And then finally translate Turkish
772 parallel translation
He lost the drugstore he owned, he lost the house, and then finally What few little jobs he's had since.
Evini ve sonunda o zamandan beri yaptığı ufak işleri de kaybetti.
And then finally, a week later, he gave her the milk and she just drank it down, she swallowed the whole thing.
Nihayet bir hafta sonra, çocuk sütü verince... kadın başına dikip tamamını bitirmiş.
He spent the years'40 to'43 in Germany, first in the Wehrmacht... and then finally in General Headquarters in Berlin.
1940'tan 1943'e kadar Almanya'daydı. Önce Wehrmacht'ta... sonra da Berlin'deki Genel Karargah'ta.
And then finally I came to California, really.
Ve nihayet California'ya gelebildim, gerçekten.
And then finally, I squash his ass!
Ve en sonunda, kıçını dümdüz edeceğim!
Mr Brian Pules of Norwich. And then finally when you get to bloody Luton, you're - --- - --- for another four hours, while they find a plane that has to take you back to Manchester.
En sonunda Luton'a indiğinizde sizi eve götürecek bir uçak bulunana dek uçak yerde 4 saat bekler.
And then sceptical, very sceptical, and finally it was extremely scornful.
Sonra şüphecilik, büyük bir şüphecilik ve sonunda da son derece hakaret dolu bir alaycılıkla.
And then, once they finally knew...
ve sonra öğrendiklerinde...
First you get me fired, then you get me thrown out of my hotel... and finally you push me off a park bench.
Önce işimden kovuldum, sonra otelimden atıldım... sonunda beni banktan da düşürdünü.
If there was a red blotch on an egg, he'd scrape it off. And then he finally quit.
Yumurtanın üzerinde kırmızı bir leke olursa onu bile yemezdi.
First they have to prove there is an invisible man, then that you're it, and finally, that I'm one of the... gang.
Görünmez bir adam olduğunu kanıtlamaları lazım, öyle tutuklayabilirler. Ve sonunda, bir çetenin üyesi olurum...
So, I went up the hill, up around that a-way, then worked my way down the ridge to a place where they was flanked and couldn't show themselves without being hit. So, they... Well, they finally gave up.
Böylece tepeye tırmanıp, etraftan dolandım sonrada yamaçtan aşağı ilerleyip onlara yandan saldıracak yere ulaştım ateş yemeden kendilerini gösteremezlerdi nihayet sonunda pes ettiler.
Then she had to use money and, finally, her jewelry.
Sonra para vermek zorunda kaldı, en sonunda da mücevherini.
Then the rejoicing begins... the feasting, the celebrating... and finally the biggest surprise of all :
Şenlik başlar. Sonunda sıra en büyük sürprize gelir.
I kept away as long as I could. And then, finally, one Sunday afternoon, I got the courage and went up to see him.
Elimden geldiğince uzak durdum sonrasında bir pazar günü cesaretimi topladım ve onu görmeye gittim.
But once past the home of Tarzan, it soon becomes a raging torrent that surges through swirling rapids, then passes through tortuous swamps and unknown caverns, and is finally swallowed in a maze of small islands as it empties itself into the sea through a subterranean passage.
Ama Tarzan'ın evini geçtikten sonra çok geçmeden türbülanslarla dalgalanan öfkeli bir taşkına döner sonra dolambaçlı bataklardan geçer sonra da mağaralardan ve sonunda bir adacıklar labirentine yutulur ki bu labirentten bir alt geçit sayesinde denize dökülür.
And then, finally, after four long years of preparation... it came...
Ve sonra, 4 yıllık uzun bir hazırlanma döneminden sonra D - Day gelmişti. ( Çıkarma günü )
When mankind will finally be made up of men... who believe in never-ending progress, which might make them masters of life and masters of the laws of the universe, then it will be paradise, a paradise for all mankind, built by men.
