English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ O ] / Oraya bakın

Oraya bakın Çeviri Portekizce

200 parallel translation
- Bakın, oraya bakın.
- Olhem, olhem para além!
Oraya bakın!
Olhem para ali!
Baxterların oraya bakın, ama onu canlı ele geçirin.
Procurem-no junto dos Baxter, mas apanhem-no vivo!
- Oturun ve oraya bakın.
Sente-se. Olhe para ali.
Şef, oraya bakın.
Chefe, veja! Veja lá em baixo!
Oraya bakın.
Fica de atalaia.
- Harry Monroe. Oraya bakın.
Harry Monroe.
Oraya bakın!
Olhe ali!
Kantinin oraya bakın.
Vejam nas máquinas automáticas.
Oraya bakın!
Procurem ali!
Oraya bakın.
- Olhem para ali.
Oraya bakın.
Olhe lá para fora.
Şuna bakın. Tam oraya bakın.
Olhem para aquilo ali.
Pekala, bir bakın, oraya bakın!
Bem, sortuda, sortuda!
- Yatağın orada olması lazım, oraya bakın.
Não a encontro.
Bana ters bakıp oraya kimseyi sokmadığını söyledi.
Olhou para mim e disse que não deixava ninguém ir lá.
İhtiyarın oraya bak.
Vai dar uma olhada no Vovô!
Ben gidince, kasabanın merkezindeki meydana git. Oraya iyice bak. Orası seni sevdiğimi anladığım yerdi.
Quando eu estiver longe, vai àquela praça que há no centro e olha bem para ela, porque foi aí que soube que te amava, foi onde tivemos aquela discussão e eu não sabia que fazer.
Bak, Ona birşey olmasını istemiyorsan Bize oyun oynamadan, doğruca paraların olduğu yere götüreceksin günlerce tepelerde oradan oraya boşuna dolaştırmadan.
Se perceber que pode acontecer algo com ela, se tentar ser muito esperto... então talvez nos leve direito ao dinheiro... ao invés de ficarmos vagando dias e dias.
Oraya dikkatlice bak ve kararını ver ya da toplum kurallarını sadakatle uygulamada dikkatsizlik yapmayın.
Dêem uma boa olhadela e decidam se pretendem ou não seguir as regras da nossa sociedade.
Bakın ne diyeyim. Onu yeriz sonra kendinizi suçlu hissederseniz bir mezar kazarız, onu oraya kusarsınız.
Olhe, fazemos assim, vamos comê-la, se depois se sentir um pouco culpado, cavamos uma sepultura e pode vomitar lá para dentro.
Bakın, hüviyetimi selde kaybettim de... nasıl olsa oraya girdiğinize göre, belki... bana biraz Old Harper alır mısınız... alkollü içki?
Perdi minha ID em uma inundação... e eu queria saber, já que entrará lá mesmo... Pode me comprar Old Harper?
Bakın, sizi oraya arabamla bırakıp sonra eve dönebilirim.
Olha, eu posso levar-te no carro e depois vou para casa.
Şimdi dinle bak, oraya gidip Bay Christopher'ı bulacaksın.
Bom, deixa-me explicar-te.
Oraya bak, Ayaklar odanın dışında!
Olhem para ali, pernas fora do quarto!
Mektup sonra, ağaçların oraya bak.
Vê as árvores.
Bakın, Maine'de bir yerimiz var, yazın oraya gidebiliriz.
Temos uma casa no Maine onde podem passar o Verão.
Bakın oraya gitmek istiyorum.
Quero ir já para lá.
Hayır. Bakın, o heykeli oraya beni aptal durumuna düşürmek için koydu.
Veja, ele colocou a estátua lá para me enlouquecer.
Bakın bayan, orası açık. Eğer birini görmek istiyorsanız oraya gitmelisiniz.
Olhe, se quer saber se o consulado está aberto, terá de ir lá.
Bakın oraya.
Olha para ali.
Sen oraya bak. Arayın!
Revistem por aí.
Bak, biliyorum şarkı söylemek için falan gezip duracaksın ama ben oradan oraya gitarını taşıyabilecek bir adam değilim.
Sei que vais chegar longe com a tua música e tudo o mais. E... eu não fui feito para andar a carregar as tuas guitarras.
Oraya bakın!
O rapazeco escapou, encontrem-no.
Bak, oraya gidip, onunla kapışacaksın, değil mi?
Vais ter com ele e vais desancá-lo, não vais?
Bak. Oraya vardığın zaman, onu pencereden ya da yan kapıdan içeriye sok.
Olha, quando chegares lá com ela, entrem pela janela ou pela porta lateral.
- Gidin bakın oraya.
- Ide buscá-lo.
Dailieslerim gibi, bakın oraya, Clar?
Gostas das minhas flores, ali, Clar?
Mutlu ailelerde oynamamasıdır! Maggie, lütfen dinle, senin Sean'ı geri almanı istiyoruz ama maalesef, kanun seni oraya göndermemizi söylüyor. Eğer gitmezsen ve işbirliği yapmazsan o zaman bütün çocuklarını bakıma almak zorunda kalırız.
Não com idiotas que jogam às famílias felizes! a lei diz que devemos enviar-lhe para o centro. temos que ficar com todos os teus filhos.
Bak, onunla konuşmak için oraya gittiğinde, dostum, - Şu PG - 13 filminde ki gibi herkesin onu yapacağını ummasını istedikleri adam olmanı istemiyorum.
Quando falares com ela, meu, não sejas o tipo dos filmes para maiores de 13 por quem todos torcem!
Yakıt depolarının oraya bak.
Vê o que consegues encontrar ao pé dos depósitos de gasolina.
Bakın, demek istiyorumki... bu ada belkide gerçek değil, ama eğer gerçekse, oraya gidip gidemeyeceğimizi bilemiyorum.
Quer dizer... a ilha até pode nem existir. Olhem. E se existe, não sei se se pode lá chegar.
Şuraya bakın. Oraya bir eczane açmışsın.
Tem uma farmácia aqui, não tem?
Bak kardeşim, ya oraya girip babamız öldü mü bakacaksın ya da, sonsuza dek bir hiç olarak kalacaksın.
A isso chama-se roubar, Dave. Não é roubar. A tua namorada trabalha aqui.
Bana inanmıyorsanız, oraya gidin bakın.
Vá até aquela igreja, e veja se estou a mentir.
Şimdi koşun oraya ve bakın.
Venham ver...
Onlardan önce oraya varmaya bak. Böylece en tecrübelileri sen olacaksın. Ve ne yapacaklarını söyleyebileceksin.
Vai chegar antes deles... e vai ser o mais experiente, vai dizer a eles o que fazer.
Triyaja bak.Kaldığı öğrenci yurdunun adını öğren ve oraya bir ambulans yolla
Averigua a residência e manda uma ambulância.
Bakın bayım, oraya giremezsiniz.
Não pode entrar aí.
Bakın oraya da uyuyor.
Veja. Ele também se encaixa.
Kitabın nerede bittiğine bakıp oraya gidelim hadi.
Vamos ver onde o livro acaba e vamos lá.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]