Pe Çeviri Portekizce
23,619 parallel translation
Tekneler harekete geçtiğinde en yakın kaleye karadan adam göndereceğiz.
E ao mesmo tempo com um ataque naval, enviaremos um grupo de homens a pé, em direcção ao forte mais perto.
Bak, sen ve ben ayrı yollardan işe koyulmuş olabiliriz ama böyle bir işi durdurmak için yetiştirildik....... bizden bekleneni vermek için.
Nós podemos ter começado com o pé esquerdo mas foi para impedir situações destas que fomos criados. O que é esperado de nós.
Ya ağırlığını koyup bu evliliği yasaklar ve iki kardeş birbirine düşünce Kraliyet ailesi ikiye bölünür ya da evliliğe izin verip başında olduğu kiliseyle bir çarpışmaya girer.
Ou bate o pé e proíbe o casamento, o que vira uma irmã contra a outra e divide a família real, ou permite o casamento e entra em guerra com a igreja da qual ela é chefe.
Ama ağırlığını bir çıplak ayağından diğerine verdiğini hissedebiliyordum.
Mas consigo senti-la a pôr peso ora num pé descalço, ora no outro.
Millet, masalar oraya doğru sıralanacak ve bar, havuzun yanında olacak.
Pessoal, as mesas ao longo desta parte aqui atrás, e o bar fica ao pé da piscina.
Başımda dıkılıyordu.
Em pé, à minha frente.
Buraya yürüyerek mi geldin?
Vieste a pé até aqui?
Yoksa ayakta mı yiyeceksin?
Ou vais comer de pé?
Ayakta nasıl durabiliyorsun anlamıyorum.
Não sei como ainda te aguentas em pé.
Kalkın!
Em pé!
Alfred'le yürürüz biz.
O Alfred e eu vamos a pé.
Sinclairle birlikte Fransa'da bir tur yürüyüşü.
Um passeio a pé por França com o Sinclair.
Uyandıysan, revire geri dönebilirsin.
Se estás de pé, pode regressar à Enfermaria.
Şöyle geç de, resmini çekeyim.
Fica de pé. Vou-te tirar uma fotografia.
Belli bir giriş çıkış yok, araç bir yana yaya için bile dar.
Não há um caminho limpo nem para entrar nem para sair, pouco espaço para um veículo, só tráfego a pé.
Bu binayı yıkmadan gitmek istemiyorum.
Não quero deixar este lugar de pé.
Solmuşsun, hastasın ayakta zor duruyorsun.
Encolhido, doente, mal te seguras de pé.
Arkamda dur.
Fica ao pé de mim.
Ama ne olursa olsun, anlaşmanın olacağından hiç şüphem yok.
Mas tenho a certeza que o acordo se manterá de pé.
Gelin, ateşte ısının.
Vinde, sentai-vos ao pé do fogo.
Şimdi sizlerin sayesinde, yürüyebildiğim her yere yürüyorum.
Ajudaram a reerguer-me, o que é bom porque, agora, eu vou a pé para todo o lado.
Bütün gün ayakta durduğun için çalışırken zorlanıyor musun?
É difícil trabalhares de pé o dia todo por causa da...
Hadi.
De pé!
Ayağa kalktığımda iyi olacağım.
Fico bem quando me puser de pé.
Önceleri ne işe bulaştığımı bilmiyordum ama işe girince bir ayağın burada diğeri öbür tarafta işler cidden zor yürüyor.
Sei que não entendi tudo de início, mas estava a ser difícil ter um pé no bairro e outro fora.
Gizlice gemiye bindirdikleri sonra da kaçamasın diye ayağını kestikleri adam.
Aquele que eles raptaram e colocaram num barco, e depois lhe cortaram o pé para que ele não fugisse.
Dayan ona.
Mantenham-no em pé.
Hemen ayağa kalk!
Agora, ponha-se de pé! Levante-se!
Onun ayağa kalkıp seni küçümsemesi için mi?
Ele em pé, a olhar de cima para si?
Yarım ayaklı bir Afrikalıyı bastırmaya çalışmıyorum.
Bem, não estou a tentar ser nenhum africano desgraçado com meio pé!
Siyah erkek yaya olarak kaçıyor.
Homem negro a fugir a pé.
O leşler karavanın dışında yapılmıştı.
Encontrámos as carcaças ao pé da cabana.
Ayağını vurmuş falan olmalı.
Deve ter arrancado o Seu dedo do pé.
Ayağım şimdi ağrımaya başladı.
O meu pé está-me a começar a doer.
Yerel polisten önde olmak için zekice bir yol.
É uma forma inteligente de estares um pé à frente da polícia local.
Postaları kapıya bırak, birine aldırtırım.
Deixa o correio ao pé do portão. Eu mando alguém buscá-lo.
Besin değerlerinin hemen yanındaki silüet sensin.
Vês? És esta silhueta aqui, mesmo ao pé dos valores nutricionais.
Niye altının yanında durmuyor?
Porque é que ele não fica ao pé do ouro?
Ayağa kalktığımda, eğer kafamı sağa doğru çevirirsem, direk balkonumun içini görebiliyorum.
Quando fico de pé, se conseguir virar a cabeça, consigo ver o meu terraço.
Ve arabayı da destek olarak kullanabilirsin, bacağındaki baskıyı azaltır.
Pode utilizar o carrinho para caminhar, diminuir a pressão sobre o seu pé.
Adamın arabası bile yok ve sen onu vurarak...
A pé. Tu disparaste nele,
O araziye adım attığın anda seni hapse tıktırabilir.
Se pões um pé que seja dentro de casa dela, manda-te prender.
Göl kenarına bir ev yapacağız.
Vamos construir uma casa ao pé do lago.
Holly'nin yanında normal davran yeter.
Mas comporta-te normalmente ao pé da Holly.
Bu şekilde durursa, düşür sırt üstü.
Assim de pé e parado e ele cai de costas.
Ve Geeta, buradan 1 puan kazanıyor.
E Geeta fica de pé e marca um ponto!
Catherine'in duruşması biter bitmez karakolu arayıp ne durumdalar bakarım. Sağ ol.
Assim que a audiência da Catherine acabar, eu ligo para a esquadra e vejo em que pé estão.
Herkes ayağa!
Todos de pé.
Sanıkları suçlamayı bırakıp, bu salona giren her insanoğlunu içeriye tıkarak aileleri parçalayıp, sonra da iyi çocuk yetiştirmediler diye insanları azarlayan sistemimizi suçlayın da tüm meslektaşlarımız görsün.
Mostre aos nossos colegas que devemos parar de culpar os arguidos e começar a culpar-nos a nós por um sistema que destrói famílias ao prender todos os homens de cor que colocam o pé no tribunal. Para depois repreendê-los por não educarem os seus filhos.
Başında elimde bıçakla durduğumu hatırlıyorum.
Lembro-me de estar ao pé dela a segurar uma faca.
Olsaydı burada olurdu rıhtımın bir yerinde oturmuş mangal yemektense.
Se precisasse, estava aqui e não algures ao pé da baía.