English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ S ] / Senin için

Senin için Çeviri Portekizce

63,578 parallel translation
Senin için saat altı olur.
O que seria às 18h00 para ti.
Senin için sevindim.
- Ótimo. Para teu bem.
Ben senin için endişelenmiyorum.
Não estou preocupada contigo.
Senin için geldiğime inanmadı.
Ela não acreditou que vim ver-te.
Bu kıyafeti yine giyeceğim çünkü bence kefaretimi ödemenin tek yolu bu ve senin için de böyle olabilir.
Uso este traje novamente porque penso que é uma redenção. Também pode ser para ti.
- Ben de aynısını senin için söyleyebilirim.
- Posso dizer o mesmo de ti.
Senin için o kanıtın girişini yapayım, sen de acil durumun neyse onla ilgilenirsin.
Porque não registo isso para resolveres a emergência?
Senin için sorun değil yani bu?
E tu aprovas isso, não é?
Senin için kalırım ama içim paramparça, tamam mı?
Fico por ti, mas estou cansada.
Oliver, belki de Amerika'ya dönmen senin için daha hayırlı olur.
Oliver, talvez seja a altura de voltares para a América.
Amanda Waller gibi olmayacağını söylediğinde senin için endişelenmiştim.
Quando disseste que não te tornarias na Amanda Waller, - a minha preocupação eras tu.
- Senin için bir sorun yoksa tabii.
- Se concordares.
Istırap senin için yeni bir şey değil.
A dor não é uma novidade para ti.
Senin için canımı verirken son dileğim buydu.
O meu último desejo após ter dado a minha vida pela tua.
Senin için yaptığım fedakarlığın aynısını sen de onlar için yaparsan.
Ao fazer o mesmo sacrifício que fiz por ti.
Senin için öldürme emirli ilan koydurmuş.
Colocou um alerta em ti com ordem de atirar para matar.
Neye ihtiyacın olursa olsun, senin için buradayız, Gündüzyürüyen.
Viemos por ti. Fazemos o que quiseres, Diurno.
Hepimiz senin için çok endişelendik.Öldüğünü düşündük.
Estávamos todos preocupados contigo. Pensávamos que estavas morto.
Sebastian, dürüst olmalıyım ki senin için geçrekten endişelendim.
Sebastian, tenho de ser sincera, estou mesmo preocupada contigo.
Bilirsin, Alec'in senin için yaptığı gibi.
Como o Alec fez contigo?
O artık senin için yok.
Não existirá mais para ti.
Senin için geri döneceğim.
Eu volto por ti.
Senin için geri geleceğim. Sana döneceğim.
Mas eu volto para te abraçar.
Senin için gitme vakti.
Está na hora de tu partires.
Naomi senin için birkaç doz kanser kürü koydu.
A Naomi deixou-te umas quantas doses de medicamentos para o cancro.
Özellikle anneni kaybetmenin ardından senin için takdire şayan.
É especialmente admirável, para si, depois da perda de sua mãe.
Senin için gitme vakti.
É altura de ires embora.
Evet ama senin için haberlerim var dostum.
Bem, tenho uma notícia para ti, pá.
Naomi ile birlikte olmamın senin için olmadığına sevindim.
Estou contente que eu e a Naomi estarmos juntos não seja um problema para ti.
Miller bunu senin için yapıyorum.
Miller, faço isto por ti.
Üzgünüm. Bu senin için çok zor olmuş olmalı. Ama beni günde sekiz kere arayamazsın.
Desculpa, sei que deve ter sido difícil para ti, mas não me podes telefonar oito vezes num dia, é demasiado.
Hadi. Senin için yaptım.
Vá, eu dancei para ti.
Ve bence senin için de öyle olabilir.
E acho que também é para ti.
Senin için güzel görünmek istiyorum.
Bem, ainda quero estar bonita para ti.
Bunu görmek senin için zor olmalı.
Deve ser difícil para ti veres isso.
Galiba senin için endişeleniyor.
Acho que está preocupada consigo.
Üzülme, ben senin için yapmaya devam edeceğim.
Não te preocupes, eu faço-o por ti!
Bu senin için Jack, ve senin Hooli / Endframe kutun için yani Çin'de üretilen en başarılı Amerikan veri depolama uygulaması olacak olan ürün için.
À tua, Jack. Que a tua caixa Hooli / Endframe seja a mais bem sucedida ferramenta de armazenamento a ser fabricada na China.
Senin için kalelere yerleşmemizi mi istiyorsun?
Queres que a gente ocupe os castelos por ti?
Kaleleri senin için savaşırken ölen adamların ailelerine ver.
Dá esses castelos às famílias dos homens que morreram a lutar por ti.
Hayatımın pişmanlığı Oberyn'in senin için savaşırken ölmesi.
O meu maior desgosto é Oberyn ter morrido a lutar por vós.
Çalışmak için buraya geldim çünkü herkes ofisime uğrayıp nasıl olduğumu soruyordu ve benim de ilgiye ihtiyacım yok ayrıca daha yeni Oliver'la görüştüm telefonda ve dediğine göre Rusya'ya gidiyormuş, o yüzden senin burada ne işin var?
Vim trabalhar aqui porque todos passam por lá e perguntam como estou, e não quero essa atenção. Acabei de falar com o Oliver, ele vai para a Rússia. O que é que fazes aqui?
Çünkü benim yaptığım şeyle senin şu an yaptığın şey aynı değil! Hayatta kalmak için gereken neyse onu yapıyoruz ve bu birkaç yasayı çiğnemek veya sana inanan insanlara ihanet etmekle olacaksa, olsun varsın! Birebir aynılar.
O que fiz e o que estás a fazer, não são a mesma coisa!
Tıpkı senin gibi hakim, hakem ve infazcı görevlerini tek başlarına yaptıkları için.
Como tu, eles são juízes, jurados e executores.
Sana katılmasam bile güvendiğim ve senin benim için aynı şeyi yapmadığın meselesini.
O facto de que te apoio mesmo quando discordo, mas tu não tens a mesma consideração por mim.
Babamın yanlışlarını düzeltmek için kostüm giydim. Ama işin temelinde, esasında senin yaptıkların, Dig'in yaptıkları, ekibin benim için yaptıkları aslında hepsi bir yalana dayanıyordu.
Vesti o capuz para resolver os erros do meu pai, mas a base disso, a fundação disso, do que fizeste, do que o Dig fez, do que a equipa fez em meu nome, tudo se baseou numa mentira.
Ne olursa olsun, senin için buradayım.
O que quer que seja, eu apoio-te.
İnan bana, gitmem gereken yer, senin gelmen için çok tehlikeli.
O local para onde tenho de ir, é perigoso demais para ti.
Yarığı kapatırım ama Gölge Avcıları'nın ya da senin iyiliğin için değil. Ölümlerin önüne geçeceği için.
Eu fecho a abertura, não por ti ou pelos Shadowhunters, mas porque salvará vidas.
Laurie ona karşı durup senin tarafında olduğum için beni cezalandırıyor.
Castigo da Laurie por ter ficado contra ela.
Senin terfi almaman için herhangi bir sebep var mı sence?
Alguma razão para não ser promovido?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]