English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / And he's gone

And he's gone translate Turkish

1,475 parallel translation
and now, because jonathan's gone, he's going to need you more than ever to become the man this world so desperately needs.
Ve şimdi, Jonathan'ın yokluğunda, dünyanın umutsuzca ihtiyacı olduğu bir adam haline gelmesi için sana daha çok ihtiyacı var.
The doctor's gone to make a trade, and we both know he'll come back empty-handed, and then...
Doktor bir takas yapmaya gitti. İkimiz de biliyoruz ki, eli boş dönecek, sonra benim hiçbir değerim kalmayacak.
You never gave your ol'Gary the time of day and now he's gone!
Gary'le hiç iyi vakit geçirmedin ve şimdi o öldü!
He's buried and the evidence is gone forever.
Gömüldü ve delil sonsuza dek kayboldu.
And so he looks carefully at his apples and sees that seven have worms. Another 15 have gone rotten.
Rashad, elmalarına bakınca... 7 tanesinin kurtlanmış... 15 tanesinin de çürümüş olduğunu görmüş.
If he's still gone tomorrow, come by and we'll file a report.
Yarın sabah hala gelmemişse, buraya gelip kayıp ilanı verirsiniz.
He's gone, and he's taken our bodies!
Gitmiş ve bedenlerimizi almış!
And, uh... after he died, it passed on to our grandson, and... now that he's gone, too, that money, it's $ 3 million today, goes to melissa, and if she marries him, this jason higgins.
O öldükten sonra hak sahipliği torunumuza geçti. Şimdi o da öldüğüne göre, günümüz rayiciyle 3 milyon eden bu parayı Melissa alacak. Hatta evlenirse eğer, Jason Higgins'in olacak.
And he's only been gone for 24 hours, so technically he's not missing.
24 saattir ortada yok, teknik olarak kayıp sayılmaz.
Now he's gone and pissed off the entire miami police department.
Artık o yok ve tüm Miami polis departmanı boka batmış durumda.
And just like that : He's gone.
Sonra birden göçüp gitti.
I just got one shot at him, and he's gone for cover.
Açıkçası ona bir el ateş ettim. silahını düzeltmek için kaçtı.
My kid, my oldest has skipped school, and Karen thinks he's gone to a rock show.
Büyük oğlum okuldan kaçmış, Ve Karen onun rok gösterisine gittiğini düşünüyor.
He's gone, and Trish is alone and ready to cry on your bony ass paint-spattered shoulder.
Trish de yalnız kalır. Sıska ve boya içindeki omzunda ağlar.
Dr. Morris is not my boss, and I'm afraid he's gone for the day.
Dr. Morris patronum değil. Bugün burada işi bitti.
- -He's gone, and I'm here with you.
- -O gitti, ve ben seninle burdayım.
And now he's gone.
Gitti işte.
He's been and gone... meetings with county cadres
Buradaydı, gitti. ... yerel yönetim heyetiyle görüşmesi var.
So, he's gone in this posh restaurant with his friend and there is a mother in there with her kid, and her kid's making a load of noise, load of racket and it's just ruining it for everyone, you know.
Bu lüks lokantaya arkadaşıyla beraber gitti ve orada annesiyle beraber bir çocuk vardı. Çok gürültü patırtı yapıyordu. Herkesi rahatsız ediyordu.
You mean how Lily and Marshall broke up, and Lily's gone and nothing else even remotely important happened last night, yeah, I think he knows.
Yani, Lily ve Marshall'ın nasıl ayrıldığını, ve Lily'nin çekip gittiğini ve dün gece uzaktan da olsa hiçbir şey yaşanmadığını mı demek istiyorsun? Evet, bence biliyor.
He's gone, but we gotta get out of here, because once he gets to the club he's gonna find out she's not there and he's gonna be back.
Gitti. Buradan gitmemiz gerek. Çünkü kulübe gittiğinde orada olmadığını öğrenecek.
There aren't too many people that have seen everything that he's gone through in the past and come out of it with a certain direction.
Jacque'ın geçmişte yaptığı her şeyi gören ve onu tam olarak anlayan çok fazla kişi yok.
I know that he's already gone to "The Nation" and told everybody there that he nailed me.
Çoktan "The Nation" a gittiğini ve oradaki herkese... beni becerdiğini söylediğini biliyorum.
