And by that time translate Turkish
893 parallel translation
We believe that the Earth formed at this time also, and by a kind of indirect but very strong reasoning, it's believed that the Earth is also about 4,550 million years old.
Dolaylı ancak güçlü bir mantıkla Dünya'nın da bu dönemde oluştuğuna inanıyoruz. Dünya'nın da yaklaşık 4.550 milyon yaşında olduğu düşünülüyor.
And this sort of rock, which geologists call a conglomerate, were formed at a beach or a shoreline and the erosion by water has rounded these pebbles and it shows without any doubt that water existed at the surface of the Earth 3,800 million years ago, which at that time came as a complete surprise.
Bu jeologların, konglomera dedikleri kaya türü bir kumsalda ya da sahil şeridinde oluşur ve suyun aşındırması bu çakıl taşlarını yuvarlar ve bu şüpheye yer bırakmaksızın gösteriyor ki 3.800 milyon yıl önce Dünya'nın yüzeyinde su vardı ki bu bilgi o zamanlar tam bir sürprizdi.
Such were Chaplin's demands for perfection by this time that 90.000 feet of negative was photographed for the production, and Charlie went four days and nights without rest while editing The Immigrant to final lenght.
Chaplin yapıtının mükemmel olmasını istedğinden 27.000 metre film şeriti kullanmış ve dört gün gece aralıksız "Göçmen" i son haline getimek için uğraşmıştır.
And you know that today you are not only being seen... by the thousands in Nuremberg, but by all of Germany... which also sees you here for the first time today.
Ve biliyorsunuz ki bugün Nürmberg'de milyonlarcası... olarak bulunmuyorsunuz, Almanya'nın tümü sizi burada... bugün ilk defa görüyor.
By that time, you can get that dough together and tell me where I come in.
O zamana kadar parayı hazırlayıp rolümü söylersin.
Have your fare ready and the instant that your cab stops move speedily through the muse and time yourself to reach the other end at exactly a quarter past 9 : 00 where you will find a small broom waiting close to the curb driven by a fellow with a heavy black coat,
Ücretini hazırla ve araba durur durmaz zamanını ayarlayıp hızlıca hareket ederek kalabalığın içinden geç ve saat tam 9 : 00'u çeyrek geçe caddenin öteki ucuna ulaş. Orada seni kaldırımın kenarında yaka uçları kırmızı olan, koyu siyah palto giymiş bir arabacının sürdüğü küçük bir araba bekliyor olacak.
And I hereby decree that until what time if any, that I return the Scarecrow, by virtue of his highly superior brains shall rule in my stead assisted by the Tin Man, by virtue of his magnificent heart and the Lion, by virtue of his courage.
Döneceğim zamana dek dönersem tabii çok üstün zekası nedeniyle, Korkuluk, benim yerime başa geçecek. Ona, muhteşem kalbiyle, Teneke Adam ile yüksek cesaretli Aslan, yardım edecekler.
By that time, I'll have a beard, and I can walk into a village without being suspected.
Sırası gelmişken, sakalım olacak ve köye şüphe çekmeden gireceğim.
And for the third time in one week, he brought that common man and his wife... to the house without so much as a "by your leave."
Bir haftada üçüncü kez, o bayağı adamı ve karısını izinsiz eve getirdi.
When Davidson was apprehended within fifteen minutes of committing the theft but by that time he'd hidden the articles in question and they've yet to be found.
Davidson soygunu yaptıktan onbeş dakika sonra yakalandı fakat o zamana değin söz konusu çalıntı malları saklamıştı ve onlar bu bu güne kadar da bulunamadı.
By that time I'll be inside and have the elevator ready to go up.
İçeri girip asansörü yukarı çıkmaya hazır duruma getireceğim.
Do you not come your tardy son to chide, that, lapsed in time and passion, lets go by the important acting of your dread command?
