And er translate Turkish
2,748 parallel translation
And er... again this morning.
Bir de... bu sabah tekrar aradı.
And, er...
- Evet, öyle.
Er, yeah just, just writing, I write and direct all my own stuff.
Kendi işlerimi yazıp yönetiyorum işte.
Um, er, and looking around the room you know I can see you're thinking if I'm the best man, why is Nigel marrying Emma?
Herkesin ben varken Emma niye Nigel'la evleniyor diye düşündüğünü biliyorum.
And, er, and you're interviewing Anthony?
Anthony'le röportaj mı yapacaksınız?
My name is Maximus Decidimus Sorus, Emperor of the armies and legions, servants of the, er...
Ben Maximus Decidimus Sorus, orduların ve alayların hâkimi.
Oh, yeah, er, drunk and disorderly, and riding a children's tricycle down a dual carriageway.
Evet, sarhoşmuş, taşkın davranışlarda bulunmuş ve ana yolda çocuk bisikleti sürmüş.
My name is Maximum Minimus, and I'll have my end away with your wife, or the next...
Ben Maximum Minimus, er ya da geç karına çakacağım...
You know, um, if we get, um, this place sorted properly? Mm-hmm, mm-hmm. Er, we could get some tracks down and, er, we could have a little sports day event for him and his friends, for Warwick and his friends.
Eğer bu yeri güzelce ayarlayabilirsek bir şeyler yapabiliriz Warwick ve arkadaşları için bir spor günü yapabiliriz.
And, er, have you heard of a film called Willow?
- Willow diye bir film duydun mu? - Hayır.
I'm looking for a couple of volunteers, cos my lot have got a bit militant lately and, er, I've got a gig this Saturday, Students'Union, £ 150 cash-in-hand.
Bu Cumartesi Öğrenciler Birliğindeki gösteri için benim ekibim yorulduğundan ben de peşin 150 pounda çalışacak gönüllüler arıyorum.
Yeah... um... there was... er... a bloke who lived on the same street as my mum and dad.
Evet, annem ve babamla aynı sokakta oturan bir adam vardı, vefat etmişti.
'Started off a bit weird. Er... 'But, you know, the end of the night was really lovely and he's really funny.
Biraz kötü başladık ama sonradan iyi ve komik bir insan olduğunu anladım.
And, er, don't hate the player, hate the game.
Adamın suçu yok, alemler fena.
The squad is ready for your commands and views with 120 soldiers, 4 officers, 6 sergeants, sir!
Bölük 120 er, 5 subay, 6 ast subayla emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım!
Take it as it comes, you know - we've been humiliated before by the vast universe, since Copernicus, since the discovery of the distant galaxies, the Big Bang, and, er, this is a dis... this is another
Bunu bu şekilde anlayın, daha önce de uçsuz bucaksız evren tarafından aşağılandık, Copernicus'tan uzak galaksilerin keşfinden, bu da düşüncelerimizi bulduğumuz başka tür bir aşağılanma...
Our plan to ensure the eventual reunification of Rhelasia under LexCorp's political and economic guidance is a success.
Rhelaisa'nın LexCorp'un politik ve ekonomik rehberliği altında er ya da geç bir araya gelişini garantiye alma planımız başarıya ulaştı.
There's just one thing we need to clarify, Mr Yilmaz and, you know, we all accept that it's possible to overlook something or forgot something when you've had a shock, so... your mobile phone that you gave to us... er, do you have another one?
Bir konuyu açıklığa kavuşturmalıyız, Bay Yılmaz. Olayın şokuyla bazı şeyleri eksik anlatmış veya unutmuş olabilirsiniz. Anlıyoruz.
So, well erm... anyway, er, I came across this box in amongst all her stuff... and it was full of newspaper cuttings and...
Ondan kalan eşyaları toparlarken bir kutu buldum.
Anyway... this image erm, it was the last time I saw her... er, I was with her on a street in Oldham, and a car drove up to us and... a man asked us if we wanted to go for a ride.
Neyse, şu bahsettiğim görüntü... Onu en son gördüğüm an... Onunla beraber Oldham Caddesi'nde yürüyorduk,... yanımıza bir araba yanaştı ve bir adam, gezmek isteyip istemediğimizi sordu bize.
And, er, I've got a girlfriend.
Ve de, benim bir sevgilim var.
I, er, wanted to borrow some money, and her stepmum's a control freak and Darren had already warned me off, so we had to do it without any of them knowing.
Ben... biraz para ödünç almak istedim ama üvey annesi tam bir kontrol manyağı ve Darren da yapmamamı söylemişti, o yüzden bunu onlardan gizli yapmamız gerekiyordu.
ER is going to make her wait like ten hours, and they won't even take her because she doesn't have insurance.
Klinikte onu 10 saate yakın tutup, geri bırakacaklar.
Give Neal time, and he'll let you in.
Neal'a biraz tanı. Er geç sana açılacaktır.
And, er... the blue mouse?
Ve... ee... Mavi Fare?
Listen er I was in a bad place yesterday and I don't think I did a very good job of explaining myself.
Tanrım, bunlar harikalar!
Eventually I'll hire another stylist and a manicurist. Depending on demand, I'd also like to add someone to do facials.