Hiç bitmeyecekmiş gibi akıp giden bu hayatta... bir gün gelip tüm insanlık birleştiğinde, tek bir yumruk olduğunda... kendi hayatlarının, kendi evrenlerinin efendileri olacaklar. Kendi elleriyle, alın terleriyle yarattıkları... gerçek cennet.
We go to Syria, Lebanon, then Greece, Sicily, and finally Rome itself.
Suriye, Lübnan, Yunanistan, Sicilya üzerinden Roma'ya gideceğiz.
And then just about 10 minutes ago... it finally began to trickle into this thickskull of mine... that I'm not the only character around town with a celebrated wife.
10 dakika önce... sonunda Bu kalın kafamda bir şimşek çaktı... Zira etrafta karısı çok meşhur olan tek koca ben değildim.
The convoys lose their way, stop, then start again, are bombed, and finally arrive.
Konvoylar yollarını kaybetti, durdular, sonra yine başladılar, bombalandılar, sonunda geldiler.
And then slowly, finally struggling up out of the water, into the light, into the air, thinking,
Sonrasında yavaş bir şekilde, son bir gayretle... suyun yüzeyine çıkıyorsun, ışığa... havaya kavuşuyorsun, düşünmeye başlıyorsun...
Dr. Marvin and staff assembled these materials in a concealed lab where they were to translate a short experience in a craft from space into a formula, then plans and, finally, a functioning reality.
Dr. Marvin ve ekibi, malzemeleri gizli bir laboratuvarda birleştirdi. Bir uzay aracındaki kısa tecrübelerini bir formüle daha sonra planlara ve nihayet işleyen bir gerçekliğe dönüştürdüler.
And then he whipped around once, he whipped around twice, then he went back, then he spun him around once, and he spun him around twice, and finally he looked up and there he saw the last killer coming towards him, aiming.
sonra geri döndü, bir kez daha etrafında döndü, ve kendi etrafında iki kere döndü, ve sonunda başını kaldırıp baktı son katil nişan almış ona doğru geliyordu.
Let me see, there were the State of New York versus your client Richards, and then you represented Braverman, and then, if I recall, Flanagan, and finally Kowtowski.
Bakayım, New York'ta müvekkilin Richard davası vardı, sonra Braverman'i temsil ettin, sonra, anımsadığıma göre, Flanagan, ve nihayet Kowtowski'yi.
You finally get Müller to put us on, and then wave bye-bye!
Muller'i bizi çıkarmaya ikna ettin. El sallarım diyorsun.
After that, everyone is waiting for the calf to come home and then, when it finally returns, do you know what happens?
Sonra herkes besili dananın eve dönmesini beklemeye başlar sonunda nihayet döndüğünde ne olur biliyor musun?
At first this machine was simply a judge and jury that was never wrong and unfair, and then we added to it, improved on it, made it more and more sophisticated until finally it became possible to radiate its power and influence the minds of men throughout the planet.
Başlarda, makine sadece asla yanılmayan ve adaletsiz olmayan bir yargıç ve jüri idi. Daha sonra üzerine eklemeler, geliştirmeler yaptık onu daha fazla ve daha fazla karmaşık hâle getirdik böylece sonunda gücünü yaymaya ve gezegendeki insanların aklına etki etmeye muktedir hâle geldi.
Finally soldiers founded him, but he killed them, and since then he is called Collambreden
- Askerler, onu yakaladı ama hepsini öldürdü. Şimdi ona tek gözlü diyorlar.
Jack finally ran him down where he was working and... and then he hired you.
Jack, en sonunda çalıştığı yerin izini buldu ve sizi kiraladı.
Then I'll retire, and finally you'll be able to relax.
Sonra emekli olacağım ondan sonra da artık dinlenebileceksin.
And then there were the two horses that Danny turned loose, and finally the deer.
Ve sonra Danny'nin... salıverdiği iki at ve son olarak da şu geyik var.
first my shoes, then stockings... then blouse, slip and finally my panties.