Ceza vermeye mi geldin uyuşuk oğluna? Vaktini, kafasını kötü kötü kullanıp yüce buyruğunu geciktiriyor, değil mi oğlun?
Tell him that you sold the set... and his money's waiting for him here. Find out what time he's coming by.
Parçaları sattığınızı ve parasının burada olduğunu söyleyin.
Whiles I stood rapt in the wonder of it, came missives from the king, who all-hailed me'Thane of Cawdor', by which title, before, these weird sisters saluted me, and referred me to the coming on of time, with'Hail, king that shalt be!
Ben daha şaşkın bakınıp dururken kraldan haberciler geldi, "Cawdor Bey'i" diye selamladılar beni, az önce üç cadının selamladığı gibi. Hemen ardından demişlerdi :
I began to realise that I was cought by an enchantment to yarn time and change.
Zamandan bağımsız masalsı bir büyünün beni ele geçirdiğini düşünmeye başlamıştım.
Time, and people standing by that care about them and believe in them.
Zamana ve onlara önem veren ve inanan insanlara.
Only by that time, buddies, Leo will be out... and the story is finished...
Ama o zamana kadar Leo çoktan çıkmış olacak. Hikayenin sıcaklığından eser kalmayacak.
First time in my experience with men... And I've had a good deal of all sorts. That I've been stood up by anyone.
Erkekler ile olan tecrübelerimde hayatımda ilk defa ekiliyorum.
I'm supposed to have entertained millions of people in my time. And I am not entertained by this little ballerina's snide insinuations... that I am a no-talent hoofer.
Zamanında, milyonlarca insanı eğlendirmiş olan ben yeteneksiz bir revü kızıymışım gibi, şu balerin hanımın küçümseyici imalarından eğlenemiyorum.
It's time to face him and that what is ours by right.
Onlarla yüzleşmenin ve doğal olarak hakkımız olanı almanın vakti geldi.
But as time has gone by, I've realized more and more that this thing is just never gonna work out,
Ama zaman geçtikçe, bu ilişkinin hiç bir şekilde yürümeyeceğini fark ettim.
By that time, your parents and friends are dead and gone
İşte o zaman ailen ve arkadaşların çoktan ölüp gitmiş oluyor.
I, that am curtailed of this fair proportion... cheated of feature by dissembling nature... deformed, unfinished... sent before my time into this breathing world scarce half made up... and that so lamely and unfashionable... that dogs bark at me as I halt by them.
Adam gibi bir kalıptan yoksun kalmışım, sahtekâr doğanın marifetiyle güzellikten nasip almamışım. Yamuk yumuk, noksan, günüm gelmeden, hazır olmadan yollanmışım bu canlılar dünyasına. Öyle sarsak, öyle çarpık yaratılmışım ki topalladıkça köpekler havlıyor arkamdan.
Tell them that when my mother was with child - with my yet unborn brother - noble York, my princely father... then had wars in France... and by true computation of the time... found that the issue was not his begot... which well appeared in his lineaments, being nothing like the duke, my noble father.
Annem o ırz düşmanından gebe kaldığında, o sıra Fransa'da çarpışan asil pederim York, basit bir süre hesabı yaparak anladı ki çocuk kendinden değilmiş. Zaten bu, çocuğun simasından da hemen belli oluyordu, babam asil Dükle hiçbir benzerliği yoktu.
Well, I was gonna write to you, Cousin Kay... but I'm not very good at those things... and, well, then so much time went by that I...
Sana yazacaktım Kay ama bu tür şeylerde pek iyi değilimdir ve, şey, sonra o kadar süre geçti ki...
Philo wrote at the time that Jesus of Nazareth walked the Earth, and Josephus wrote some 50 years later and watched the destruction of Jerusalem by the Romans.
Philo, Hz. İsa hayattayken yazdı Josephus ise ondan 50 yıl sonra yazdı ve Romalıların Kudüs'ü yıkışını izledi.
