Ngo Dinh Diem, şunu bilmek istiyor. Bir Vietcong görürseniz veya ona yardım eden birini duyarsanız ne yapacaksınız?
O nosso Presidente, Ngo Dinh Diem, quer saber que fazem se virem um vietcong, ou souberem que alguém os ajuda.
Ne yapacaksın yani, beni ona mı vereceksin?
E então? O que é que vais fazer? Entregar-me a ele?
Ne yapacaksın, ona bir içki mi hazırlayacaksın?
O que vai fazer? Preparar-lhe uma bebida?
Ona "Ne yapacaksın veya nerede" kocasına gelince "ne yapacan veya nerede"
Ouro! ( golden ) Olha!
- Ona ne yapacaksın?
O que vais fazer?
Ve ona ne yapacaksınız?
E depois, que faria?
Benim evimde yaşadığın sürece, ben ne dersem onu yapacaksın, ben neye inanırsam ona inanacaksın.
Enquanto estiveres em minha casa, vais fazer o que eu faço e acreditar no que eu acredito.
- Peki ne yapacaksın? Ona bunu hiç söylemeyecek misin?
Não vais dizer-lhe?
Şimdi, ne yapacaksın ona?
Está bem. Agora, o que lhe vais fazer?
Ne yapacaksın ona?
O que vais fazer com ela?
Ona yardım etmek için ne yapacaksın? O kararını verdi, Ufaklığı seçti.
A tua miúda está lá também, ela está em sarilhos.
- Ne yapacaksınız ona?
- E vai levá-lo para onde?
Ona yetişince ne yapacaksın?
Que farás depois de o apanhares?
- Hayır, ne yapacaksınız ona?
- Não, o que vão fazer com ele?
Sen ne yapacaksın, saklanıp ona Ginger mı diyeceksin?
O que é que vai fazer? Esconder-se, e depois chamar-lhe Ginger?
Ne yapacaksın, ona hayat öpücüğü mü vereceksin?
Que vais fazer, fazer-lhe respiração boca a boca?