Will you go translate Turkish
9,958 parallel translation
Where will you go?
Nereye gideceksin?
Madam... will you go out with me?
Hanımefendi benimle dışarı çıkar mısın?
Will you go pick up the girls from school?
Kızları okuldan alır mısın?
How far will you go to keep Rome happy?
Roma'nın keyfini kaçırmamak için ne kadar ileri gideceksin?
- Where will you go?
- Nereye gideceksin? - Bilmiyorum.
Will you go with me? What?
Benimle gelir misin?
And where will you go?
Ve nereye gidecek?
I'm guessing, will you go...?
Tahmin ediyorum, yoldan çıka...?
All right, so will you go and check the others?
Tamam, sen diğerlerini kontrol eder misin?
It will take you anywhere you want to go.
Nereye istersen seni oraya götürür.
If you do tell anyone... we will... we will go to jail- - for good.
Eğer birisne söylersen.. bizi bizi hapse atarlar. Ömür boyu.
Go in and get some rest, I will be with you soon.
Sen içeri gir ve biraz dinlen. Birazdan yanına gelirim.
If the Nature invades you, it will never lets you go.
Eğer doğa insanı bir kez ele geçirirse, bir daha asla bırakmaz.
If the Nature invades you, it will never lets you go.
Doğa insanı ele geçirirse bir daha asla bırakmaz.
She said even if we can't change to newer prosthetic bodies... and therefore cannot live anymore, we will still have a place to go to. Do you believe in it?
Yeni nesil protezleri kullanamadığımız, parçalanmaya mahkûm olduğumuz bir gelecek bizi bekliyor olsa bile, böyle bir yerin var olduğuna gerçekten inanıyor musun?
You will definitely go watch the airplane fly today, Narayan.
Bugün gidip uçuşu göreceksin, Narayan.
Maybe I did think I saw Carol again, but you, you will be happy to know that I did not go down the rabbit hole.
Belki yine Carol'ı gördüğümü düşünmüşümdür ama sen, bunu bildiğine sevineceksin tavşan deliğine inmedim.
And I will never let you go again.
Ve bir daha gitmene asla izin vermeyeceğim.
You just say go, and, heck - - we will light this candle.
Tamam dersen bu işi başlatacağız.
I will go with you the next time.
Bir dahaki sefer ben de seninle geleceğim.
- You will go or you will die.
- Ya gidersin ya da ölürsün.
When the fighting starts, go to the doctor's place - and I will find you there.
Kavga başladığında doktorun odasına git orada buluşuruz.
~ They'll fit it with a burglar alarm that will go off every time you fall asleep or when your child's doing some important solo work in the school production - "Woo-woo-woo!"
Kendi kendine çalışan bir hırsız alarmı yerleştiriyorlar. Ne zaman uyusan ya da çocuğunun okulda gösterisi olsa "vuu vuu vuu!" diye çalıyor.
and you're at the side of the road and get hypothermia and then the alarm will go off again.
Yolun kenarında öylece kalırsın. Soğuktan donarsın, alarm yine çalar. Hayır.
And the world will go on without you.
Ve dünya sensiz de dönecek.
You are a person who will go out there and deliver his eight-point plan on whatever, whatever.
Sen oraya çıkıp onun 8 nokta planı falan iletecek olan kişisin.
I will leave. I'm gonna go get a mani-pedi, and I'm gonna do some serious subtweeting, so you might want to [whispering] keep off the net.
Gidip bir düzel manikür pedikür yaptıracağım, bu olayla ilgili bazı üstü kapalı tweetler atacağım, bu yüzden internet uzak durmak isteyebilirsiniz.
Now, go home and do all your homework, or I will end you.
Şimdi eve git, ödevlerini hallet. Ya da gelir ben seni hallederim.
You, Datak, will go to Defiance. You will carry out assignments that I give you.
Verdiğim görevleri yerine getireceksin.
And if you change your story by so much as a comma your immunity deal will be voided and you're gonna go to prison for the rest of your life.
