Ah right translate Turkish
2,714 parallel translation
Ah, that's right.
Bu doğru.
Ah! Classic, right?
Klasik, değil mi?
Uh, the... the singing guardians of democracy back there are not technically paying passengers... ( Chuckles ) And they're sworn to protect your right to the pursuit of happiness.
Ah,... demokrasinin sakiyan bekcileri geri dondu teknik yolcu olarak odenmiyor.. Ve onlar senin mutlulugunu korumak icin yemin ediyor.
Ah. Okay, all right.
Tamam, peki.
Ah, right... That tuberose needs to be watered once a week.
Sümbülteberin haftada bir kez sulanması lazım.
Ah... that's right!
Evet, doğru.
Oh, you mean the--the--right.
Ah, sen şeyden bahsediyorsun, şeyden, tabii ya...
Ah, ha-ha-ha, ooh! That could be a broken toe right there.
Bacağımı kırılmış olabilirim şu an.
Mama was right when she said my charm was like a wild stallion- - if not properly bridled, it'll bust down a barn.
Annem cazibemin vahşi bir aygır gibi olduğunu söylemekte haklıymış. İyice dizginlenmezse ahırı yıkıp geçebilirmiş.
Oh, right.
Ah doğru, özür dilerim.
Oh, yes, right.
Ah tabii.
Ah, Cooper's at the hospital right now.
- Cooper hastanede şuan.
Ah, it's all right.
Sorun değil.
Oh, right, rule number 56 :
Ah, doğru, kural 56 :
Uh, I mean, that probably sounds a little imperialistic to the French, right?
Ah, Yani bu muhtemelen bir Fransiz icin biraz emperyalistce, değil mi
Oh, right, yes, you don't have time to waste on people who are throwing their lives away ; you help people who want your help.
Ah tabii, hayatlarını önemsemeyen insanlar için kaybedecek vaktin yok sen, senin yardımını isteyen insanlara yardım edersin.
Oh, right.
Ah, doğru ya.
Ah, right on.
Ah, doğru ya.
Ah, she'll be all right.
Ona bir şey olmaz.
Ah. That means it's probably right under our noses.
Bu demektir ki taş muhtemelen burnumuzun dibinde.
Well, I wish I could, but, uh, it'll put me right to sleep.
Eh, ben, isterdim, ama, ah, Uykumu getirir.
Oh, you'll be sorry, all right.
Ah, uzuleceksin, tamam.
Oh, I told him he could take that paperwork and shove it right up his cargo hold.
Ah, o raporu alip, munasip bir yerine...
Oh, right, yeah, we should cover that.
Ah, evet, bunu aradan çıkarsak iyi olur.
Uh, right.
Ah, tamam.
Ah, right. Shame.
Efendim, benim adım Shawn Spencer.
Ah, that's right.
Doğru.
I love you, I'm just right here And also Park Yeon Ah... Can you see or hear me?
Şu anı Dokgo Jin'in tüm hayranlarına ameliyatının başarılı olduğunu söylemek için değerlendiririm.
Ah... That's right.
Bu doğru.
Oh right, are you married yet?
Doğru ya. Ah Jung, evlendin mi?
Ah, right, right.
Doğru, doğru.
Ah, right. Gyoo Won is going to be your understudy.
Bir de yedeğin olarak Gyu Won'u seçtim.
Ah, right. The pension there.
O büyük konak...
Ah, that's right. Professor Jung said to buy watermelons.
Profesör Jeong birinin gidip karpuz almasını istedi.
Ah, that's right, you said I reminded you of a bad memory...
Doğru, onu hatırlayacağını söylemiştin.
Oh right, this is my grandson.
Ah evet, bu benim torunum.
Oh the owner of this phone is quite drunk right now.
Ah, bu telefonun sahibi şu an çok sarhoş.
It must have been a secret. Ah, that's right.
Gyu Won'un dedesi ünlü bir pansori şarkıcısı.
Ah! That's right.
Seni götürürüm.
Baek Ah is right.
Baek Ah doğru diyor.
Oh, you don't smoke. That's right.
Ah doğru, sen sigara kullanmıyorsun.
Right.
Ah, tamam.
OH, IT WORKS, ALL RIGHT.
Ah, çalışıyor, meraklanma.
- No, I'm just saying, a lot of times, girls I've met over the years, when they've been ragging on me and yelling at me and shit, if I kiss their pussies, they kind of go, "You're right, you're a good guy."
Bunca yılda tanıştığım çoğu kız bana söylenip bağırmaya başladığında kukularını yaladığım zaman "Ah, haklısın, sen iyi birisin." derdi.
oh ya, all right, you have the right to REMAIN an attorney..
Ah, evet işte daha sonra da bu vekil işlemleri geliyor..
Go fuck yourself, all right? - Ooh! - Ah.
- Git kendini becer, tamam mı?
Ah! Fuck right off.
Babalara geldik.
I really wish I had a camera right now.
Ah, keşke şu an bir kameram olsaydı.
You don't remember this, but Mom used to go on about, uh- - don't make love to a woman until you get married, right?
Bunu hatırlamayabilirsin ama annem her zaman, ah evlenene kadar bir kadınla sevişme derdi, değil mi? - Hıı hı.
Ah, yes! You were right to say that or they'd have raped you.
Öyle söylemekle iyi yapmışsın, yoksa sana tecavüz edebilirlerdi.
Ah, right.
Arada büyük fark var.
right 138679
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847
right behind you 176
right on time 239
right foot 41
right back at ya 34
right in the middle 29
right as rain 57
right on schedule 82
right or wrong 91
right away 1349
right behind you 176
right on time 239
right foot 41
right back at ya 34
right in the middle 29
right as rain 57
right on schedule 82
right or wrong 91
right away 1349