And by the time that he asked me to marry him, I'd lied to myself inside for so long that I believed it was me he cared for and not the money.
Ve bana evlenme teklif edene kadar, onun beni önemsediğini paramı önemsemediğini inanıyor diye uzun süredir kendime yalan söylüyordum.
In the end, somehow granted the time for examination, we shall find that our so-called civilization was gloriously destroyed by a handful of vacuum tubes and transistors.
Sonunda, zaman onları büyük bir sınavdan geçirdi. Bizim akıllı geçinen toplumumuz vakum tüpleri ve transistörler tarafından büyük bir hezimete uğratıldı.
And, if i don't do it by 2 : 00 a.m., you can take what's left of me and scrape it off that mirror with a spoon! I ain't got much time.
Eğer bunu saat 2'ye kadar yapamazsam benden geriye kalanları aynadan kaşıkla kazıyarak çıkarırsın!
A real person is separated from the interpreter of that person, if only by the time passed, between the event and its evocation, by a distance that continually increases, that's increasing at this very moment.
Gerçek kişi, kendisini yorumlayandan ayrışmaktadır. Zaman geçerken, olayla çağrıştırdıkları arasındaki mesafe... sürekli artarken, tam şu anda artmaktayken ayrılmaktadırlar.
We would always be as we were at that moment, bound by stronger ties than time and habit.
Zamanın ve alışkanlıkların etkilerinden sakınıp sonsuza dek hep böyle kalacaktık.
It is easy to speak of the "basic flaw" in the German character that allowed Hitler to rise to power, and at the same time ignore the "basic flaw" of character that made the Russians sign pacts with him, Winston Churchill praise him, American industrialists profit by him!
Hitler'in yönetime gelmesine izin veren Alman karakterinin temel kusurundan bahsetmek..... ama aynı zamanda Ruslar'ın onunla antlaşma imzalamasını....... Winston Chuchill'in onu övmesini ve Amerikan sanayicilerin onu desteklemelerini gözardı etmek son derece kolaydır!
And at the same time I don't see that we can merely sit by and watch Robur decimate the entire world.
Aynı zamanda da burada böylece oturup... Robur'un dünyanın büyük bir kısmını yakıp yıkmasını izleyemeyiz.
And the raw new towns that sprung up in the West began to dream of becoming as refined as that one-time hooligan city by the Golden Gate.
Batı'da yeni kurulan kasabalar, bir zamanların çetelerle dolu Altın Kapılı şehir kadar gelişmiş olmanın rüyasını kurmaya başlamıştı.
- Hey, Jack. If we can't catch up with that truck and pass him by the time he gets this far, we're in real trouble.
- Bak, Jack eğer buraya gelene kadar o kamyonu yakalayıp geçemezsek bu iş yatar.
That way they'll think that we both went down with her. And by the time the truth comes out, if it ever does I shall be enjoying a well-earned retirement a long way from here.
Gemiyle birlikte battığımızı düşünürler ve gerçek ortaya çıktığında, tabii çıkarsa buradan çok uzakta, hak ettiğim bir emekliliğin tadını çıkaracağım.
The doctor says I'm fine but that I should rest, and, frankly, I need a little time by myself.
Doktor bir şeyim olmadığını söyledi. Belki biraz dinlenmem iyi olur. Biraz yalnız kalmak istiyorum.
By that time, Mr. Potts and Riago figured we were safe... and decided to lose them and find us.
O sιrada Bay Potts ve Riago emniyette olduğumuzu anlamιş... izlerini kaybettirip bizi bulmaya karar vermişlerdi.
If we haven't caught them by that time, they will be exposed to the sun and destroyed.
O zamana dek onları yakalayamazsak gün ışığına maruz kalıp, yok olacaklardır.
There were objections from drivers who thought the light one-and-a-half liter Formula 1 cars of that time were not suitable for the strain imposed by the banking.