Eğer ifadendeki virgülü bile değiştirirsen ayrıcalık anlaşman iptal edilmiş olacak ve hayatının geri kalanını hapiste geçireceksin. Yeterince açık konuştum mu?
I should have escorted you back to your room but instead, I let you go, and that decision will haunt me to my dying day.
O gece odana kadar sana eşlik etmeliydim ama gitmene izin verdim ve bu kararım beni öldüğüm güne kadar huzursuz edecek.
Oh. You'll just pretend and come up all screaming, and I guarantee all those newbies will run screaming into the night and go pledge some other sorority.
Sen sadece yanmış gibi bağıracaksın o zaman garanti ederim o çömezler koşarak kaçıp başka bir birliğe sığınır.
If you continue to refuse to admit that this campus and its students are under attack, then I will be forced to go to the media.
Eğer bu kampüsün ve öğrencilerinin saldırı altında olduğunu reddetmeye devam edersen medyaya haber vermek zorunda kalırım.
Will you please go get me some water?
Bana biraz su getirebilir misin?
Don't second-guess yourself, Or you will go mad.
Kendin hakkında kötü düşünme delireceksin.
Please, go. My wife will see you.
- Git lütfen, karım seni görmesin.
Will you never let this go?
- Bunu hiç unutmayacak mısın?
If you go now, he will not see you.
Şimdi giderseniz sizi görmez.
And trust me, I will know if you have told anyone. And things will not go lightly for you.
Bana inan, birilerine söylemeye kalkarsan haberim olur ve işler senin için hiç iyi gitmez.
Chan Soo... I've been through what you will go through.
Chan Soo, ben de benzer şeyler yaşadım.
Well, you just go enjoy your body and know that when you get back, there will be a kick-ass shower waiting for you.
Valla, sen gidip cesetle eğlenirken şunu bil ki geri döndüğünde seni fıstık gibi bir duş bekliyor olacak.
But if you will let me go to that gate, I'll do anything.
Ama şu kapıya kadar gitmeme izin verirsen istediğin her şeyi yaparım.
And some things will never let you go.
Bazı şeyler peşini bırakmazdı.
I will. But I need you to go.
- Olacağım ama sizin gitmeniz gerek.
Hey well go ahead, he will not bite you.
Gidin. Sonra anlatın.
I do not know if our Circle friends will appreciate it much if you go sing in this kind of place.
Kulüpteki arkadaşlarımız öyle bir yerde... sahne almandan hoşlanmayabilir.
It is I who will come for you to go on stage.
Ben bizzat gelip sizi sahneye çıkartacağım.
Will Balint came to me last week and wanted to know where to go when you don't feel comfortable talking to your supervisor.
Will Balint geçen hafta bana geldi ve süpervizörün ile... konuşmaktan çekiniyorsan nereye gitmen gerekir diye sordu.
I promised you, none of you will go to prison.
Size söz verdim hiç biriniz ceza evine gitmeyecek.
I will speak with the head Ranger, the Captain that you just met, and we'll go into the files and we'll do our best to give you an answer.
Baş bekçi ile görüşeceğim az önce tanıştığınız Baş komiser ile ve dosyalara bakacağız ve size bir cevap verebilmek için elimizden geleni yapacağız.
You just go on and do your job, will you?
Sen git ve işini yap, tamam mı?
will you go out with me 27
will you go with me 31
will you go away 19
will you 5002
will you marry me 800
will you be okay 42
will you forgive me 58
will you come 134
will you come with me 163
will you join me 44
will you go with me 31
will you go away 19
will you 5002
will you marry me 800
will you be okay 42
will you forgive me 58
will you come 134
will you come with me 163
will you join me 44
will you please shut up 18
will you come with us 24
will you excuse me 209
will you help me 291
will you call me 59
will you do me a favor 69
will you join us 62
will you listen to me 75
will you shut up 272
will you do it 111
will you come with us 24
will you excuse me 209
will you help me 291
will you call me 59
will you do me a favor 69
will you join us 62
will you listen to me 75
will you shut up 272
will you do it 111