No wonder he's gone off and done something to himself.
Çekip gitmesin ve kendine bir şey yapmasına şaşmamalı.
All your friends know you miss Barney, but he's gone, and you got to accept that, baby.
Bütün arkadaşların Barney'i özlediğini biliyor, ama o gitti, ve sen bunu kabullenmelisin, bebeğim.
He's gone. brothers and sisters Season 01 Episode 06 it's tantric.
Gitti. Bu tantra.
My daughter may be dying and he's gone home with the sniffles? - Well, he's not...
Kızım belki hayatını kaybedecek, o nezle olup evine mi gitti?
He'll see us coming and be long gone.
Geldigimizi gördügü anda çoktan uzaklaşmış olacak.
He turned around as I was calling for her and she was gone.
Onu anons ettiğimde dönüp bakmış ama artık orada değilmiş.
But the thing is, when I was your age, he was in the Air Force and he was gone a lot, and he didn't have time to teach me much, so...
Ama ben senin yaşlarındayken o Hava Kuvvetleri'ndeydi. Ve çok sık giderdi. Bana da pek fazla öğretemedi yani.
LOOK, I KNOW HE'S GONE, AND I KNOW IT HURTS.
Bak, gittiğini biliyorum ve bu acı veriyor.
He's not calling me.But it's like what we had, he's put into this compartment, and now he's gone back to his first love, which is god or the church or--or something.I don't know.
Beni aramıyor. Ama aramızdaki şeyi sanki bir kompartımana koydu ve şimdi ilk aşkına geri döndü,... o da Tanrı, kilise veya bir şey. Bilmiyorum.
We interviewed the ice-cream man, and he was gone by 11 : 00.
Dondurma arabasını da soruşturduk, adam 11'de ayrılmış.
And now he's gone.
Ve şimdi o yok artık.
But glen really cared about me, and now he's gone.
Fakat Glen gerçekten beni önemsiyordu. Artık yok.
It's like you've made this strange and powerful connection with someone, and then suddenly, he's gone.
Birisiyle tuhaf ve güçlü bir bağ kurmuşsunuz ve o aniden gitmiş gibi.
He's gone in less than a week, and you haven't even read a résumé. Doesn't even need to.
Bir hafta içinde gidecek ve sen daha bir tane özgeçmiş bile okumadın mı?
He's not gone five minutes, and the name-calling starts.
5 dakika sabredemedi ve ağız dalaşına başladı.
He did say when Kavanaugh's frame-up job was gone and things looked bad he said something like :
Kavanaugh'un seni suçlaması bittikten sonra ve işler kötüye gitmeye başladığında bir şey söyledi.
If he doesn't see sense and do a runner while she's gone.
Ancak, farkına varır ve kaçarsa.
Tell him he's gone and start focusing on that kid from Midland.
Ona ayrılmasını söyle ve Midland'dan gelen çocuğu gözlemlemeye başla.
And I know Riggins shouldn't had gone to Mexico, and he has disrespect for you and the coaches staff.
Ve biliyorum, Riggins Meksika'ya gitmemeliydi, ve size ve diğer koçlara saygısızlık etti.
The way he spoke of the crystal... He told me to guard it with my life, and now it's gone.
Bana kristali verdiğinde, hayatım pahasına korumamı söylemişti ama şimdi onu kaybettim.
And now that he's gone....
Ama artık o yok.
And all that money's gone, and he'll be homeless by next christmas.
Ve para bitecek, önümüzdeki noel gelmeden sokakta yaşamaya başlayacak.
And he has gone out of his way to give you this opportunity.
Ve sana bu fırsatı sağlamak için yapmış.
He's gone down there on his own and I...
Aşağıya gitti. Hem de tek başına. Ve ben...
He's gone right now but he'll be back later And uh, I won't be here, I'm going to be gone all night
Şimdi yok ama sonra gelecek ve ah, ben burada olmayacağım, tüm gece dışarıdayım.
Whatever man, the guy inside, he wants you. In a couple of hours, Nat's gonna be gone and Eddie is gonna be gone too.
Tamam da oseni istiyor bi kaç saate gitmiş olacak ikisi de
Ye, we were, and now he's gone.
Evet, öyleydik, ama şimdi O gitti.
And now he's gone.
Ve şimdi gitti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]