Pilotlar o zamanın 1.5 litrelik Formula 1 araçlarının pistteki oval bölüm için uygun olmadığını düşünüyorlardı.
That child founded this order... whose Sisters have taken a vow of silence... until such time as Beryl of Sussex is canonized... and recognized by the people of the world for her tremendous feat.
O çocuk, bu manastırı kurdu. Onun kardeşleri, dünyadaki insanlar Sussex'li Beryl'i ayaklarından tanıyana kadar sessizlik yemini etti.
It is in 1964 that new groups of Guerillas appear who are decimated, before they even enter into action the most intense battles at this time are by the proletariat of the interior with strikes, occupations and hunger strikes
1964 yılında yeni gerilla grupları ortaya çıkar. Ancak, bunlar, eyleme geçmeden katledilir. Bu zamanın en yoğun savaşımları, işçi sınıfının grevleri, işgalleri ve açlık grevleridir.
And so the reason we celebrate the Passover holidays is by eating Matzo, is to commemorate the time that Moses led the children of Israel from Egypt.
Ve Fısıh bayramını hamursuz ekmek yiyerek kutlamamızın sebebi Musa'nın İsrailoğulları'nı Mısır'dan çıkarmasını anmaktır.
And I'd be thinkin'that he was just about to the Rio Grande by this time.
- Şu anda Rio Grande'ye varmış olduğunu düşünüyorum.
The investigating commission agrees... that General Nobile's actions are contrary... to the traditions of military honor and the code of military law... and it finds no plausible justification... for what can only be explained, but not justified... by his physical and moral depression at the time.
Tahkikat komisyonu General Nobile'nin eylemlerinin askeri teamüllere ve askeri ceza hukukuna aykırı olduğuna karar vermiştir. ... Ve eylem zamanındaki fiziksel rahatsızlık ve bunalımıyla açıklanabilen ancak mazur gösterilemeyecek eylemler için hiçbir makul gerekçe bulamamıştır.
By that time, Murphy'll have his name on everything between Arizona and Texas.
O zamana dek Murphy Arizona'dan Teksas'a kadar her şeye el koyar.
And the Date Line makes up for that time difference by turning today into yesterday.
Tarih çizgisi aradaki bu farkı bu günü düne çevirerek tamamlıyor.
If I had not kicked your ass so hard at that time and made you fly off a long way you would have died by now
Eğer isteseydim... hepinizi şimdiye kadar... çoktan öldürmüştüm bile. ama gerçekten bir yanlış anlaşılma var!
In the night the silence of death will surround us, just interrupted from time to time by screams of terror and horror. That's the eternal law of the mystery and terror.
Karanlığın içinden yine ölüm kokusu geliyor bizi saran sessizlik de bir kez daha korku çığlıkları haykırıyor.
By the time he brought me my cup of tea, which he did at 9 : 15, he woulďve cleaned the whole house ; and he was so quiet about it, that in 14 years, he never woke me once.
Bana 9 : 15'te çay getirdiği zamana kadar bütün evi temizlerdi ve bunu o kadar sessiz yapıyordu ki 14 senede beni bir kez bile uyandırmadı.
At that time, Chang and his god-brother Huang were bandits, making a living by robbery.
O zamanlar, Chang ve can yoldaşı Huang yaşamlarını soygunculuktan kazanan haydutlardı.
and by 340
and by the way 907
and by god 23
and by that 52
and by then 42
and bye 17
by that time 70
that time 73
and beyond 30
and besides 937
and by the way 907
and by god 23
and by that 52
and by then 42
and bye 17
by that time 70
that time 73
and beyond 30
and besides 937
and breathe 35
and besides that 26
and before i forget 16
and before you know it 100
and ben 22
and beyond that 27
and better 23
and back 42
and before you ask 32
and blue 32
and besides that 26
and before i forget 16
and before you know it 100
and ben 22
and beyond that 27
and better 23
and back 42
and before you ask 32
and blue 32