English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Z ] / Zavallı babam

Zavallı babam Çeviri Portekizce

72 parallel translation
Zavallı babam.
Pobre Papá.
Zavallı babam.
Pobre pai.
Zavallı babam.
Meu pobre Papá.
Zavallı babam. O hiç bakamadı.
Pobre pai... ele nunca conseguiu.
Zavallı babam ve dedelerim Barnesdale'de yaşadılar.
O meu velho pai e todos os pais antes dele... viveram em Barnesdale.
Zavallı babam.
" Coitado!
- Zavallı babam, tam bir cehennem gibi.
- Pobre pai, vai ser um inferno.
Zavallı babam.
Coitado do pai.
Zavallı babam orada yatıyor.
O meu pobre pai ali.
"Zavallı babam kötü Aku tarafından bir ateş çemberinde tutsak edildi."
"O meu pobre pai aprisionado num anel de fogo pelo malvado Aku."
Zavallı babam...
Pobre papá!
Geçen sonbaharda zavallı babam öldü.
No último Outono o meu pobre pai morreu.
Zavallı babam...
Pobre pai...
Annem ögretmendi ve zavallı babamında bir kurutemizleme dükkanı vardı.
Minha mãe era professora e meu pai tinha uma... simples lavandaria.
Zavallı babam, çayıma artık şeker atmayacağımı söylediğim zaman az kalsın çıldırıyordu.
O meu pobre pai quase ficou maluco quando lhe disse que iria parar de por açúcar no meu chá.
Tüm paramızı çarçur ettin. Zavallı babamı delirttin. Erkek arkadaşımı çaldın ve yeter diyebiliyorsun!
Tu gastas-te todo o nosso dinheiro, deixas-te o meu pai louco... roubas-te o meu namorado e achas que já tiveste o suficiente?
Zavallı babam, kendisinin 4 katı zekası olan birine, kuşları ve hayvanları anlatmak zorunda.
Coitado do pai. Ele tem de explicar os pássaros e as abelhas a alguém com o quádruplo do seu QI.
Üç el ateş edildi, zavallı babam yere serildi.
Três disparos, e meu pobre pai deitado no chão.
Zavallı babam, yalnız başına gelecek.
Que pena que o pai tenha que viajar sozinho, não é?
Zavallı babamın mülküyle ilgili geciken bazı ayarlamaları hallediyorum.
Percebi que tem havido algum atraso na distribuição de bens do pobre Papa.
Zavallı babam toplumdan dışlanmıştır.
Pobre papá, anda a fugir da sociedade.
Zavallı babam.
Coitado do meu pai.
- Benim zavallı babam her gün o korkunç dükkândaydı hukuk fakültesinin masraflarını o ödedi.
O coitado do meu pai passou a vida naquela loja horrível. Ele pagou-me o curso de Direito.
- Sonra da zavallı babamız öldü.
E então o pobrezinho do papá morreu.
Zavallı babam diğer en sevdiği oğlunu kaybetti.
Pobre do pai. Perdeu o seu outro filho preferido.
Yüce Tanrım, Kutsal Babamız biz zavallı fani kullarını o yüce makamında oturup izlerken.
Deus, é nosso Pai. Sentado nas alturas nos ve, pobres mortais.
Babamı bilirsin. Denizler kadar büyük bir yüreği vardır. Ama zavallı ihtiyar kafasında beyin yok.
Sabe como é o pai, ele tem um coração tão grande como o mundo... mas não tem cérebro naquela cabeça.
Aynı zamanda zavallı amcamı, ve tahminen babam olan, Jan Bronski'yi,... Polonya postanesine sürükleyerek,... ölümüne neden oldum.
Tive também o me pobre Tio e presumível Pai, Jan Bronski, arrastei-o até aos Correios Polacos o que causou, assim, a sua morte.
Zavallı babam, Doktor.
O coitado do meu pai, doutor.
Bunu babam, mekanı cennet olsun, zavallı yaşlı anneme vermişti!
O me'pai deu-o à minha pobre e velha mãe, que Deus a tenha!
Görünüşe göre zavallı yaşlı babam kayıp elementin sadece tarayıcıların metabolizmasında bulunduğunu söylemeyi unutmuş.
Parece que o meu pobre paizinho esqueceu de mencionar, que o elemento que faltava só pode ser encontrado, em secreções corporais, do tipo de metabolismo dos Scanners.