Er ya da geç bir stilist ve bir manikürcü daha işe alacağım ayrıca talep olursa, cilt bakımı için de birini almak istiyorum.
And, er, when you've done that, Michelle Fletcher.
Ve acil, işin bittiğinde, Michelle Fletcher'e geç.
I feel good in a way that we're spreading the word, and if people follow Gene's advice on how to think about waging an unbalanced struggle, sooner or later they'll win.
Öğretileri yaydığımız için kendimi çok iyi hissediyorum. Eğer Gene'in şiddet içermeyen mücadeleyi sürdürme tavsiyelerini uygularlarsa er ya da geç kazanacaklardır.
That's right, and we've been able to discover some really fascinating things with it and I think the key thing here is that we've been able to use these fertility patterns to see that evolution is still going on in this town of Framingham and that it is changing, er, traits such as height and weight, age at first birth, age at menopause, and this was unexpected. This was quite exciting.
Doğru, bu yolla sahiden bazı etkileyici şeyleri keşfedebiliyoruz ve asıl önemlisi, doğurganlık örüntülerini Framingham Kasabası'nda evrimin hâlâ nasıl devam ettiğini, ilk doğum sırasında ve menopoz döneminde, boy ve ağırlık gibi özelliklerin nasıl değiştiğini izlemek için kullanabiliyoruz ve bu oldukça beklenmedik, oldukça heyecan verici.
These are his hands to me and, er...
Bana kendi elleriymiş gibi geliyor.
Hey, our ER doc says our little girl is 4 or 5 days old, and it does not look like she was delivered by professionals.
Selam. Acildeki doktorumuz der ki bebek 4 veya 5 günlükmüş. Doğumunu da uzmanlar yaptırmış gibi görünmüyormuş.
Okay, Emma, the clock is ticking, and sooner or later someone is bound to figure out that I'm not there.
Pekala Emma, saat işliyor, ve er yada geç biri orada olmadığımı anlayacak.
And eventually I'm going to need to take my life back.
Ve er yada geç hayatımı geri almam gerekecek.
This whole masquerade thing is great for flirting for a little while, but sooner or later you're gonna have to stop playing games and take off the masks.
Maskeli Balo flört etmek için harika bir ortam ama er ya da geç oyun oynamayı bırakıp maskeni çıkaracaksın.
And, er, some stuff went on, my granddad died and I couldn't go to be by his bedside because I had to go and use.
Bazı sorunlar çıktı, dedem öldü ve ben onun başucunda olamadım çünkü gidip kullanmam gerekiyordu.
It's been modified to wipe its memory if the wrong password is entered too many times, but this blood is PFC Hill's and the spatter suggests that the cell phone was really close to whoever did the stabbing, like on his hip.
Birkaç kez yanlış şifre girilirse, hafızası silinsin diye modifiye edilmiş. Ama bu kan lekeleri Birinci Sınıf Er Hill'e ait. Ve lekelerin sıçrama şekli gösteriyor ki bu cep telefonu onu bıçaklayan kişiye çok yakınmış.
And maybe Private Hill got suspicious.
- Belki de Er Hill şüphelenmeye başladı.
Neo, sooner or later you'll realise that there's a difference between knowing the path and walking the path.
- Neo, er ya da geç yolu bilmekle o yoldan gitmek arasındaki farkı anlayacaksın.
And C, which is, um... it's the most important one, is, er...
Ve C, şu ki... en önemlisi bu...
And, er, you've got nice... a nice, er... bra and nice feet.
Ve, güzel... güzel... göğüs ve ayakların.
And perhaps, in London, me and'er will meet again.
Belki, Londra'da, o ve ben yeniden karşılaşırız.
And sooner or later, Sutton's going to come back. And then what happens to me?
Er ya da geç Sutton geri gelecek, sonra bana ne olacak?
Ay my cock pigeon, beloved little mite it abandoned me, caramba, it left and took flight, it abandoned me, caramba, it left and took flight.
Benim er güvercinim, sevgili ufacığım terk etti beni, bırakıp uçtu gitti, terk etti beni, bırakıp uçtu gitti.
Sorry do we have to, er... And do you own a.22 pistol?
Pardon ama kumda yürümek zorun 22'lik bir silahınız var mı peki?
Even so, a bit of glue and, er...
- Öyle bile olsa biraz tutkal ve -
And, er, here's a fingerprint in Charlie Hulme's blood.
Ve burada, Charlie Hulme'un kanında bir parmak izi var.
I've known for three years that this day would come sooner or later, that I was a burden to Fringe Division and to you.
3 yıldır, bu anın er geç gelip çatacağını size ve Departman'a yük olduğumu biliyordum.
A year after the attack, Gabrielle was rushed to the ER and pronounced DOA from an overdose of antidepressants and sleeping pills.
Tacizden bir yıl sonra, çok fazla uyku ilacı ve antidepresan yuttuğu için acil servise gelmiş ve burada aşırı dozdan ölmüş.
All right, and that's gonna change sooner or later, and when that happens, I want one of us to be there.
Pekala, er ya da geç bu durum değişecek ve bu gerçekleştiğinde birimizin orada olmasını istiyorum.
Because sooner or later they'll find out themselves and that won't be a happy day.
Çünkü er ya da geç bunu kendi kendilerine öğrenecekler ve o hiç hoş bir gün olmayacak.