English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Against your will

Against your will translate Turkish

477 parallel translation
I have never gone against your will.
Sana bugüne kadar hiç karşı gelmedim.
You chose to tell me that you liked me against your will. Against your reason, against even your character.
Benden niyetinize, nedenlerinize ve hatta... karakterinize karşı gelerek hoşlandığınızı söylüyorsunuz.
Against your will, I sent Kimba to watch Tarzan.
Senin isteğine karşı gelerek, Kimba'yı Tarzan'ı izlemeye gönderdim.
Why should we want to keep you here against your will?
Neden seni rızan olmadan burada tutmaya çalışalım öyleyse?
Or against your will?
Veya arzun olmadan.
" although against your will.
"... Kardinal'in buyruğu olacak. "
Back then... I tried to hold you back against your will.
Eskiden istemediğin halde seni yanımda tutmaya çalıştım.
But you could be delayed in Paris... against your will.
Ama Paris'te isteğin dışında bir gecikme yaşayabilirsin.
Against your will, He will save you and have mercy and will turn you to Himself, because only in Him you'll find truth and comfort.
Tanrı seni iradenin dışında kurfaracak, merhamet edecek ve seni kendine döndürecek. Çünkü gerçeği ve huzuru sadece onda bulabilirsin.
I took you from Oboriste against your will.
Seni zorla Oboriste'den aldım.
Your investments, too ; even against your will, as always.
Yatırımlarını da, her zamanki gibi rızan olmasa da.
- Not against your will.
Senin iraden dışında olmayacak.
I didn't wanna use it as a way to make you stay against your will.
Neden bahsediyorsun?
No, I don't want you to do anything against your will.
Hayır, isteğin dışında bir şey yapmanı istemiyorum.
I wouldn't want you to do anything against your will.
Canının istemediği bir şeye seni zorlamak istemem.
What I am about to do will go against your will... but please forgive me.
Yapmak üzere olacağım şey vasiyetine aykırı ama lütfen beni affet.
"Give me convincing proof your" Great Unknown "is real and I will become your ally in the fight against him!"
"Şu sizin'Muhteşem Meçhul Adam'ınızın gerçek olduğuna dair... "... inandırıcı bir delil sunun bana, "ben de onunla savaşınızda müttefiğiniz olayım."
Planes that were your only defense against our all powerful Luftwaffe. Tanks and munitions that you prayed would hold against the magnificent 50-ton German land monsters which will soon be crashing through your very houses.
Muazzam hava gücümüze karşı ancak kendini savunan uçaklarınız, 50 tonluk Alman canavarlarına vızıltı gibi gelen tanklarınız ve mühimmatinızla yakında kendi evlerinizi yıkacaksınız.
Following the action against the radar station, your route of departure... will be track "E"... along here to the abandoned airstrip at "R2" here.
Radar istasyonuna yapacağımız saldırıdan sonra... iniş yönünüz... terkedilmiş "R2" havaalanına uzanan "E" yolu olacak.
Your party has a pact of alliance with the forces of reaction, now united against us, but tomorrow, when Rome is occupied, or liberated, as you say, do you think those monarchists... will still be your allies?
Partiniz, direnişçiler ve kralcılarla... bir müttefiklik anlaşması yaptı. Ve şimdi bize karşı birleştiler. Ama yarın Roma'yı işgal ettiklerinde, ya da sizin deyiminizle kurtardıklarında, bu monarşistlerin hala... müttefikiniz olacağına inanıyor musunuz?
These gentlemen will overlook your mischief, just as the prosecutor here has done me the great favor of suspending all proceedings begun against me.
Bu beyefendiler sizin kabahatinizi affedecek, buradaki savcılar hakkımdaki tüm davaları erteleyerek... bana büyük bir iyilik yaptılar bile.
It will always be prejudiced against your country.
Hepsi ülkenize karşı hep önyargılı olacaktır.
- Because your attitude will have a decided bearing on the other charges against you if the assistant DA chooses to press them.
- Çünkü bu tutumun diğer davalarındaki suçlamalara, bir etkisi olacak tabii savcı yrd.'sı suçlamada bulunursa.
If your father's against me, you will be faithful no matter what comes.
Baban bana karşı çıkarsa, ne olursa olsun sadık kalacaksın.
How long will your hand be set against me?
Daha ne kadar bana karşı duracaksın?
Move your sheep into that valley of mine and every cattleman in the country will ride against you with all their guns.
Koyunularını vadime götürürsen bu topraklardaki bütün sığırcılar tüm silahlarıyla üstüne gelecek.
Help me as long as you're here - against your father's will, I might add.
Bana yardım edin. Siz buradayken - babanızın arzusuna karşı, alabilirim.
Mr. Thornhill has told us that he was brought here against his will last night and forcibly intoxicated by some friends of your husband and set out on the road.
Bay Thornhill'in dediğine göre dün gece kaçırılıp buraya getirilmiş... ve kocanızın arkadaşları ona zorla alkol içirip arabayla yola bırakmışlar.
From now on, in addition to writing in your notebooks... you will once a week... proclaim before your sisters your external faults against the Rule.
Şu andan itibaren, defterlerinize yazmanın yanı sıra... haftada bir kez... Kural'a karşı yanlışlarınızı, rahibelerinizin önünde beyan edeceksiniz.