Önce ayakkabılarım, sonra çoraplarım sonra bluzüm ve sütyenim ve en sonunda külotum.
Finally, he stopped, and looked at me real sorrowful... and then he just flopped down, disgusted.
Sonunda durdu, ve bana gerçekten üzgün görünüyordu ve sonra o sadece yere düştü, bezgindi.
How you'll cry out then, the day when you finally understand how, and with whom you were married.
Kiminle ve nasıl evlendiğini en nihayetinde öğrendiğin gün nasıl da ağlayacaksın.
First the children, then the old women the young women, the old men, and finally, the young men.
Amin hepsine. Sırayla!
And then, uh, finally, sh -
Ve sonunda, bura...
Then I'd go on to the bills in his wallet... and finally wind up by leaving with the wallet itself.
Daha sonra cüzdanından banknot çekip alıyordum ve sonra her daim cüzdanla beraber çekip giderek işi bitirirdim.
And then he finally took it out of the bag.
Sonunda torbadan çıkardı.
When you finally do and can't get through to her at all, then you have to face the fact that perhaps I am the failure.
O bazen biraz tuhaflaşabiliyor, hepsi bu. Bayan Andrews, konuştuğumuz sizin kızınız. Evet, biliyorum.
The injured first, then the children, women and finally the men.
Yaralılar önce, sonra çocuklar, kadınlar ve en son erkekler.
When my comrades and I are safely aboard our ships, the shuttle will launch, then the destroyer and finally my fighter.
Arkadaşlarım ve ben güvenle gemilerimize bindiğimizde mekik kalkacak, sonra Yok Edici ve en sonunda benim savaşçım.
Then we can finally be together, you and me.
Sonra nihayet birlikte olabiliriz, sen ve ben.
And then, finally, on the outside of the brain living in a kind of uneasy truce with the more primitive brains beneath, is the cerebral cortex evolved millions of years ago in ancestors who were primates.
Ve sonunda beynin dış kısmında altındaki primatla çatışan serabral korteks bulunuyor ki o da milyonlarca yıl önce primatlarda ortaya çıkmıştı.
And then just when she's got me on the line she's finally going to collect, that person shows up.
Sonra, tam beni ayarlamışken tam istediğini alacakken, o kişi ortaya çıkıyor.
Remember, Beaumont had to first go through brainwashing, then two years of brutal treatment in Malagasy, and finally the difficulties of his extravagant escape.
Hatırlayın, Beaumont önce doğru beyin yıkamaya gitmek zorunda kalmıştı, Malagasy'de iki yıl acımasız işkenceler, ve sonunda onun inanılmaz kaçışının zorlukları.
And Sam used you to make me jealous and then when push came to shove, he finally remembered what a wonderful thing we have together.
Sam beni kıskandırmak için seni kullanmış. Ama yumurta kapıya dayanınca da ne kadar güzel bir şeye sahip olduğumuzu hatırlamış.
"I chased him past the grocer's, and the butcher's, and the baker's." And then she said, "I finally caught him by the cobbler's"
Onu manavı geçene kadar kovaladım, ve kasabı ve fırını ve... der ki, sonunda ayakkabıcının önünde yakaladım.
Then finally the cloud disappeared and I heard this voice say...
Sonra bulut dağıldı ve ses şöyle dedi...
Why don't you get some holograms of those babies? The Brontosaurus, then the Triceratops, and finally the Tyrannosaurus Rex!
Brontosaurus, Triceratops ve sonuncusu Tyrannosaurus Rex.
And then, finally, no rocks.
Artık sonunda, nihayetinde taş yoktu.
and then 7362
and then i met you 29
and then she said 33
and then i 152
and then some 118
and then what 920
and then we 52
and then you 113
and then suddenly 99
and then there's me 17
and then i met you 29
and then she said 33
and then i 152
and then some 118
and then what 920
and then we 52
and then you 113
and then suddenly 99
and then there's me 17