Trenle gelmelerini söyledim ama babam o zavallı eski arabayla gelmekte direndi.
Deviam ter vindo de comboio mas o papá teimou em vir naquele carro velho. Temos algo a comunicar-lhe.
Sen kimsin ki, Benim zavallı emekli babamı aşağılıyorsun?
Com que direito insulta o meu pai que vive num lar?
Zavallı babamız!
Coitado do pai!
Babam zavallının tekiydi.
Bem, ele era um triste.
Özür dilerim. Benim zavallı büyük babam nasıl olmuş da... Bram Stoker'ın kitabında kibir karakterden esinlenmiş olabilir.
Como meu pobre avô pôde inspirar um personagem... do livro de Bram Stoker, eu nunca entenderei.
Babam o zavallı hindiyi öldürecek.
- O pai vai matar o pobre peru.
Zavallı anne ve babam.
Coitada da mãe e do pai.
Gör ki, babamı hiç tanımadım, annemi de zavallı beni doğururken göçmüş.
Sabes, eu nunca conheci o meu pai, e a minha mãe faleceu durante o meu parto.
Bildiğin üzere babam, Bronx'ta büyümüş zavallı, mücadeleci bir Yahudi. Noel, onun için Çin yemeği ve film anlamına geliyor.
Para o meu pai, um pobre judeu trabalhador que cresceu no Bronx, o Natal era comida chinesa e um filme.
- Babam o zavallı adamı düşünmeden duramamış.
Mas o meu pai não conseguia parar de pensar no pobre homem.
- Zavallı değil efendim. Ama zengin Yuhudiye göre öyleydi. Babam da bunu biliyor.
Não sou um rapaz pobre, senhor, mas o rico judeu é o homem que poderia sê-lo, senhor... como meu pai lhe dirá.
Bu yaşlı ve dürüst adamın yani zavallı ihtiyar babamın söylemeye çalıştığı...
E devo dizer que, embora eu o chame de velho, é pobre e também meu pai.
Babam, meyve suyu bardağının boyutu yüzünden, zavallı bir garsona kıza bağırdığını söylemişti.
O pai disse que ela estava aos berros para uma pobre empregada sobre o tamanho do copo.
Babam da beni acınası bir zavallı olarak görürdü.
O meu pai também me chamou um miserável falhado.
Sen intikamını oynayabilesin diye kız kardeşim, babam ve bütün klanımız, şu zavallı muhafızların yaptıkları gibi kendilerini feda edinceye dek mutlu olmayacak mısın?
Não ficará satisfeito até que a minha irmã... o meu pai... e nosso clã inteiro... seja sacrificado, tal como estes pobres guardas o foram, para que possa executar a sua vingança?
Ya beni okuldan almaya gelen babamın, avluda dayak yediğimi görünce, oğlunun nasıl da ezik ve kaybetmeye mahkum bir zavallı olduğunu fark ettiği güne ne dersiniz?
Ou que tal o dia em que o meu pai me veio buscar... e me viu a levar uma sova no pátio... e percebeu que o filho era um falhado?
Babam çok öfkelendi ve bir sopa alıp orda, herkesin önünde, zavallı Peter'ı dövdü, yığılıp kalana ve ikisi birden ağlayana kadar.
Papai ficou tão irado que pegou a vara dele e bateu no pobre Peter, na frente de todo mundo, até que se cansou e ambos choraram.
Sonrasında babam beni yan odaya çekti ve canıma okudu. "Sen bir zavallısın." dedi.
Então o meu pai puxou-me para um quarto apontou o dedo, e disse : " Tu és patético.
Çünkü zavallı kardeşim çok yavaş. Babam gelecek birisiyle konuşmak isteyecek. O da sensin.
Porque não consegui carregar o babaca do meu irmão e quando eu finalmente encontrar meu pai, ele vai querer falar com alguém e será com você.
peki, eğer niyetiniz buysa... beni zavallı biri yapmaksa dr. Wallace, bunu bütün gün konuşabiliriz. babam, beni annemin sütyenini denerken yakaladıktan sonra... evden attı.
Se está tão empenhado em deixar-me miserável, vou falar-lhe do dia em que o meu pai expulsou-me, após apanhar-me a experimentar o sutiã da minha mãe.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]