You will cry out your repentance, but the ears and hearts of your people will be closed against you.
Pişmanlığınızı haykıracaksınız,... ama insanlarınızın kalpleri ve kulakları size tıkalı olacak.
So you're going against God's will... if you try to escape your destiny.
Bu yüzden kaderinizden kaçmaya yeltenirseniz.. .. Tanrı'ya karşı gelmiş olursunuz.
The court will support you if you wish to decline to testify as a witness against your own case.
Kendi davanıza karşı tanıklık etmek istemezseniz mahkeme bunu anlayışla karşılar.
Unless you and the children are released at once... your husband will march against us here.
Sen ve çocukların derhal serbest bırakılmazsa, kocan buraya saldırmak üzere yola çıkacak.
I will bring impeachment proceedings against your husband on the floor of the United States Senate.
Kocan hakkındaki suçlamaları Birleşik Devletler Senatosu gündemine getiririm.
You will lead your troops into battle against the Germans, or my friend here will kill you, very slowly and very painfully.
Askerlerini Almanlara karşı savaşa süreceksin ya da buradaki arkadaşım seni öldürür. Yavaşça. Ve çok acı vererek.
Listen well to what He says for your swords will be useless against him.
O'nun dediklerini iyi dinle. Çünkü O'na karşı kılıçların faydasız kalacak.
Your hot-headed men made me kill against my will!
Kızgın adamların, istemememe rağmen kendilerini öldürttüler!
If your superior officers are not prepared to go to war against the United States, they will undoubtedly disavow your actions and make amends.
Üst subaylarınız Birleşik Devletler'e karşı savaşa girmeye hazır değillerse, şüphesiz ki davranışlarınızı onaylamayacak ve özür dileyeceklerdir.
And my personal guarantee that the warheads will not be used against your country.
Size kişisel garantimi de veriyorum. Başlıklar ülkenize karşı kullanılmayacak.
You will do nothing against your father's wishes.
Babanın sözüne asla karşı çıkmayacaksın.
My lawyer has advised me that if your father makes any more accusations against my husband he will have to take immediate action. Do you understand that, Mr. Roat? Yes.
Avukatım babanızın bir daha kocama karşı suçlamada bulunması halinde derhal harekette bulunmak zorunda kalacağını bildirdi.
I assure you that if you don't take action to prevent it, the Klingons will move against you just as surely as your sun rises.
Korumak için harekete geçmezseniz, Klingonlar saldıracaklardır.
If you should leave your command again, I will have no alternative but to throw the whole weight of military law against you.
Bir daha birliğini terk edersen askeri kanunları sonuna kadar uygulamaktan başka çarem kalmaz.
Only answering your charges against me will force me back.
Ancak suçlamalarınıza yanıt vermek için dönerim.
I'll pray for him for the rest of my days, but I will not risk testing his faith against your stupidity.
Geri kalan günlerimde onu için dua edeceğim. Ama sizin aptallığınıza karşı onun inancını test etme riskine girmeyeceğim.
And we will, in addition, need a controlling interest in your new company, unrestricted access to your private bank account, the deposit in our vaults of your three children as hostages and a full legal indemnity against any acts of embezzlement carried out against you by any members of our staff during the normal course of their duties.
Ayrıca ek olarak yeni şirketinizde ana kar payı özel banka hesabınıza sınırsız girme hakkı üç çocuğunuzun rehine olarak kasalarımıza konması ve herhangi bir personelimizin normal görevi sırasında size karşı yapabileceği bir zimmete geçirme olayına karşı tarafınızdan tam yasal teminat.
And, in that smoke, from this day forward, my people will crouch and conspire and plot and plan for the inevitable day of man's downfall. The day when he finally and self-destructively turns his weapons against his own kind. The day of the writing in the sky, when your cities lie buried under radioactive rubble.
Ve bu dumanın içinde, bugünden sonra halkım, insanoğlunun çöküşünün kaçınılmaz günü için sinecekler, komplo kuracaklar, entrika çevirecekler ve plan yapacaklar ve sonunda insanoğlu kendi yıkıcılığından dolayı silahlarını kendi türüne karşı çevirdiği gün gökyüzünde yazılı olan gün şehirleriniz radyoaktif döküntünün altında yattığında denizler ölü birer deniz olduğunda ve toprak çoraklaştığında onların esareti olmadan insanlarıma liderlik edeceğim.
The power of your weapon will be turned against yourself.
Silahınızın gücü size karşı döndürülecek.
As in view of the present circumstances there will soon be innumerable writs taken out against you for debts long-outstanding and your credit is so blown that you could not hope to raise a shilling.
Mevcut koşullar altında, çok geçmeden... uzun süredir ödenmemiş borçlardan dolayı size karşı... sayısız ilam çıkarılacaktır. Elinizdeki kaynaklar tamamen tükenmiş durumda... öyle ki... bir şilininiz bile yok.
Your film will be against me or my methods of work
Şirketiniz bana ve çalışma yöntemlerime karşı çıkacak.
If you do not restrain your nephew, then we will He's dividing the city, heart against hopes He's dividing the generations, child against parent
Eğer yeğenini durdurmazsan biz durdururuz şehri böldü, aileleri böldü, evlatlar babalarına karşı geliyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]